Ecevit, Bahçeli, Yılmaz, Çiller, Kutan, Baykal ve Tayyip... Çağrım sizlere... Gelin; 1 Ocak 2002'yi "Gülen Türkiye'nin miladı" yapmaya karar verin... Yetmezse, söz verin... Birbirinize güvenmiyorsanız; yemin edin! Bugünden itibaren bu yediliyi bozmamaya... Şahsi oynamayıp, paslaşmaya... Kırgınlıkları bir kenara bırakmaya, macera aramamaya... Darılmayıp, sarılmaya... Bu maçı 65 milyon için kazanmaya and için...

Ve bizlere bir kez olsun tribünlerden sizleri ıslıklamayı değil, alkışlamayı nasip edin...

Aslında bizlerden biri olduğunuzu idrak edin! Seçkin değil, seçilmiş olduğunuzu kabul edin... Bu halkın sizlerden himmet değil, hizmet beklediğini yine halkın önüne çıkıp bir kez daha teyid edin...

Partinizden önce memleketinizin, delegenizden önce milletinizin hizmetinde olacağınıza, zalimin değil mazlumun yanında yer alacağınıza, vurguna, talana, yalana "Dur" diyeceğinize söz verin...

Ezmemeyi, silmemeyi, süründürmemeyi ülkünüz, ilkeniz olarak benimseyin...

Ve bu çağrıyı sağduyunun sesi, halkın emri olarak kabul edin...

Hastanın ilaç, işsizin iş, aşsızın aş, öğrencinin okul bulduğu, insanların saygı gördüğü bir ülke yaratın! Hastanedeki, duraktaki, fırındaki kuyrukların düşmanı olun.. Aydınlık gelecekle köprüler kurun... Hizmette basiretli, sözünüze karşı iffetli, sorunların çözümünde marifetli ve en önemlisi halkınıza karşı vicdanlı, izanlı, insaflı olun.. Böylece; büyüyün, yücelin... Bunları yapmak için önce birbirinizi, sonra bizleri sevin...

Yaşlı dedeleri, beli eğik nineleri, ağlayan bebeleri, çaresiz babaları, boynu bükük anaları kucaklayın...

Var gücünüzle haykırın... "Artık korkmayın! Zor günler, uzun geceler bitti" diye bağırın... Bağırın ki; yalnız bizler değil, bütün dünya duysun... Milyarlarca insan Türkiye'nin yüzünü aydınlığa, çağdaşlığa döndüğünü anlasın...

Ketrin Yenge!
Catherine Derviş, bunalımda... Kemal Derviş'in Amerikalı eşi canım... Sebep ne Ankara'nın havası suyu, ne de eşi ile arasındaki bir sorunu... Tek sebep bizim televoleci basın... Kendisine "Ketrin Yenge" adını takan, üçüncü sınıf mankenlere yaptıklarını yapmaya kalkan yalaka basın...

Oturduğu binanın karşısında tele-objektiflerle pusuya yatan paparazziler yüzünden aylardır balkona çıkamayan... Hatta pencere açamayan zavallı kadın, bakın neler anlatıyor: "Basın yüzünden kapı dışarı adım atamıyorum... Bunalıyorum... Evde boğuluyorum..."

Şimdi merak ediyorum; zırt pırt bildiri yayınlayan, çoğu zaman haksızlık yapan, haketmeyenleri asan Basın Konseyi acaba Catherine Derviş'i bunalama sokan paparazzileri de kınar mı?

Cumhurbaşkanı Sezer'e bir önerim var
Deterjanın ucuzunu almak için bile bizzat eşi ile markete giden, tasarruf için Çankaya'daki yılbaşı resepsiyonunu iptal eden, tutumluluğu sayesinde 250 milyar lira biriktiren Sayın Cumhurbaşkanı'na bir önerim var; Milli Güvenlik Kurulu üyelerinin sayısını 3'e indirmeye ne dersiniz? Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nı yeterli görür müsünüz? Bakanların, ve kuvvet komutanlarının sadece bilgi istendiği zaman çağrılacağı bir Milli Güvenlik Kurulu fikrine "okey" der misiniz?

Lider ve yönetici
Yönetici insanları çalıştırır, lider onlara ilham verir...

Yönetici kudrete bel bağlar, lider iyi niyete...

Yönetici korku uyandırır, liderden sevgi yayılır...

Yönetici "BEN" der, lider "BİZ..."

Yönetici kimin hatalı olduğunu gösterir, lider neyin hatalı olduğunu...

Yönetici nasıl yaptırılacağını bilir, lider nasıl yapılacağını...

Fıkra: Cennet'te nikah!
Evlenme hazırlığı içindeki çift trafik kazasında ölüp Cennet'e giderler... Damat adayı durumlarını görevli meleğe anlatarak Cennet'te evlenip evlenemeyeceklerini sorar... "Bir bakayım" der görevli melek...

Aradan üç ay geçtikten sonra Melek gelir ve mağdur çifte sevinçli haberi verir: "Herşey ayarlandı, sizi evlendirebiliriz!" Damat adayı, "Şey" der, "Biz düşündük de; acaba evliliğimiz yolunda gitmezse boşanabilir miyiz?"

Görevli melek gök gürültüsünü andıran sesiyle kızgın bir cevap verir:

"Siz manyak mısınız? Cennet'te nikahınızı kıydırabilmek için tam 3 ay dolaştıktan sonra bir imam bulabildim... Avukat bulmak ne kadar sürer hiç tahmin edebiliyor musunuz?"

ALKIŞ
Bedensel özürlü olduğu için ataması yapılmayan Diyarbakırlı öğretmen Mehmet Atılmış'ın dramını bu köşede okuyup bizzat tayinini yapan Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'na teşekkürler...

Hay ağzını Öpeyim!
SSK hastanelerinde kuyruk kalmadığını söyleyenleri Allah SSK'ya düşürsün... Hepsini o kapıya muhtaç etsin de, onlar da günlerini görsün... (SSK'lılar)

Serbest kürsü: Maaşlar yeterli!
"Türkiye memuruna yeterli maaş vermiyor, onları aç bırakıyor" diyenler yalan söylüyor... Maaşlarından başka geliri olmayan, 40 yıllık kişisel birikimlerinin bir bölümüyle hem de şaibesiz 250 milyar peşin ödeyerek 4 katlı lüks villa almak imkânını başka hangi devlet kendi memuruna vermiştir ki! Kimse nankörlük etmesin... Bu devlet memurunu hem standart üstü yaşatır, hem de villa sahibi yapar... Yeter ki; memur işini bilsin, israf etmesin... (Hüseyin Gümüş Ğ Anamur)

Kırmızı kart
Bir sendikacı gibi değil de Saadet Partisi'nin sözcüsü gibi konuşan, işçilerin sorunlarına çözüm bulacağına politika yapan Sağlık-İş Genel Başkanı Mustafa Başoğlu'na..

DOĞRU SÖZ
Bir gün su içeceğin çeşmeye çamur sıçratma...