- Londra'da da rahat durmamışsınız. Hani Independent'a manşet olmanız da tesadüf değil. Bir altyapısı var. - Tabii altyapısız olmaz ya bu işler... 1 Mayıs 2000, unutmam o günü... Açıkçası biz Türkiye'den giden Türkler, Kürtler 90'lı yıllar boyunca 1 Mayıs'ı kutlardık. Fakat 1999'da birden küreselleşmeye karşı bir hareket başladı. 2000'de İngilizler de kitleler halinde 1 Mayıs'ı kutlamaya geldiler. Biz çok şaşırmıştık. Onların bu coşkulu katılımı elbette bizi sevindirdi. Ama daha önce hiç İngiliz arkadaşlar olmazdı aramızda. Ama o yıl binlerce İngiliz arkadaş da bizi haklı görmüş olmalı... Tabii kitleler aramıza katılınca, iş bizim mahallelerin sokaklarında yürümekten, merkeze gitmeye kadar vardı. İngiliz polisi de hazırlıksız yakalandı. Kitlesel ve etkili bir eylem oldu. İş çığırından çıkınca, İsyan Polisi devreye girdi. Yaklaşık 30 polis McDonald's'ı korumak için üzerimize yürümek isteyince ben de su sişesiyle onlarla mücadele ettim. Suyun gücü işte... Tabii fotoğrafçı suyun gücünü çok güzel yakalamış. Sağolsun Independent'taki arkadaşlarda bu mücadeleye destek vermek için benim fotoğrafı manşet yapmış.
- Ama bu fotoğraf sizin reklam yıldızı olmanızın da kapılarını aralamış. - Hiç haberim yoktu. Grafiker bir yeğenim vardı. O görmüştü fotoğrafı... Arkadaşlarına anlatmış su şişesi mücadelemi. İlginçtir Volkan adında bir arkadaşı gazeteyi görmemesine rağmen "Ben sanırım o fotoğrafı biliyorum," demiş. Çünkü bir plastik firması bizim fotoğrafı alıp sert plastik reklamı yapıvermiş meğersem. Çocuk o fotoğrafı görmüş. Tabii benim olaydan yıllar sonra haberim oldu. Reklam olmuşuz işte...