12 Eylül döneminde siyasi olayların içerisindeydim. Bir liseli olarak üzerimize düşeni yapıyorduk. O dönem amacım tarihsel bir misyonu olan ODTÜ'de okumaktı. Bir de âşık olduğum bir kız vardı o da ODTÜ'ye girmişti. Ben de fizik bölümüne girdim. Tabii okulda bir ilan gördüm "Tiyatro topluluğuna katılmak isteyenler şu gün şu saatte barakalara gelsin," diye. O ilanın peşinde gittim ve hayatım değişti. Oyuncu olduk... Ama sonra o dönemki siyasi olaylar nedeniyle rektörümüz tiyatro topluluğunu kapattı. Öyle olunca tiyatro yapmaya kararlı bir ekip olarak şehre indik ve oyunlar sahnelemeye başladık. Tabii bu kadar uğraşın arasında okumaya vakit kalmadı. Okumazsan okuldan atılırsınız. Atılırsan hemen askere alınırsın. O dönemde de Türkiye'de bir savaş yaşanıyordu. Ben de bu savaşın içerisinde olmamak için yurtdışına çıktım, İngilizce öğretmeni olan kız arkadaşımla. Niyetimiz Barcelona'ya gidip yerleşmekti. Biz apar topar evlendik. Onun ailesini ziyaret için Galler'e gittik. Fakat eşim orada hamile kaldı ve "ben çocuğu İngiltere'de doğuracağım," deyince de benim Londra maceram başladı. Yıl 1990. Göçün yoğun yaşandığı yıllardı ve insanlar dernekler çevresinde tutunuyordu. 'ODTÜ'den tiyarocu gelmiş,' denince bana da oyun çıkarmak düştü. Londra'da hem okudum, hem çalıştım. Zorlu yıllardı.