kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Temmuz 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Arınç: Gül çok beğenilmiştir

Yeni Haber
Atv'de katıldığı canlı yayın programında gündemi değerlendiren TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Peki, 'bugün Gül'ün adaylığı o zaman da geçerli olur mu' dendiğinde, bütün samimiyetimle söylüyorum, bu adaylık da çok beğenilmiştir.

Hem Meclis içinde, hem kamuoyunda, hem dış dünyada. Çok başarılı bir cumhurbaşkanı olacağına da kanaatim vardır. Ama önümüzü henüz göremediğimize göre seçimler yapılacak ve nasıl bir Meclis tablosu çıkacak, Anayasa Mahkemesi nasıl karar verecek, referanduma gidebilecek miyiz, bu belli olmadığına göre bu adaylığı bugünden belirsiz olan geleceğimize taşımanın, söylem olarak doğru olmadığını ifade ettim'' dedi.

Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile birlikte dün AK Parti'nin Kayseri mitingine katıldığının anımsatılarak, ''mitinglere katılma konusunda kendi ifadenizle, 'kuduruyorum' demişsiniz. Neden gittiniz, nasıl bir özlem o? Özlemle mi gittiniz, yoksa Sayın Gül'le o dönemde adaylığının sürmesi konusunda görüş ayrılığının bir telafisi miydi?'' sorusuna şu karşılığını verdi: ''Artık seçime 3 hafta kaldı. Seçimin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Sadece Kayseri mitinginde arkadaşlarımla birlikte olmam ve kısa bir konuşma yapmam dikkat çekmedi. Meclis Başkanı olarak da böyle bir toplantıya katılıp katılamayacağım konusunda bir, iki gazetede ufak yazılar gördüm. İzin verirseniz onu da açıklamak suretiyle Kayseri konusunu görüşelim. Meclis başkanları ve başkan vekilleri için Anayasamızda bir hüküm var. 94. maddenin son fıkralarında Meclis Başkanı ve başkan vekilleri, mensubu oldukları partinin siyasi faaliyetlerine ve grup toplantılarına katılmazlar şeklinde. Meclis Başkanı olduğum günden bu yana bunun doğru ve gerekli olduğuna inanıyorum. Ve 5 yıla yaklaşan Meclis Başkanlığı dönemimde de herkes benim görevimde, Meclis'i yönetmekte, siyasi parti gruplarına olan mesafemi korumakta ne kadar başarılı olduğumu bilirler.

Yani Meclis'te çok önemli oturumları yönettim, siyasi parti gruplarıyla her defasında bir araya geldim, danışma kurullarını topladım, Başkanlık Divanımızda üç grubun temsilcileriyle birlikte çalıştım, görevimi yaparken büyük bir tarafsızlık içerisinde yaptığımı arkadaşlarım da bilirler ve itiraf ederler. Ancak şu anda değişik bir noktadayız. Ben artık milletvekili adayıyım. 20 Haziran'da açıklanan aday listeleri içerisinde Manisa milletvekili adayı olarak görünüyorum. 20 Haziran'dan bu yana hem Anayasa'nın o hükmüne uygun olarak hem de milletvekili adayı olarak ne yapmam gerektiğini de incelemem lazım. Bu konuda Anayasa'nın ilgili maddesine ve gerekçelerine baktım, doğrusu çok fazla bir açıklık bulamadım. Geçmişte Meclis başkanlığı yapan değerli kişilerle görüştüm. Hikmet Çetin'le görüştüm, Sayın Kalemli'yle görüştüm, Sayın Akbulut'u aradım sordum, Sayın İsmet Sezgin'le bir araya geldik, konuştum. Hem onların söyledikleri hem de benden önce halef-self olduğumuz benden önceki meclis başkanının seçim kampanyalarına baktım, bir milletvekili adayı olarak benim siyasi çalışmalara ölçülü olarak katılmam mümkün. Aksi takdirde adaylığımın bir kıymeti kalmaz. Yani ben halktan oy isteyen bir insan konumundayım şu anda ister Manisa'dan, ister Hakkari'den nereden aday olursam oradan.''

ÖLÇÜLÜ SİYASET


Meclis'in de kapalı olduğunu hatırlatan Arınç, bu konuda kendisinin, ''ölçülü bir siyasi çalışma yapmasının mümkün'' olduğunu ifade ederek, ''Kim ne derse desin, benim çalışmam bunu gösteriyor. Onların bana söyledikleri, 'biz de kürsüye çıkardık, halkı selamlardık, birkaç kelime konuşurduk, ama bunu bir siyasi parti lideri gibi yapmazdık' dediler'' dedi. Bunu kendisine söyleyen eski başkanların yaptıklarının doğru ve haklı olduğunu belirten Arınç, şöyle devam etti:''Dolayısıyla 20 Haziran'a kadar mutlak bir tarafsız meclis yönetimi gösteren, aldığı kararlarla bütün partilere eşit yaklaşan benim gibi insanın artık aday listelerinde yer alan bir milletvekili adayı olarak kendi partisinin seçim çalışmalarına ve kendisiyle ilgili propaganda çalışmalarına bir ölçüde katılması mümkün. Kaldı ki, dün herkesin de izlediği gibi sadece 10-12 dakikalık bir konuşma yaparak buraya misafir olarak geldiğimi, Meclis Başkanı sıfatı olduğu için siyasi konuşma yapmayacağımı, bunu Sayın Gül ve Başbakan'ın yapacağını söyledim. Niçin Kayseri'ye geldiğimi, Kayseri'nin önemini anlatarak ve bir ölçüde de cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan Sayın Gül'ün karşılaştığı durumla ilgili olarak bundan sonra ne yapılması gerektiğini söyledim. 'Daha çok demokrasi, daha çok özgürlükle bu engellerin hepsi aşılacaktır. Yetki, millettedir, milletin iradesi tek başına bu konuda yeterlidir' gibi birkaç cümle söyledim. Dolayısıyla 94. maddeyi hala anlamakta veya anlamamakta, tartışma çıkarmakta kararlı görünenlere şunu söylemeliyim ki, bugün Meclis Başkanı olarak ve aynı zamanda bir milletvekili adayı olarak nasıl ölçülü bir siyasi çalışma yapıyorsam, beni bıraksınlar, üç tane Meclis Başkanvekilinin yaptığı siyasi çalışmalara baksınlar, başta Ankara'dan aday olan değerli arkadaşımız Yılmaz Ateş olmak üzere, birisi Kahramanmaraş'ta birisi Kayseri'de çalışma yapan milletvekili adaylarının durumuna baksınlar. Bu, işin hukuki boyutu, burada vicdanen müsterihim, bir partinin propagandasını yaparak meydanlarda konuşmuyorum. Ama beni tanıyan, bilen insanlara karşı ben ortaya konuşuyorum ve bu seçimlerin önemini anlatmaya çalışıyorum. Bu bahsi kapatalım.''

ABDULLAH GÜL'ÜN CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI

Gül'ün cumhurbaşkanı adaylığına karşı olup olmadığı yönündeki soruya ilave olarak yöneltilen, ''Dün Kayseri'de verilen tablo birlik, bütünlük mesajı gibiydi. O amaçla mı Kayseri'ye gittiniz?'' sorusuna da Arınç, şu yanıtı verdi: ''Hayır o amaçla gitmedim, buna ihtiyacımız yok çünkü. Biz Sayın Gül'le de Sayın Erdoğan'la da bugün tanışıyor değiliz. Bugün bir siyasi çalışmaya başlamış insanlar da değiliz. Geçmişten bu yana beraberliğimiz var, arkadaşlığımız var. Siyasette anlayış birliğimiz var. Çok şükür, kim ne derse desin, her gün gazeteler, televizyonlar birtakım spekülasyon, manipülasyon haberlerle bizi birbirimizden ters düştüğümüzü, farklı düşündüğümüzü söyleyebilirler. Ama bizi tanıyanlar da bilir ki, en azından üçümüz de çok iyi biliriz ki, biz temel konularda her zaman fikir birliği içinde olmaya gayret ederiz. Bazı konuları birbirimizle tartışırız, sonunda ortak bir noktaya geliriz ve siyasetimizi o şekilde yürütürüz. Buna hem bizim ihtiyacımız var hem Türkiye'nin ihtiyacı var. Biz sıradan insanlar olmadığımıza göre ve bizim belirlediğimiz veya bizim üzerinde karar kıldığımız siyaset anlayışı Türkiye'de önemli sayıldığına göre ülkemizi, vatanımızı, milletimizi, Türkiye'nin geleceğini düşünerek iyi adımlar atmak mecburiyetinde olduğumuza inanıyoruz.''

''SAYIN GÜL'ÜN BENİM SÖZLERİNE KARŞI ENDİŞESİ YOK''

Arınç, bir TV programında kendisine yöneltilen ''Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçiminin ne olacağına'' ilişkin soru üzerine, ''Buna çare bulunacaktır. Ya halk seçecektir, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar bu noktada önemli veya yeni oluşacak Meclis seçecektir. Bunu görmemiz için, önümüzü görmemiz gerekiyor'' görüşünü dile getirdiğini söyledi. Arınç, şöyle devam etti: ''Peki, 'bugün Gül'ün adaylığı o zaman da geçerli olur mu' dendiğinde, bütün samimiyetimle söylüyorum, bu adaylık da çok beğenilmiştir, hem Meclis içinde hem kamuoyunda hem dış dünyada. Çok başarılı bir cumhurbaşkanı olacağına da kanaatim vardır. Ama önümüzü henüz göremediğimize göre, seçimler yapılacak ve nasıl bir Meclis tablosu çıkacak, Anayasa Mahkemesi nasıl karar verecek, referanduma gidebilecek miyiz, bu belli olmadığına göre bu adaylığı bugünden belirsiz olan geleceğimize taşımanın söylem olarak doğru olmadığını ifade ettim.Bunu ben arkadaşlarımla da görüşüyorum, Sayın Gül'ün bu konuda benim sözlerime karşı bir endişesi yok.''

''ARKADAŞLIĞIMIZ ZARAR GÖRMEZ''

Abdullah Gül'ün yeni dönemde de cumhurbaşkanı adaylığı konusundaki görüşünün devam edip etmediğinin sorulması üzerine de Arınç, ''Bu kısır tartışmalara girmeyelim. Bakınız, ben çekinmeden düşüncelerini ifade eden bir insanım. Bunları bir-iki gazete başlığına bakarak, 'herkes böyle düşünüyor' şeklinde anlamayalım. Biz bu konuları kendi aramızda öncesinde, sonrasında da konuşuruz. Ben yanlış bir şey söylesem bile sonra kendi aramızda bir araya geldiğimizde o bana ifade eder, ben ona ifade ederim'' dedi. Bu konuşmalardan dolayı arkadaşlıklarının zarar görmeyeceğini dile getiren Arınç, ''Türkiye de zarar görmez. Ben burada dürüst olarak düşüncemi ifade ettim. Ve sadece Sayın Gül'ün değil, 'benim de bugünden yarına adaylığım söz konusu olamaz, Tayyip Erdoğan'ın da bugünden yarına adaylığı söz konusu olamaz' dedim. Bu çok açık bir gerçek. Bunu tekrar izah etmeye saatlerce bunun üzerinde konuşmaya gerek yok ki'' diye konuştu.

''GÜL NE DEDİ?''

Arınç, bu sözler üzerine Gül'ün ne dediğinin sorulması üzerine de şunları kaydetti: ''(Haklısınız) dedi. Bunu bana karşı da söylemedi, bir televizyon kanalında söyledi. 'Sayın Meclis Başkanımızın sözleri çok önemlidir, ben de çok saygı duyar ve değer veririm, sözlerinde haklılık payı olabilir' dedi. Aynen cümleyi kullanıyorum, 'ama meydanlar da olayı söylüyor' dedi. Meydanların söylediği şudur: cumhurbaşkanı adayı olarak Sayın Gül, büyük bir onay görmüştür, milletin içinde adeta bir uhde gibi kalmıştır, sadece Kayseri'deki dün 150-200 bin kişinin söylediği değil, bugün Türkiye'de sokağa çıksanız, herkese mikrofon uzatıp Gül'ün adaylığı konusunda bir anket çalışması yapsanız da yüzde 70'i, 'ne kadar yakışmıştı, ne kadar iyi olacaktı' diyecektir. Benim söylediğim, işin prensibiyle ilgili. Ben bir Meclis Başkanı olarak, Meclis'in 23 Temmuz'dan sonra tablosunu görmem lazım. O tablo bizim önümüze farklı seçenekler getirebilir. Sayın gül'ün adaylığı tekrar büyük bir coşkuyla gündeme gelebilir veya X şahsın adaylığı da yine aynı şekilde büyük bir tasvip görerek gündeme gelebilir. Bundan ne Sayın Gül kaybeder ne bir başkası kazanç duyar. Siyaset yapıyoruz. Siyasetin doğasında olan bir işi söyledim. Bundan dolayı gönlüm ferah, Sayın Gül'ün gönlü de ferah. Birbirimizi anlıyor ve seviyoruz.''

''UÇ NOKTADAKİ ÜÇ İNSAN''

Dün Kayseri'de bulunmasının iki nedeni olduğunu anlatan Arınç, Kayseri'ye, ''akrabalarının bu ilde bulunduğu, ayrıca Türkiye'nin en büyük ikinci meydanına sahip olan Kayseri'de düzenlenen mitingde arkadaşlarıyla birlikte olmak ve onları selamlamayı arzu ettiği için gittiğini'' ifade etti. Arınç, ''seçilmiş özel bir gündemimiz yok yani'' dedi. TBMM Başkanı Arınç, şöyle devam etti: ''Kayseri mitingi daha önce olabilirdi, yine gitmeyi arzu ederdim ama 20 Haziran'ı özellikle bekledim, meydana çıkabilmek için birtakım spekülasyonları önlemek adına. Yani bir endişemiz var da, el ele gelelim, kol kola gelelim, böyle bir endişemiz yok. Biz üç, beş, on arkadaş, AK Parti'yi sadece 3 kişi kurmadık. Pek çok insanın emeği var, ama bugün uç noktadaki üç insan olarak bizim, bu beraber verdiğimiz görüntünün Anadolu insanı için çok önemli olduğunu düşünüyorum.''