kapat
30.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Tanrıya şükrederken uzun uzun..

Fazıl Say'ın sihirli parmakları piyanonun tuşları üzerinde dolaşırken, içimden hem de çok güçlü bir dürtü ile Tanrı'ya şükretmek geçti..

Hayır, bu olağanüstü müziği yarattığı için değil.. Bu olağanüstü müziği yazanları yarattığı için de değil.. Hatta bu olağanüstü yorumcuları da yarattığı için değil..

Beni olağanüstü, beni ayrıcalıklı yarattığı için..

Ne mutluydu bana ki, bu gece burada, Fazıl'ın bu kadar yakınındaydım.. Ve de ne mutlu bana ki, bu müziği, sadece kulağım, beynim, yüreğim değil, vücudumun tüm hücreleri ile sindirerek, tadını sonuna kadar alarak, her notanın keyfini sonuna dek yaşayarak dinleyebiliyordum.. Kaç kişi vardı salonda ve kaçı benim kadar haz duyuyordu?.. Bundan büyük ayrıcalık olur muydu?..

Fazıl, Franz Joseph Haydn'ın 35 numaralı Do Majör sonatını çalıyordu.. Birden etrafımdan Boğaziçi Üniversitesi'nin o büyülü müzik salonu kayboldu.. Kendimi, kırlara açılan bir eve bakarken gördüm..

Fazıl'ın sağ eli, bu kırlarda çılgınca koşup oynayan, dans eden, kelebek kovalayan, ağaçlara tırmanan, dallarda sallanan haşarı bir çocuktu.. Melodi oydu.. Fıkır fıkır, şıkır şıkır.. Coşku dolu.. Çocuksu bir neşe çalıyordu, sağ el.. Sol eli, evin verandasında salıncaklı koltuğa oturmuş büyükbabaydı.. Kalın, sert notalarla "Yapma.. Dur.. Koşma.. Tırmanma.. Terleme" diye ara ara bağırıyordu, torununa..

Haydn ne diye yazmış, Fazıl ne diye yorumluyor bilmiyordum.. Ama benim hissettiğim oydu..(Allegro con biro)

Sonra koşmaktan yoruldu küçük çocuk.. Geldi.. Dedesinin kucağına uzandı.. Dedesi ona mırıl mırıl bir masal anlatmağa başladı.. Çocuğun gözleri ağırlaştı, ağırlaştı, sonra daldı, gitti.. Uyudu mışıl mışıl.. (Adagio)

Sonra rüya başladı.. Bu defa dede ile torun, birlikte koşuyordu, çiçekler arasında.. (Finale-allegro)

George Gershwin prelüdleri tamamen Fazıl'ın yorumu.. Ama o Porgy and Bess, o Summertime bir başka.. Bu nasıl bir yorumdur.. Yazın sıcaklığını nasıl hissediyorsunuz.. Balıklar nasıl zıplıyor derede ve pamuk fideleri giderek uzuyor, tomurcuklar büyüyor, patlıyor ve bembeyaz pamuklar, kar topları gibi yayılıyor tarlaya.. Görüyorsunuz, gözlerinizi yumunca..

..ve de final.. Mozart'ın Alla Turcası, yani bizim Türk Marşı diye bildiğimiz, hani Fazıl'ın reklamda, mehterle seslendirdiği melodi üzerine caz fantezileri..

Fazıl muhteşem.. Fazıl harika.. Nerde, ne çalacağını biliyor.. Burada Fazıl Say konseri yok.. Burada Yapı Kredi Sigorta'nın 58'inci yılı dolayısı ile düzenlediği Yeni Yıl konseri var.. Yani, gelen konukların, klasik müziksever olmaları şart değil.. O zaman, repertuar çok iyi seçilmeli ki, tesadüfen gelenler bile sevmeye başlasın.. Klasik müziğin en hafif, en canlı örnekleri bu işi görür.. İşte Fazıl zekası..

***
Bana klasik müziği, Ankara, Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesinin salonunda, her cumartesi öğleden sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni'nin bedava öğrenci konserleri sevdirdi.. O güzel adet yok oldu gitti.. Şimdi Sevgili Evin İlyasoğlu, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine, 60'lı yıllarda bize tanınan fırsatı hazırlıyor.. O tarihi, o dünya güzeli, ama o çökmekte olan tarihi salonu, o gece tanıştığım sevimli eşi ile, her koltuğu bin dolardan satarak Ğbenim oturduğum koltukta İbrahim Bodur plakası vardı- sıfıra indirip, aslının ayni yeniden yapmışlar. Tavana kadar uzayan boruları ile o tarihi org yeniden çalar hale getirilmiş.. Burada bir Bach, mesela Passion dinlemek mümkün olur mu acaba?.. Evin, her Çarşamba öğrenciler için konserler düzenliyormuş.. Boğaziçi öğrencileri için ne büyük şans.. Bu nasıl talih?..

Mümkün olan her Çarşamba gideceğim.. Gençleri, gençlerle dinlemek, Tanrı'ya her defasında yeniden şükretme duygusu verecek bana..

Nice Yıllara!.
Yarın yılbaşı.. Benim köşe pazartesileri yok. Kutlama bugünden.. Bu işi, bu içten satırları bana gönderen okurum Orhan Şahin'e bıraktım. Minik bir değişiklikle...

Yüzünüzden gülücük,

Bedeninizden sağlık,

Kalbinizden sevgi,

Cebinizden para,

Hayatınızdan başarı,

Çevrenizden itibar,

Ömrünüzden neşe, huzur

Eksik olmasın....

Sevdiklerinizle beraber,

Sevgi dolu,

Barışla,

Hoşgörüyle,

Savaşsız,

Nice yıllara

Yeni yılınız kutlu olsun...

Pazar Neşesi
Adamın biri caddeye çıkmış, taksi aranırken tam önünde bir taksi kırmızı ışık için durmuş, adamda kapıyı açıp içeri binmesi ile kapıyı kapatmış, araba hareket etmiş..

"10 saniye gecikseniz hareket etme zorunda kalacaktım. Harika bir zamanlama!" demiş şoför.. "Tıpkı Bill gibi!"

"Kim?"

"Bill Smith.. O her şeyi mükemmel yapan biridir..!"

"Poh!" demiş adam, "Herkesin yapamadığı birşeyler vardır..!"

"Bill için bu kural geçerli değildir!" demiş şoför.. "Muhteşem bir sporcudur.. Teniste üstüne yoktur, Pavarotti gibi şarkı söyleyebilir, Broadway starları gibi dansedebilir!"

"Bill gerçekten acayip biriymiş!" demiş adam..

"Oh! evet!" diye devam etmiş şoför,"Bill'in müthiş bir hafızası vardır, herkesin yaş gününü hatırlar, şarap konusunda bir numaradır, ne hangi çatalla yenir, bilir.. Her şeyi tamir edebilir.. Benim gibi beceriksiz değildir.. Ben bir sigorta değiştirsem mahalle kararır.."

"Bu Bill'i çok iyi tanıyorsun" demiş müşteri..

"Yooo" demiş, şoför.. "Hayatımda hiç görmedim!"

"Peki, nasıl bu kadar çok şey biliyorsun hakkında?"

"Sorma!" demiş şoför, "Onun eski karısıyla evliyim!.."

Hakan&Utku'dan

Tatil Keyfi: Noel Baba Türkiye'de
Noel Baba, Kapıkule Gümrük Kapısı'nın üzerinden kızağı ile uçarak yurda giriş yaptı. Ancak çok geçmeden durduruldu. Ren geyiklerinin fenni muayenesini yaptırmadığı için kızağına bir süre el kondu.

İstanbul'a varır varmaz rastgele bir ev seçip içeri girdi. Sosyetenin ünlü simalarından birine ait olduğunu sonradan öğrendiği eve bir süre sonra polis baskın yaptı. Noel Baba torbasına konan kokain paketleri yüzünden gözaltına alındı.

Karakolda derdini güç bela anlatıp serbest kalan Noel Baba çıkışta kızağını hatalı yere park ettiği gerekçesiyle geyiklerinin çekilmiş olduğunu gördü. Geyiklerini ararken kayboldu.

Aval aval dolaşırken, Reha Muhtar'ın muhabirleri tarafından yaka paça kaçırılıp o geceki konusu "Noel Baba var mı?" olan canlı yayın Ateş Hattı'na çıkarıldı. Reha Muhtar'ın "Noel Babaymışsın, hadi uçursana beni, nerde benim hediyem?" şeklindeki sözleri karşısında torbasından çıkardığı yepyeni bir alkol muayene cihazını hediye edip kaçtı.

Stüdyo çıkışında "Ohh be yırttık" diyerek derin bir nefes alan Noel Baba, doğalgaz pahalı olduğu için yakılan kaçak kömürlerle leş gibi olan hava yüzünden az daha zehirleniyordu. İki büklüm öksürürken yanından geçen bir araba hediye sırtındaki çuvalını kapıp kaçtı.

Kapkaçcılar tarafından soyulup ülke gündemine oturan Noel Baba bir anda kendini Hülya Avşar Show'da konuk olarak buldu. Programın tam bir geyik muhabbeti olduğunu görünce "Keşke benim yerime geyiklerimi çağırsaydınız" dedi. Hülya bunun üzerine kaşla göz arasında poposuna el atınca "Bu sahnenin senaryoda olduğunu bilsem, dublörümü yollardım" dedi ve arkasına bakmadan kaçtı.

Hediyeleri kaptıran Noel Baba yeni hediyeler kazanmak için Çark-ı Felek'e katıldı. M. Ali Erbil "Eneee...Tarkan gelmiş. Bi de utanmadan kılık değiştirmiş" diyerek Noel Baba'nın üzerine atlayıp sakallarını yolmaya başladı.

Stüdyo çıkışında "İşte aradığım Türk erkeği bu" diye bağıran bir Japon kızının saldırısına uğradı. Bu, bir gün içinde yüzlerce Türk erkeği ile tanışıp kafayı sıyırmış Türk koca meraklısı Japon kızı Kuni idi. Noel Baba, Kuni'ye bir huni bulup hediye etti.

Noel Baba asıl şoku Ajda Pekkan'ı görünce yaşadı. Yıllardır her gelişinde başka bir surat ve imajla görmeye alıştığı Ajda'yı bu sefer pala bıyıklı gören Noel Baba "Ajda bu sefer geyiğin kulağına su kaçırmış" dedi.

Noel Baba için şoklar bitmek bilmedi. Fenerbahçe'den gelen teknik direktörlük, Galatasaray'dan gelen yeni golcümüz ol teklifleri, muhalefetten aldığı partimize katıl davetleri, "Aynalı Baba" isimli dizide başrol önerisi.. Daha neler neleeeer...

Birden kendini kaybetti.. Ne yaptığını, ne zaman oraya geldiğini hatırlamıyordu. Bembeyaz sakalları simsiyah olmuştu, üstü yırtık pırtıktı, etrafında bir sürü polis vardı ve Boğaz Köprüsü'nün korkuluklarındaydı. Kendini aşağı atmak istiyordu. Polislerden biri ise sevdiği kızı bulacaklarını ve onu bir işe yerleştireceklerini söylüyordu. Ama onun derdi bu değildi ki!.. Hayatı şimdi gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçiyordu. Ama... ama... Bunlar onlardı? Karşıdan geliyorlardı. Geyikleri geliyordu allı yeşilli... Onlar sayesinde kurtuluyordu nihayet bu geyik memleketten... Bir daha da gelirsem top olayım diye yemin ediyordu...

Kızağına atladı, uçtu gitti..

hakanutku@hotmail.com

SEVDİĞİM LAFLAR
İnsanlar amaçlarından büyük olmalıdır..

Michel de Montaigne

EĞER
..adınızı tarihteki birinin adını alarak değiştirseniz, kimi seçerdiniz?.

..geri kalan yaşamınızı bir tek şeyi başarmaya adasanız, bu ne olurdu?.

..kendiniz kalarak, tarihteki birinin seks yaşamına sahip olma şansı verilseydi size, kim gibi yaşamak isterdiniz?.. (M.Ali Erbil sayılmaz.. Tarihten dedik ya..)



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır