kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Mayıs 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Palavra, palavra

Metin Bey, bir okur. Tanımıyorum. Böyle böyle tanışıyoruz.
Merak etmiş; bize de size de soruyor bir yandan:
"Demokrasi;
DTP'nin her ölen vatan evladı için ses çıkarmaması;
Ağar'ın bir zamanlar emniyet güçlerine hırpalattıklarını hatırlamaması;
MHP için yurtlardaki, üniversitelerdeki farklı görüşleri sindirmekse;
Baykal'ın partiden Alevileri sıyırmalıyız demesiyse;
AKP için 1 Mayıs'ta insanları coplatmaksa;
Bütün bu kurum ve şahıslar demokrasi bekçiliği yapmaya değer insanlar değil midir?
Laiklik;
Tüm inançlara eşit mesafede olup da;
Misyoner diye insanları vuralım demekse;
Tarihi kiliseleri onarılmadan bırakmaksa;
Alevileri seçimden seçime var saymaksa;
İnsan boğazlamak, yakmaksa;
Elbette Türkiye laik değil midir ve laik kalmayacak mıdır?"
Tabii ki, nihayetinde okurdur; yazar değil! Yazdıklarını sevmeyebilir yahut ne bileyim, bir sürü şey de siz ekleyebilirsiniz.
Sanıyorum, memlekette muhtaç olduğumuz esas egzersiz;
Adalet, eşitlik, demokrasi, cumhuriyet, özgürlük, laiklik, kardeşlik, birlik beraberlik, etle tırnaklık, aynı gemideyiz, küçüklerimi sevmek, yurtta barış, tabii cihanda, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, yargı bağımsızlığı, inançlara saygı, sosyal adalet, sosyal güvenlik, hukuk devleti, imtiyazların yasak olması , haşa zümre egemenliğinin de, gençlere emanet meselesi, bilimin aydınlık yolu, din ve vicdan, ifade hürriyeti, akademik özgürlük, basın özgürlüğü, örgütlenme ve (kimseye bildirmek gerekmeden) toplanma hakkı, genel eğitim, genel ve eşit oy, angarya yasağı, işkencenin insanlık suçu olması, özel hayat gizliliği, Meclis'in yasama yetkisinin devredilemeyeceği, fırsatlar karşısında ve kanun önünde eşitlik, kimsenin dini, dili, ırkı, sınıfından dolayı aşağılanmayacağı...
İşte sürü sürü lafın esasta, esastan esaslı palavralığının anlaşılabilmesi için aklı, yüreği ve vicdanı az zorlamaktır.
Nice demokratın hakiki demokrat, nice cumhuriyetçinin zerre kadar cumhuriyetçi, liberallerin pek özgürlükçü olmadığının anlaşılmasıdır.
Bu yüzden;
"7 yaşındaki Yalçın'ın annesiyle çöplükten topladıklarıyla hayatta kalmaya çalışırken dozer altında öldüğü", 7 aylık Azra' nın hayatta kıymet verilmemiş (kahpe mayın kurbanı) şehit uzman babasının resimdeki yüzünü okşamakla yetindiği, 12 yaşındaki Uğur' un 13 devlet kurşunuyla delik deşik edilmesinin normal bulunduğu, evlatlarını selden kurtarmak isteyen 28 yaşındaki anneleriyle birlikte 7 yaşındaki Ahmet ile 1.5 yaşındaki Mahsun' un boğulup gittiği, 5 ila 12 yaştaki çocuk kölelerin dereye döküldüğü ülkede;
"Ölüyoruz, öldürülüyoruz, birbirimize kırdırılıyoruz. Farkına varmak için sadece başımızı kaldırıp bir adım atmamız yeter" diyen "Yüzde 52" hareketi ve tavrını, şunca şıkıdım siyasetçi ve devlet adamından daha içten, öfkelerini daha insan buluyorum.
Değil mi ki, "Yüzde 52" yi, "Bu topraklarda birçok ayrıntıda kılcallaştırılarak yürütülen saldırılara maruz kalan çocukların, gençlerin nüfusa oranıdır. Hayalleri, kalpleri kırılmış, kısa ömürlerinde acımasız ölümlere zorlanan 37.5 milyon insandır. 26 yaş altındakilerin yüzde 52'lik olmuş acılı hikayeleridir. Küreselleşen zulmün bu topraklara düşen kanlı payıdır. Hayat dolu bir öfkenin özgürlük için ayaklanmasıdır" diye tarif ediyorlar.
Esas mesele, memleketin büyük yalanlarını anlamaya çalışmaktır. Aynaya bakma pahasına da!
Not: İnsanın mısra yaratırken ince ruhunun bulunması, düz yazı yazarken kalın kafası olmasına mani değil demek ki. Biri, beni bir takım isimlerle de yan yana getirip "AB'ci, ordu düşmanı" filan sıfatlara yapıştırıp rahatlamak istemiş.
O
isimlerle kırk yılda biiir bir fikrim denk düşse dahi, 40 yılın tamamı başka telden çalarız. Şairliğin yanında, az akıllı, insaflı, vicdanlı olup azıcık da okuduğunu anlamak yeterdi halbuki. Ama onlar da onların fikri. O bir yana; doğru, hakim "ders kitabi" cumhuriyetçilik zihniyetinin, adalet, eşitlik, özgürlük, imtiyaz ve zümre egemenliği karşıtlığı gibi "öz"
cumhuriyetçi ideallerden uzak olduğunu düşünüyorum. İsterseniz, fikrimin ince gülü, "en cumhuriyetçi kurum" ordu içinde birazcık adalet, esastan cumhuriyet ve demokrasi arayan, imtiyazdan bunalmış binlerce askerin binlerce mektubunu yüzünüze çarpayım! Bu sıcakta soğuk duş gibi gelir!