kapat
07.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Sürüden ayrılanı kurt kapmaz

"2001 yılını, ömrüm oldukça unutmayacağım. Özverili çabalarınız, medya kuruluşlarımızı tüm düşmanlıklara karşı koruyan kahramanca dayanma gücünüz sayesinde varlığımızı koruyarak ve herkese yıkılmayacağımızı kanıtlayarak geride bırakıyoruz.

En zor günlerimde, beni yaşama bağlayan bu yaratıcı fedakarlığınız için hepinize içten şükranlarımı sunuyorum.

Ateşle sınavından herkesi kıskandıracak bir dayanışma göstererek geçmiş olan çalışma arkadaşları olarak, yeni yılda hak ettiğimiz daha güzel günlere kavuşacağımıza inanıyorum.

Çok yakında sizleri kucaklamanın hasretiyle yeni yılın hepinize, ailelerinize sağlık, başarı ve mutluluk getirmesini diliyorum.

Gözlerinizden öperim..."

Bu satırlar, Sabah'ın Yönetim Kurulu Başkanı Dinç Bilgin'e ait. Biz Sabah çalışanları için kaleme alınmış.

İçi umut, vefa, moral dolu satırlar bunlar...

Siz de aileden olduğunuz için, bu satırları paylaşmak istedim...

Bir Latin atasözü, şöyle der:

"Bir ceylanın yönettiği aslan ordusuna, bir aslanın yönettiği ceylan ordusu daha evladır!"

Dinç Bilgin'in duygu dolu satırları bağlamında, Sabah'ın zirveye yolculuğunda katettiği kilometre taşlarını yansıtan birkaç satır...

HEP EN ÖNDE OLMAK

1994 yılıydı...

Görevim Yayın Danışmanlığı'ydı...

Sabah için yeni sayfalar, yeni yüzlere dair notlar yazıyordum...

İşte o günlerden birinde, YDH'nın genel başkanı Cem Boyner ile hazırlığını yaptığımız yeni sayfa için özel bir söyleşi yapmıştım.

Boyner bana, "Yaşadığın günün müsvettesi yok" adını taşıyan, yazmakta olduğu bir kitaptan bahsetmiş... O kitapta, benim de ilgimi çeken şu anısına yer vereceğini anlatmıştı:

"Öndeki köpek arkadakiler gibi emniyette değil; risklere açık. Yanlış adım atsa, ilk hasara uğrayacak kendisi. Ayağını bastığı yerdeki buz çökse, içine düşüp telef olacak.

Ayrıca korumasız üşüyor.

Kar tipi önce onun suratında patlıyor.

Ama...

Öte yandan da köpek kıçı seyretmiyor.

Diğer köpeklerin dışkıları, kutup rüzgarıyla yüzüne bedenine savrulmuyor. Kötü kokular duymuyor. Tertemiz olan tek köpek de en öndeki. Arkadaki köpekler ve kızaktaki bizler hep köpek kıçı seyrediyoruz.

Üstelik bir de kötü koku ki, burnumuz düşecek.

Sadece biz değil, en öndeki köpek hariç, diğer bütün köpekler de, köpek kıçından başka bir şey görmüyoruz.

KÖPEK KIÇI SEYRETMEK

Ama, hepimiz emniyetteyiz.

Diğer köpekler de soğuktan korunuyorlar.

Ayrıca karar verme gibi dertleri de yok!

Kısacası arkadaki köpekler, öndeki gibi stresli bir iş de yapmıyorlar. Kuzey Kutbu'nda 12 gün boyunca bu minvalde dolaştıktan sonra, birdenbire İngilizler'in 'Only the lead dog, has a change of wiev' dedikleri 'Sadece en öndeki köpeğin manzarası değişir' sözünün gerçek anlamını farkettim.

Ve kendi kendime, yaptığın iş ne olursa olsun hedefin, en iyisini yapmak olmalı diye söylendim.

İşte Kuzey Kutbu'nda geçirdiğim günlerden aldığım derslerden biri, belki de en önemlisi bu!

Tabii burada hemen şunu da belirtmeliyim...

O en öndeki köpek, sıradan bir köpek değil.

Pek çok hemcinsi arasından seçilmiş.

Kuzey Kutbu'nda ayı peşinde dolaştığım 10 gün boyunca gördüğüm tek şey, köpek kıçı oldu. Bir kızağın üzerinde köpek kıçı seyrede seyrede yaptığım seyahatten gına getirdikten sonra, birdenbire şu karara vardım:

Sadece en öndeki köpeğin manzarası değişir!..

Geride kalan tüm köpekler ise ancak, köpek kıçı seyrederler."

NAZARA GELMEK

Cem Boyner yaşadığı tecrübeye binaen, çıkardığı dersi böyle özetliyordu...

Sabah'ın zirveye yolculuğu da benzer parametreler içeriyor...

Basın dünyasına Sabah girdikten sonra, her gün çıtayı yükselten gazete oldu...

O dönemde, ben ve benim gibi birçok genç, Sabah'ı girdiği mücadelede ve Bab-ı Ali'nin zirvelerine doğru yaptığı yolculukta, bunun için destekledik...

Sabah'ın her başarısı ile övündük...

Atlattığı her haber ile moral bulduk...

Samandıra'ya kurulan ve dünyanın en ileri teknolojisini barındıran tesisleri görmeyenler için ulaşılan noktayı anlatmak zor...

Rahmetli Turgut Özal, rakipleriyle arasındaki farkı anlatmak için "Hayallerimize bile yetişemezler" derdi...

Dinç Bilgin'in basın dünyasında estirdiği rüzgar için de benzer şeyler söylenebilir...

TAKLİT EDİLMEK

Ki...

Rahmetli Özal, hayatta olsaydı, Dinç Bey inanıyorum ki, bugün Türk Cumhuriyetleri'nde kurduğu televizyon ve gazeteler için koşturuyor olacaktı...

Böylesi bir siyasi linçle de karşı karşıya kalmazdı...

Son olarak...

Cem Boyner'in söylediği gibi, "Sadece en öndekinin manzarası" değişir.... Geride kalanlar ise "Ancak, köpek kıçı seyreder"ler...

Biz Sabah olarak, hep en öndeydik...

Bazı refiklerimizin ulu orta uluması bu yüzdendir...

Bugün basının toplam tirajının 2 buçuk milyon mertebelerine düşmesi de bu yüzdendir... Çünkü, yıllarca basında çıtayı yükseltme görevi Sabah'ındı...

Rakipleri hep O'nu taklit etti...

Bu yüzden hem Sabah'ın, hem de basın dünyasının Dinç Bilgin'in vizyonuna ihtiyacı var...

Bizde kendisini en kısa sürede aramızda görmek istiyoruz...

İyi yıllar dileklerimle...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır