kapat
07.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Her Yerde Kar Var

Birkaç gündür mahsur kaldık, en fazla yaptığımız çoluk çocuk çıkıp evin etrafında dolaşıp karın tadını çıkarmak.

Karın tadını çıkarmak için tabii ki insanın kar yağmadan önce bazı tedbirler almış olması şart.

Karla ilgili kentsel tespitler yapan meslektaşlarımız, bu doğa olayının siyasal ve sosyolojik tarafına pek değinmediler. Ben de dahilim bunlara.

İşte zincir gerekir, takoz ve çekme halatı gerekir, zinciri de takmak gerekir, deyip kısa kestik.

Halbuki, karın tadını çıkarmak için, yürek ferahlığı ile kar topu oynamak için alınacak en önemli tedbirlerin başında "zengin olmak" geliyor.

Yani cepte para olacak, üç beş gün evde mahsur kaldın diye işten atılmayacaksın, buzdolabı dolu olacak, değilse de dert etmeyeceksin, istediğim zaman gider istediğim yerde yemeğimi yerim diyebileceksin, karnın tok sırtın pek olacak, başlık atkı eldiven ve botlar tamam olacak.

Demek ki karın tadını çıkartabilmek için önceden tedbir almak demek sadece zincir takmaktan ibaret değil...

Dün öğle saatlerinde çoluk çocuk biraz dolaşıp karın tadını çıkartalım dedik. Fakat tedbirlerimizin yeterli olup olmadığı belli değil.

Allahtan çıkmadan önce Akşam gazetesinde Reha Muhtar'la yapılan müthiş röportajı okumuştum da, yeter derecede gerilip kara ve soğuğa karşı kaslarımda enerji biriktirmiştim.

Reha Muhtar, Türkiye'yi "tamamlamış", şimdi dünyaya açılacakmış.

Ben kendimi düşündüğüm için gerilmedim, insanoğlunun çekebileceği stresi ve dünyanın varoşlarında Reha'dan habersiz mutlu bir hayat süren milyonları düşündüğümden gerildim.

Neyse, dünya halkları ile aramızda Reha yüzünden bir kapışma yaşanırsa, tabii ki ulusal aidiyet bağlamında gene de Reha'yı tutarım.

Tam çıkmak üzereyiz, gazetelerde gözüme belki de günün en anlamlı ve ehemmiyetli haberi çarpıverdi.

İsmail Cem'i ziyaret etmek, Türkiye ile çeşitli meseleleri teati için yurdumuzda bulunan Japon Dışişleri Bakanı Makiko Tanaka Hanımefendi'ye feleğini şaşırtmışız. Neye uğradığını bilemeden turistik bütün ziyaretlerini de iptal ederek uçağa atladığı gibi ülkesine dönmüş kadıncağız.

Biliyorum merak içindesiniz. Nedir bu koca Japonya'nın Bakanı'nı perişan eden olay? Yoksa Türkiye'nin kalkınmasındaki baş döndürücü hızı gördü, Ankara'nın dinamizmi karşısında duyduğu utanca mı yenik düştü, diye tahminler yürütmektesiniz. Fakat ne yazık ki sebep bu değil.

Uçaklar kar nedeniyle çalışmadığından, Japon Bakanı bizimkiler Ankara'dan İstanbul'a göndermek için Kurtalan Ekspresi'ne bindirmişler. Ekspresin adındaki cesameti ve heybeti bir yana bırakırsanız, tren yıllardır olduğu gibi langır lungur tarhana bulgur demiryolu nakaratı ile iki şehir arasındaki mesafeyi on iki saatte alıyor. Ankara'daki elektrik beslenme hattı arıza da yapınca yolculuk on beş saate çıkmamış mı!

İşte, kendi ülkesinde manyetik levitasyon sistemi ile rayların üzerinde uçarak saatte 700 km hızla gitmeye alışmış olan Makiko Tanaka, Türkiye'den hayatının dersini alarak dönmüş.

Karda yürürken bunları düşündüm. İçimde ulusal acı ve geri kalmışlık utancı öyle bir sıcaklık yaratmıştı ki hiç üşümedim...

Bu duygular var oldukça kara ve soğuğa karşı fazla tedbire de gerek kalmıyor.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır