kapat
Üye OlÜye Girişi
  |  Benim şehrim | 9 Nisan 2007, Pazartesi
Son Dakika
arama
atv
Kanal 1
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Yeni dönem mikro ayar dönemi
Devlet Bakanı Ali Babacan, İstanbul'da köşe yazarlarıyla bir araya geldi, seçim öncesi ve sonrasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve Başkan Yardımcısı Erdem Başçı ile Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı ve Müsteşar Yardımcısı Cavit Dağdaş'ın da bulunduğu toplantıda Ali Babacan, Ak Parti'nin ikinci dönem iş başına gelmesi halinde ekonomide yapacaklarını anlattı. Sohbet şeklinde geçen ve 5 saati bulan toplantıdan yazı yazma yerine soruları ve Babacan'ın yanıtlarını derlemeyi tercih ettik.

- Ekonomi iyiyse halktan gelen yakınmaların nedeni sizce nedir?
Bu değerlendirmeyi esnaf ve tüketici-halk diye ayırarak daha iyi yapabiliriz. Ben de siyasetten önce ticari hayatın içindeydim. Esnaf hiçbir zaman "işimiz çok iyi, Allah'a şükür" demez. Çünkü Maliye gelir vergi incelemesi yapar. Eş, dost gelir borç para ister. Genel eğilim işler iyi olsa da, söylememektir. Bu yalnız bugün değil, 20 yıl önce de böyleydi. Bu esnaf boyutunun bir yanı.
Diğer yanı ise organize perakendecilik giderek daha fazla pay alıyor. Yani yapısal bir değişim var. Gıdadan mobilyaya organize perakendeciliğe, markalı ürünlere talep artıyor. Organize perakendeye geçen, bayilik yapan, günün gereğini yakalayan esnafın işi iyi. Bu organize perakende kontrol edilmeli mi? Bir yanda 74 milyon tüketici kitlesi, diğer yanda esnaf var. Kimi koruyacağız? Çok önemli bir karar. Ancak kaybeden esnafların durumu düzeltmede meslek örgütlerine de iş düşüyor.
Halk tarafının durumuna gelince. İhtiyaçlar değişti ve çeşitlendi. Bugün 360'ın üzerinde TV kanalı var. İnternet yaygınlaşıyor. 17 milyon hanenin 5 milyonuna uydu anten takılmış. İnsanımız dışa açılmış, iyiyi görüyor. Gelirleri artmış. Geleceğe güveni artmış. Buna bağlı olarak beklentileri yükselmiş, harcamaları artmış. Kredi kartları ve tüketici kredilerinde hızlı artışların geri ödeme dönemine gelinmiş. Bunlar halkın harcama gücünü etkiliyor. İnsanlar geleceğe umutla baktıkça harcıyor, tasarruf etmiyor. Bugün de yaşanan bu.

- Döviz kurlarından dolayı ihracatçının durumu ne olacak?
Bu yılki ihracatımız 100 milyar doları bulacak. Kurla ihracatçıya yardım zor. İhracatta rakip sadece kur değil, Çin'de çok çalışkan ve çok büyük bir nüfus var. Kur rejimine dokunmadan epeyce yapılacak işlerin bulunduğu bir gerçek.

- Seçim sonrasında limanların Kıbrıs Rum Kesimi gemilerine açılması için bir adım atacak mısınız?
Kıbrıs'taki referandumla AB, KKTC üze rinde izolasyonların kalkacağı sözünü verdi. Seçimden önce veya sonra, izolasyonlar kalkmadan limanlarda yeni bir adım atmamız mümkün değil. Bu Türkiye'nin de KKTC'nin de hakkı. Biz Kıbrıs'ta küçük, lokal çözümler yerine Birleşmiş Milletler nezdinde kapsamlı çözüm için çalışacağız. Yoksa Güney Kıbrıs AB ile sorunların çözülmesinden herhangi bir motivasyonu yok. Bu sırada biz hazırlıklarımızı sürdüreceğiz. Dondurulan 8 başlıkta da AB gayriresmi şekilde dosyayı bize bildirdi. Hazırlıkları yaparsak faslın açılması yarım saat sürer. Ucu açık ve sonu garanti edilmeyen bir süreçten azami nasıl yararlanırız ona bakacağız.

- İstihdam artışı için neler yapacaksınız?
Dünya Bankası ile yürütülen bir program var. Bir taslak aşağı yukarı oluştu. Ancak bazı konuların mali etkileri söz konusu. SSK priminde 5 puanlık düşüş 1.8 milyar YTL yük getiriyor. Bu az etki değil. Mali disiplin hâlâ birinci öncelik. Çünkü cari açık yüksek.

- SSK primini düşürmek kayıtdışını azaltmaz mı?
Tekstilde KDV'yi yüzde 18'den yüzde 8'e düşürdük. Kayıtdışı azaldı mı, yok. Kurumlar vergisini düşürdük. Yüzde 33'ten yüzde 20'ye. Ne oldu? Oranlar düşürülerek kayıtdışılığın azalacağına inanmıyoruz.
Kayıtdışılığı azaltmak için ayrıca takip, tahsilat ve yaptırım uygulamaları gerekli.

- Faizler niye bu kadar yüksek?
Geçen yıl global dalgalanma, Merkez Bankası yönetiminde değişiklik, Danıştay cinayeti, enflasyonun yükselmesi bir kaç haftaya sığdı. Yangını söndürmek için faiz oranları yüzde 17.5'e çıkarıldı. Enflasyonda hedefi yüzde 4 olarak daha önceden koyduk. Bir sene tutmadı diye bu hedefi değiştirirsek bundan sonraki hedeflere insanları nasıl inandıracağız. Süreklilik çok önemli. Her dalgalanmada, her mazarette hedef değiştirilirse güven kalmaz. Bu da gelip bizi vurur. Enflasyon hedefini bugünlerde gevşetirsek daha sonraki yıllarda çok zorlanırız.
Faizler için bugün itibariyle yapılabilecek fazla bir şey yok. En ufak bir düşüş ters sinyal olur. Niye yüzde 17.5 derseniz, 2006 dalgalanmasını yatıştırmak için gerekli olan bir oran idi. O günün şartlarında kuvvetli bir sinyal gerekliydi. Döviz satışı yoluna gidilseydi rezervler bitebilirdi. Oyuncular, nerede duracak diye Merkez Bankası'nı test ederlerdi.

- İlk iki aylık sonuçlara göre bütçe iyi gitmiyor. Sonradan toparlayabilecek mi?
Faiz ödemelerinde ocak ve tummuz aylarına 7'şer milyarlık bir yığılma var. Diğer aylarda bu rakam 4 milyara iniyor. Bunun etkisi yanında belli bir açık oluştuğu için de, IMF ile 3.8 milyar YTL'lik tedbiri aldık.

- Seçim geliyor, ekonomi politikalarında bir değişiklik olur mu?
Türkiye'nin artık uçlara kayması çok da olası değil. Ekonomi politikalarında kendi başımıza hareket edemeyiz. Cevap o kadar şiddetli ve ani gelir ki, yapan altında kalır. Geçmişte Türkiye'nin hatası politikalarda sürekliliği sağlayamamasıydı. Biz bunu yaptık. AK Parti tek başına devam ederse AB, bütçe disiplini, Merkez Bankası bağımsızlığı sürecek. Bunlardan vazgeçmek, aylarca değil daha uzun süreli zararlar verir. Döviz kuru rejimi değişmeyecek. Sermaye haretetleri serbestisi sürecek.
İlk dönemde ana sorunları çözdük. Yeni dönemde makro değilde daha çok mikro konuları ele almamız gerekiyor. Daha çok ince ayarlar üzerine çalışacağız. Zaten AB sürecinde ele almamız gereken konular var. Ama bugüne kadar sürdürülen ekonomi politikalarından sapmayı hiç düşünmemek lazım.

- Seçimden koalisyon çıkarsa ne olur?
Koalisyonda nelerin olacağını söylemek bile istemiyorum. Öyle partiler var ki Allah korusun, Meclis'e girmesinin Türkiye'ye çok büyük kaybı olur. İlan edilmiş, temel politikalardan farklı bir şey yaparlarsa bedelini öderler.