|
|
|
|
İnönü'ye suikast planı yapılmıştı
Atatürk'ün ölümü yaklaşırken, Çankaya'ya çıkmasın diye İnönü'nün öldürülmesini düşünenler bile olmuştu. Refik Saydam da İnönü'ye "Paşam sizi öldürecekler" demişti. Ama Org. Altay, komutanlarla toplantı yaptı: İnönü seçilmelidir.
.
İnönü'yü engellemek için suikast planları yapılmıştı
Bugünden bakıldığında Cumhuriyet'i kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de vefat etmesinden sonra İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanı olması gayet normal, doğal, olağan görülüyor. Halbuki Köşk'e çıkmak isteyen başkaları da vardı ve bu kişiler İnönü'yü öldürmeyi dahi düşünmüştü.
Bu yazı dizisinin adını 'Çankaya Savaşları' koymamızı abartılı bir tercih olarak görenler çıkabilir. Çünkü okul kitaplarına, ansiklopedilere bakarsanız, "Atatürk'ten sonra İnönü cumhurbaşkanı seçilmiştir" cümlesini okursunuz; sanki doğal, basit, sancısız bir olaymışçasına... Ancak gerçek böyle değildir. Siyaset bilimciler Atatürk'ün 10 Kasım 1938'deki ölümünün ardından İnönü'nün Köşk'e çıkış sürecini anlatırken genellikle bir yıl önceye uzanır. Peki 1937'de şartlar nasıldı? Bir yanda karizmatik, yaratıcı, gelenekkırıcı bir lider: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal... Diğer yanda, bürokratik zihniyetli, kuralcı, titiz bir devlet adamı: Başbakan İsmet İnönü... Atatürk'ün ünlü sofrasında alınan kararlar ertesi gün İnönü'ye iletiliyor, Başbakan da uygun ve mümkün olanları uyguluyordu. Ancak işler rayından çıkmaya başlamıştı. Garip fikirlerde ısrar edilmesi ve Atatürk'ün, çalıştığı kişilere karışması hiyerarşiye önem veren İnönü'nün canını sıkıyordu. Atatürk de İnönü'nün ekonomideki 'yumuşak devletçilik' politikasıdan şikâyet etmeye başlamış, hatta İş Bankası'nın kurucusu Celal Bayar'ı iktisat vekilliğine getirmişti. Atatürk ayrıca İnönü'nün seçtiği bakanları beceriksizlik ve tembellikle suçluyordu. Ve ipler 1937'nin Eylül ayında koptu.
İNÖNÜ'YÜ KİM KURTARDI? Bakanlarıyla birlikte sofraya davet edilen İnönü, önce Anadolu Kulübü'ne uğrayarak "on dakikada üç viski yuvarladı." Köşk'te vereceği kavgaya hazırlanıyordu. Gerçekten de İnönü'nün sözünü sakınmadan konuşması, Atatürk'ün çevresindeki kişileri suçlaması ve daha da ileri giderek "Emirlerinizi hep sofrada mı alacağız" demesi bardağı taşıran damla oldu. 20 Eylül 1937'de İnönü'nün yerine önce vekaleten, sonra asaleten Celal Bayar atandı. Ve zaman hızla aktı. Atatürk, 1938'de iyice hastalandı. Liderin ölümü yaklaşırken, bazıları Cumhurbaşkanlığı hesaplarına ve tezgâhlarına çoktan başlamıştı. Şimdi gelin dönemin başrol oyuncularının, Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'nda hasta yatarken neler yaptığına bakalım:
* İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile birlikte hareket eden Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, İnönü'yü Washington'a büyükelçi yapmak üzere uğraşmış ancak başarılı olamamıştı. Eğer İnönü, büyükelçi olsaydı milletvekilliğini yitirecek ve 1924 Anayasası'na göre cumhurbaşkanı seçilemeyecekti.
* İnönü, İstanbul'a giderek Atatürk'ü 'son bir kez' görmek istiyordu. Bunu bilen Şükrü Kaya, kasım başında İnönü'yü yolculuğa ikna etmişti. Hatta trende yer ayırtılmış, bavullar yerleştirilmişti. Ancak başta eski bakanlardan Refik Saydam olmak üzere İnönü'nün yakın çevresi buna karşı çıktı. Saydam, "Paşam sizi öldürecekler. Ancak beni çiğneyerek gidebilirsiniz..." diyerek İnönü'yü engellemişti. Eski Sinop milletvekili, bir ara Atatürk'ün çevresindeki "mutat zevattan" olan, ancak metresini öldürdüğü için gözden düşen Recep Zühtü'nün İnönü'yü öldüreceği kulaktan kulağa dolaşmaktaydı. İnönü, hatıra defterine, İstanbul'a gitmekten vazgeçtiğinde Şükrü Kaya'nın çok bozulduğu notunu düşmüştü.
* Şükrü Kaya, Meclis'in İnönü'den yana olduğunu biliyordu. Bu nedenle genel seçim yapılması ve cumhurbaşkanını yeni Meclis'in seçmesi için uğraştı ancak başarılı olamadı.
* Şükrü Kaya ile Tevfik Rüştü Aras, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda'yı İstanbul'a çağırarak Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını koymasını istedi. Ancak Renda bunu kesin bir dille reddetti. nCumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak da ortalığı karıştıran bir iddiada bulundu: 5 Eylül günü vasiyetnamesini hazırlayan Atatürk, özel konuşmasında Soyak'a, İnönü'nün değil, Mareşal Fevzi Çakmak'ın cumhurbaşkanı olmasını daha doğru bulduğunu belirtmişti.
SAHTE GAZETE İDDİASI Bu konuda ilginç bir iddia daha vardır: Atatürk vasiyetinde İnönü'ye değil, onun oğullarına bir şeyler bırakmıştı. Acaba niye? Yoksa Atatürk'e bir ara çok hasta olan İnönü'nün öldüğü mü söylenmiştir? (Not: Bir iddiaya göre Atatürk'e, İnönü'nün ölüm haberini veren sahte bir gazete gösterilmiştir!)
* Peki Soyak'ın bu iddiası doğru muydu? Bildiğimiz şu: Doğru dahi olsa kabul görmedi. Hastalığı sırasında Atatürk ile defalarca konuşan Başbakan Celal Bayar, "Bana böyle bir şey söylemedi" diyordu.
* Bayar'ın İnönü aleyhine tek girişimi Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak ile ilgili oldu. Bayar, Çakmak'a cumhurbaşkanı olmak isteyip istemediğini sordu. İstese dahi ortamın buna elvermediği değerlendirmesini yapan Çakmak, böyle bir talebi olmadığını, Silahlı Kuvvetler olarak Meclis'in kararına saygı göstereceklerini belirtti.
* İşte tam bu sırada yeni bir oyuncu devreye girdi: Birinci Ordu Müfettişi Orgeneral Fahrettin Altay. İstanbul'daki üst düzey komutanlarla bir toplantı yapmıştı. Sonuç: "Cumhurbaşkanlığı'na İnönü seçilmelidir!" Org. Altay, Ankara'ya geldi ve Genelkurmay Başkanı Çakmak'a bu talebi "kararlı bir dille" ifade etti: "Ne demek, 'Meclis'in kararına saygılıyız!..' Cumhurbaşkanı İnönü olmalıdır." Bu baskı karşısında Fevzi Çakmak da fikrini İnönü lehine değiştirir.
ORDU İLGİSİNİ GÖSTERDİ Atatürk 10 Kasım'da hayata gözlerini yumdu. Millet Gazi'nin ölümüne ağlarken başkentte büyük bir telaş vardı. 11 Kasım sabahı saat 09.30'da Cumhuriyet Halk Partisi meclis grubu toplandı. Başkan Bayar şöyle konuştu: "Adayımızı belirlemek üzere gizli bir oylama yapalım. Herkes kimi cumhurbaşkanı görmek istiyorsa serbestçe yazsın." Bu öneri bazı kişileri şaşırtmıştı. Çünkü Bayar'ın bir adayın adını vermesini bekleyenler çoktu. Grup toplantısına 323 mebus katıldı. Oylar açıldığından bunlardan 322'sinin İsmet İnönü adını yazdığı görüldü. Tek 'aykırı' oy Celal Bayar'a verilmişti. Daha sonra o tek oyun Manisa milletvekili Hikmet Bayur tarafından verildiği ortaya çıktı. Grup bu yansız, adaletli ve özgürlükçü tavrından dolayı Celal Bayar'ı uzun uzun alkışladıktan sonra saat 11.00'de Türkiye Büyük Millet Meclisi toplandı. 348 milletvekili oybirliğiyle 54 yaşındaki İsmet İnönü'yü cumhurbaşkanı seçti. Meclis seçimi yaparken izleyenler arasında Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Birinci Ordu Komutanı Fahrettin Altay da vardı. Her ne kadar Celal Bayar'ın yöntemi orduyu dışarıda bırakmış olsa da, Silahlı Kuvvetler konuyla yakından ilgili olduğunu göstermişti.
***
İnançlı ve modern bir 'First Lady' Atatürk'ün Latife Hanım ile olan evliliği kısa sürdüğü için Çankaya'ya doğru dürüst kadın eli değmemişti. Mevhibe İnönü ise eşiyle birlikte 11 yılı aşkın süre Köşk'te yaşadı. İnönü'nün laiklik konusundaki hassasiyeti gayet iyi bilinir. Demokrat Parti'ye karşı seçim kampanyalarında biraz dinden imandan bahsetmesini isteyenler olmuş. İnönü de 'peki' demiştir. Daha sonra "Hani dinden söz edecektiniz" diyenlere, "Allahaısmarladık dedim ya..." cevabını verdiği anlatılır. Buna karşılık İsmet ve Mevhibe İnönü'nün inançlı insanlar olduğunu pek az kişi bilir. Çünkü bu yönlerini hep gizlemişlerdir. İşte birkaç ipucu:
* İsmet İnönü yanında daima minik bir Kuran taşırdı.
* Mevhibe hanım, annesi Cevriye hanımla birlikte beş vakit namaz kılardı. nYatak odalarının duvarında "Allah'ın dediği olur" yazısı vardı.
* Her kurban bayramında konutları olan Pembe Köşk'ün bir köşesinde kurban kesilerek fakirlere dağıtılırdı.
* İnönü bir gün ortalıkta görünmeyince Atatürk meraklanmıştı. Pembe Köşk'e geldiğinde İnönülerin oğullarını sünnet ettirdiğini gördü.
* Kutsal sayılan günlerde Pembe Köşk'te din adamları mutlaka Kuran okurdu. *** 1938'den 1950'ye Milli Şef İnönü 11 buçuk yıl Cumhurbaşkanlığı yaptı. İlk olarak 11 Kasım 1938'de seçildi. Diğer başkanlıkları ise şöyleydi: * 1939 seçim yılıydı. Anayasa'ya göre yeni Meclis ile birlikte yeni cumhurbaşkanı da seçilecekti. 3 Nisan 1939'daki seçime katılan 413 milletvekilinin tamamı İnönü'ye oy vererek onu 4 yıl boyunca Köşk'te tuttu. * 1943 seçimlerinden sonra oluşan 7'nci Meclis 8 Mart günü toplandı. 455 milletvekili yine oybirliği ile İnönü'yü cumhurbaşkanı yaptı. * 1938'de Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'değişmez genel başkanı' seçilen ve 'Ebedi Şef' Atatürk'ten sonra 'Milli Şef' adı verilen İnönü, Demokrat Parti'nin 1950'deki seçim zaferine kadar cumhurbaşkanı olarak kaldı. Sonra görevi Celal Bayar'a devretti. ***
12 Ada'yı işgal planı
Cumhuriyet dönemi siyasetçileri arasında yeteri kadar incelenmemiş kişilerden biri de İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'dır. Kaya ülkeyi sivil bürokrasinin demir yumruğuyla yönetmeyi arzulayan bir kişiydi. İşte onunla ilgili ilginç bir olay: Yunanistan ile kıta sahanlığı sorunu baş gösterdiğinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arşivi taranmıştı. İlgili subaylar 12 Ada'yı işgal planları bulunca şaşırmışlardı: "Bunları kim, niye hazırlandı?" Olay özetle şöyledir: Atatürk'ün de desteğini alan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Mareşal Fevzi Çakmak ile İtalyanların elindeki 12 Ada'nın işgal edilmesini tartışır. Çakmak bununsavaşa yol açacağını, böyle bir sorumluluğu Genelkurmay Başkanlığı'nın alamayacağını bakanlar kurulu toplantısında söyler. Bunun üzerine Kaya, donanma kendi bakanlığına tahsis edildiği takdirde 12 Ada'yı işgal etme sorumluluğunu seve seve üstleneceklerini belirtir. Şükrü Kaya'nın bu tavrı, onu zaten pek sevmeyen Fevzi Çakmak'ı çileden çıkarır. Çakmak o günden itibaren Kaya'dan nefret etmiş ve bunun sonucu olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki hamlelerini asla desteklememiştir. İşte arşivlerdeki planlar o günlerden kalmadır. Belli ki işgale karşı çıkmasına rağmen Fevzi Çakmak hazırlık yapmıştır.
|
|
|
|
|