kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Nisan 2007, Salı
Son Dakika
arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri
Neler oluyor Sabah'ta?..
Sabah gemisi yürüyecektir..
İşte benim sözüm bu.. Günlerdir herkes soruyor.. Herkes bekliyor.. İçerden, dışardan herkes bekliyor, ne diyeceğimi.. Ne diyeceğim değil, ne yaptığım önemli..
Vatan krizi sabahı da ayni şeyi yapmıştım.. Bir yığın arkadaş odama dalmıştı, sapsarı yüzle, "Ne yapacaksın, Hıncal Ağabey" diye..
"Ne yapıyorum şu an" dedim onlara.. "Ne yapıyorum şu an?.. Yarınki yazımı yazıyorum.."
Onlar da işlerinin başına döndüler.. "Yarın" basılıp basılmayacağı o dakikalarda belli olmayan gazeteyi çıkarmak için..
Sabah gemisi yürüyecektir.. Çünkü yürümelidir..
Basın özgürlüğü adına yürümelidir. Bir ülkede basın özgürlüğü, eğer çeşitlilik varsa vardır. Bütün gazeteler tek elden çıkıyorsa, o patronun devlet, ya da özel kişi olması fark etmez..
Gazeteci özgürlüğü için yürümelidir. Gazetecinin, patron karşısında başını dik tutmasını sağlayan, köleleşmesini önleyen şey "Öbür" gazetelerin varlığıdır. Tek patronla, emir kuluna dönersiniz..
Yani..
Benim, kendime ve mesleğime saygım, "Sabah'ı yaşat" emri veriyor bana..
Ve de, vefa duygularım..
Dinç Bilgin olmasaydı, Sabah olmazdı. Dinç Bey olmasaydı, bugünkü Hıncal da olmazdı dolayısıyla..
Bu gazeteyi kuran o.. Başına gelenler hatalarından.. Bu hataları kendisi için yapmadı. Çabası Sabah'ı daha mükemmelleştirmek içindi. İşin hukuk yanı mahkemelerde.. Vicdanımda Dinç Bey beyazdır.
Turgay Ciner olmasaydı, Sabah bu günlere gelmez, gelemezdi.. Her şey bittiği anda Dinç Beyin Sabah'ı yaşatmak için çaldığı kapılardan birinin ardındaki "Özgür Sabah"ı sağlayan adam oldu Turgay Bey..
Bana karşı hep sevgili ve saygılı davrandı. Geldiği gün "Hıncal ağabey fenafillahtır" dedi.. Yani "Ne isterse söyler.." Bu bir mesajdı aslında, bazılarına..
Sonuna dek tüm özgürlüğümle yazdım köşemde.. Bir gün kapımı çalmadı, bir gün en ufak imada dahi bulunmadı.
Şimdi Sabah satılacak. Bu satıştan Dinç Bilgin de, Turgay Ciner de paylarını alacaklar. O zaman benim onlara vefa borcum Sabah'ın marka değerini satış gününe kadar en yüksek düzeyde tutmakla ödenir..
Gazeteciliğimin 50 yılı boyunca, aslında bir tek baş patronum oldu.. Okurlarım..
Kimse benim kara gözlerime âşık değildi. Okurlarımın sayısı beni yüceltti. Bugün olduğum yere getirdi. Bugün maddi, manevi neye sahipsem, bunu işte o asıl patronuma, okurlarıma borçlu olduğumu çok iyi biliyorum..
Bu okur, yedi yıldan beri kriz arkasına kriz yaşayan Sabah'ı bırakmadı. İnatla ve ısrarla almaya devam etti. Başka gazete 10 defa batmıştı. Sabah hâlâ ve her şeye rağmen bu ülkenin 2 nolu gazetesi ve 1 numara olmak için savaşıyor.. Vefalı ve ona inanan okurları sayesinde.. O zaman ben bu okuru terk edemem.. Bu okurun gazetesinin yara almasına da izin veremem..
Her sabah işime koşarak geliyorum. Her sabah masamın başına keyifle oturuyorum ve her sabah yazımı keyifle yazıyorum..
Yazmaya da devam edeceğim..
Sabah da devam edecek.. Kimse heveslenmesin, hesaplara kapılmasın..
Biz Sabah ailesi olamadık ne yazık.. Ama kriz günlerinde kenetlenmeyi bildik. Gene öyleyiz..
Yelkenler fora!..