kapat
15.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 ŞAMDAN
CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
İçimizden biri

Sabih Kanadoğlu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı. Kırk yıllık hukukçu.

"Hakim kararıyla konuşur" ilkesinin dışına çıkmayan, ciddi bir devlet adamı.

Onu ne TV ekranlarında görebilirsiniz ve ne de günlük tartışmaların içinde.

"Kılı kırk yaran" titiz bir insan.

Mesleği onun "yaşam tarzı."

Ve bir ayrıntı: O Fenerbahçeli.

ŞAMPİYON ONBİR

Üstelik "koyu Fenerli."

1947'nin, 1948'in "Şampiyon Fenerbahçe'sini" bir çırpıda sayıverecek kadar Sarı Lacivertli:

Cihat-Murat, Ahmet-Selahattin, Samim, Küçük Ali-Küçük Fikret, Erol, Suphi, Lefter, Halit.

Odasının bir köşesinde Fenerbahçe'nin "flaması" duruyor.

Sohbet sırasında farkettik ki gazetelerin spor sayfalarını okuyor, TV'lerdeki spor tartışmalarını izliyor.

TÜRKİYE COĞRAFYASI
"Bir şey" dikkatimizi çekti.

Başsavcı Kanadoğlu'nun "Türkiye coğrafyası" konusundaki bilgisi müthiş.

"Okuyarak" değil...

"Bizzat yaşanarak" elde edilmiş bilgiler.

"Çok mu gezdiniz" diye sormadan edemedik.

Başladı gülmeye.

"Mesleğe başlangıç" 1962, Orhaneli Cumhuriyet Savcı Yardımcılığı.

"İlk atama kararnamesinin" altındaki üç isim:

Cumhurbaşkanı:

Cemal Gürsel.

Başbakan:

İsmet İnönü.

Adalet Bakanı:

Abdülhak Kemal Yörük.

Prof. Yörük, aynı zamanda, "Kanadoğlu'nun, İstanbul Hukuk'tan Hocası."

MERDİVENLER
- Nereleri dolaştınız?

- Orhaneli'den sonra, Erzurum Savcılığı.

- Sonra?

- Bingöl Sulh Hukuk Hakimliği.

- Sonra?

- Tokat Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı.

- Sonra?

- Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı.

- Sonra?

- İzmir Ceza Hakimliği.

- Sonra?

- İstanbul-Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı.

- Sonra?

- 1984... Yargıtay Üyeliği.

- Sonra?

- 1994... Onbirinci Ceza Dairesi Başkanlığı.

Ve "ondört aydanberi" de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı.

Diyeceğimiz o ki...

Merdivenleri "ağır, ağır... Hazmederek" çıkmış bir hukuk adamı.

Meslek yaşamında "asansör" de yok.

"Paraşüt" de.

TABİAT VE KÜLTÜR
Kanadoğlu'nun "on yıl görev yaptığı" Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesi "hangi işlere" bakar?

Vergi kaçakçılığına bakar.

Güveni kötü kullanmaya...

Dolandırıcılığa...

Hırsızlığa...

Atatürk'e karşı işlenen suçlara...

Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına...

Ve daha pekçok konuya bakar.

Yine bir ayrıntı:

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Hukuku" adlı bir kitabı olduğunu biliyor muydunuz?

İÇİMİZDEN BİRİ
Ve son bir ayrıntı...

"Makam... Güç... Rütbe... Para" kimi insanları değiştirebilir.

Zira...

Bazı şeyleri "hazmetmek zordur."

Geçen ay konuştuğumuz Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu dinlerken "içimizden biri" diye düşünmüştük.

Dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nu dinlerken de "aynı şeyi" düşündük.

"İçimizden biri."

Kimseye tepeden bakmayan...

Bulunduğu konumu "kendisi için... Reklam için... Gelecekte bir yerlere gelebilmek için" kullanmayı aklının ucundan bile geçirmeyen bir devlet yöneticisi.

Gerçekten "içimizden biri."

"Tevazu, Org. Kıvrıkoğlu'nda olduğu gibi, onun tek süsü."

BU YAZI
Bu yazı bir "mülakat" değildir. "Banda" alınmamıştır. Saat 14.30'da başlayan ve 15.30'a kadar süren bir "sohbettir."

Önce birer çay... Ardından adaçayı.

Sonra, Türkiye ve dünya üzerine fikir jimnastiği denilebilecek konuşmalar.

Kanadoğlu'nun "doğduğu" yer, "hâlâ kopamadığı" yer, odasında "panaromik fotoğrafı bulunan" yer olan Ayvalık ile ilgili anılar.

"Özetle" şunu vurgulamak istiyoruz ki...

Bu yazı bir "demeç" değildir.

Zira...

Başsavcı Kanadoğlu kırk yıldır "iddianamesiyle, kararıyla konuşan" bir hukukçu.

Bir mesajı varsa...

"Kararına" yazıyor.

Gazetelere demeç vermiyor.

TV ekranlarına çıkmıyor.

Kırk yıllık meslek geçmişi "kendisine kefil bir hukuk adamı."

Bu yazıya gelince...

Bu yazı, Başsavcı Kanadoğlu'na yapılan bir saatlik bir ziyaretle ilgili "bazı notlardır... İzlenimlerdir... Yazılabilecek olan şeylerin kağıda dökülmesidir."

"HUKUKUN DEDİĞİ OLUR"
Efendim... Korkut Eken olayı... Gazetelerde yazılanlar... Bazı emekli komutanların demeçleri... Ne diyorsunuz?

Başsavcı Kanadoğlu'nun tepkisi "sessizlik."

Bugüne kadar "her konuda" olduğu gibi.

- Size bazı başvurular sözkonusu... Ne yapacaksınız?

- Talepler gelebilir... Gelmektedir.

- Ne yapacaksınız?

- Hukukun gereğini.

Başsavcı Kanadoğlu "dosya önüne gelmeden konuşmayan" bir hukukçu.

"Önyargısız."

"Komplekssiz."

Ve "incelemediği bir talep hakkında konuşmayacak kadar da titiz."

Sadece "şunu" söylüyor:

- En yüce değer hukuktur... Hukuk ne diyorsa, o olur. Bunun dışında hiçbir mesajım yok... Hiçbir söylemde bulunmadım... Ve bulunmayacağım... Bugüne kadar hukuka kesin bağlılıktan başka amacım ve çabam olmadı... Bundan sonra da olamaz.

***
Geçtiğimiz günlerde "partilerin yönetim yapısı" konusunda bir söyleminiz oldu... Siyasi partilerden bazı talepleriniz.

- Evet.

- Talepleriniz karşılandı mı?

- Esas olan, demokratik sistemin çağdaş bir anlayışla işlemesi... Partilerde, lider egemenliğine gidilmemesi... Bunları yasalar söylüyor.

- Siyasi Partiler Yasası yani.

- Anayasa, madde 69... Siyasi Partiler demokratik esaslarla yönetilir... Siyasi Partiler Kanunu, madde 93... Parti üyeleri arasında eşitlik esastır... Siyasi Partiler Kanunu, madde 14... Madde 16... Parti yöneticileri büyük kongre tarafından seçilir... Yani diyeceğim şu... Ben Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı uygulamalar gördüğüm için, böyle bir talepte bulundum.

***
- Manşetlerde görünmek, TV'lerde konuşmak istemeyişiniz, tarafsızlığınıza gölge düşmesi endişesinden mi?

- Bu bir ilke... Yargıcım... Kararımla konuşurum... Tarafsızlığa gelince... Tabii ki tarafsızım... Fakat Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak bazı konularda tarafım... Hassasım... Kararlıyım.

- Örneğin?

- Devletin ülkesi ve milleti ile bütünlüğü... Cumhuriyetin temel değerleri... Laiklik... Ve bütün bunları hukuk içinde korumak.

***
"Son sözümüz" şu:

"Hukuk, herkese lazım."

Ve Sabih Kanadoğlu "herkese lazım olan hukuku koruma konusunda ödün vermeyecek bir hukukçu."



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır