Çankaya Savaşları
SABAH, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle bugüne kadarki Çankaya seçimlerini büyüteç altına alan bir yazı dizisine başlıyor.
.
CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin sonuna iki ay kaldı. 17 Mayıs 2000'de Çankaya'ya seçilen Sezer, 17 Mayıs'ta 7 yıllık görev süresini tamamlayacak. Sezer'in halefini belirlemek için Cumhurbaşkanlığı seçim süreci 16 Nisan'da adaylık başvurularıyla start alacak. Başvurulardan sonra seçim turlarının günü belirlenecek. Meclis'teki oylamalar 3'er gün arayla yapılacak. İlk turda Cumhurbaşkanı'nın seçilmesi için 367 milletvekilinin oyunu alması gerekiyor. Sonuç alınamazsa ikinci turda da yine 367 oy aranacak. Üçüncü turda ise bu çoğunluk aranmayacak. 276 oyu alan yeni Cumhurbaşkanı seçilecek. Üçüncü turda da 276 oya ulaşılamazsa dördüncü ve son tur oylamaya en fazla oyu alan iki aday katılabilecek ve seçilmek için 276 oy yeterli olacak. Türkiye'nin önümüzdeki 7 yıllık kaderini belirleyecek seçimin önemini gözönüne alan SABAH, daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini büyüteç altına alan bir araştırma hazırladı. SABAH'ın usta yazarlarından Emre Aköz, son bir aydır daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili kitapları, gazete haberlerini inceledi, tanıklarla konuştu. Ve ortaya, çok dikkat çekici bir çalışma çıktı. SABAH, bu yazı dizisinin yayınına yarın başlayacak. 10 gün sürecek yazı dizisinde, Atatürk'ten başlayarak Sezer'e kadar tüm Cumhurbaşkanlarının nasıl seçildikleri, o yıllarda neler yaşandığı, çekişmeler, kavgalar, entrikalar yer alıyor.
*** İLK SEÇİMDEKİ TEK OYUN SIRRI 1923'teki ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde Mustafa Kemal'e 158, İsmet Paşa'ya bir oy verildi. O tek oyu Gazi'nin verdiği şayiası çıktı.
'Kız gibi Meclis'in tek seçeneği M.Kemal'di
Birinci Meclis, Mustafa Kemal'e kafa tutuyordu. Eleştirilerden bunalan Paşa, kendi tabiriyle, "Kız gibi bir Meclis" istiyordu. A'dan Z'ye denetlediği 1923 seçimleriyle bu amacına ulaştı!.
BAŞLARKEN BİRKAÇ NOT... Yazı dizimizi okurken birkaç noktayı göz önüne almak gerekiyor: 1) Bu bir bilimsel metin (tarih ya da siyaset bilimi) değil. Her gün bir cumhurbaşkanını ele alacağımızdan, yer darlığı nedeniyle sürüyle ilginç, önemli, çarpıcı olay arasından seçme yapmak, gelişmeleri özetlemek zorunda kaldık. 2) Geçmişe bakarken mümkün olduğunca 'serinkanlı' olmaya çalıştık. Hamaset edebiyatı yapmadık. Bakış açımıza hakim olan kavramlar, 'demokrasi' ve 'adalettir'. 3) Yararlandığımız kaynakları dizinin sonunda okurlarımıza sunacağız.
Halide Edip (Adıvar) Hanım, İzmir'in kurtuluşundan sonra Mustafa Kemal'e şöyle der: "Artık biraz dinlenirsiniz Paşam. Çok yoruldunuz...." Paşa ise şu cevabı verir: "Dinlenmek mi? Yunanlılardan sonra birbirimizle kavga edeceğiz, birbirimizi yiyeceğiz." Bu bir tahmin midir? Hayır! Çeşitli gruplar arasındaki siyasi ve ideolojik mücadele zaten yıllardır sürmektedir ve daha da sürecektir. Ve bundan devletin zirvesi kabul edilen Cumhurbaşkanlığı makamı da muaf değildir.
İKİNCİ GRUP'UN DİRENİŞİ Birçok kişinin sandığının aksine, Mustafa Kemal Paşa'nın, Cumhurbaşkanı olması sancısız bir sürecin sonunda gerçekleşmedi. Milli Mücadele, 23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle yürütülmüştü. Kurtuluş Savaşı'nın öncü kadrosu, Padişah'a ve İstanbul Hükümeti'ne karşı meşruluğunu Meclis'ten alıyordu. Birinci Meclis'in bir özelliği de 'kuvvetler birliği' ilkesine göre organize olmasıydı: Hem başbakanı, hem de bakanları Meclis seçmekle kalmıyor, alınan her kararı, atılan her adımı yine Meclis denetliyordu. Meclis'in insan kompozisyonu ve işleyiş biçimi, bir an evvel tüm iktidarı kendinde toplayarak, hayal ettiği reformları gerçekleştirmek isteyen M. Kemal'e ayak bağıydı. İlk Meclis'te iki grup vardı: Mustafa Kemal'e bağlı Birinci Grup... Ve onun diktatörlüğünü ilan etmesinden korkan, 'Milli Hakimiyet' ilkesini savunan İkinci Grup. Mesela İkinci Grup, Lozan müzakerelerinden hiç memnun değildi. 1920'de ilan edilen 'Misak-ı Milli'ye aykırı kararlar alındığını öne sürüyordu.
MUHALEFET TASFİYE EDİLDİ Paşa, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden bir parti, yani geleceğin Cumhuriyet Halk Fırkası'nı oluşturmak üzere Aralık 1922'de harekete geçti. Olaylar birbirini kovalarken İkinci Grup'un ünlü siması, Trabzon milletvekili ve Tan gazetesinin sahibi Ali Şükrü Bey, 27 Mart 1923'te M. Kemal'in muhafız Alayı Komutanı Topal Osman tarafından öldürüldü. O arada bir de hükümet krizi çıkmıştı. M.Kemal bundan yararlanarak, Başbakan Rauf (Orbay) Bey ve bakanlardan yeni seçim yapılması için Meclis'i ikna etmelerini istedi. Sonuçta 1 Nisan 1923'te seçimlerin yenilenmesi kararı Meclis'ten çıktı. 1921 Anayasası'na göre bu kararın üçte iki çoğunlukla alınması gerekiyordu. Onun yerine basit çoğunlukla yetinilmişti. Karar usulüne göre alınmamıştı, bir bakıma meşru değildi ama 'mutabakat' vardı yani İkinci Grup da seçimden yanaydı. Hatta ünlü muhaliflerden Hüseyin Avni (Ulaş) Bey, olayı "mukaddes karar" diye niteleyen bir konuşma yapmıştı: Özetle herkes seçim istiyordu. Yönetim tarzı sorulduğunda, "Ben hedefime giden yolda önüme çıkan engelleri birer birer temizlerim, böylece amaç kendiliğinden hasıl olur" diyen Mustafa Kemal ilk ayağı başarıyla geçmişti. Sıra yeni Meclis'in oluşturulmasına gelmişti... Daha önce eleştirilerden bunalan Mustafa Kemal, Milli Mücadele döneminde iki kez Meclis'i feshetmeyi düşünmüş ancak İsmet Paşa onu vazgeçirmişti. Şimdi, sözünden çıkmayacak, muhalefet etmeyecek, kendi tabiriyle "Kız gibi bir Meclis" istiyordu. Bunun için şu tedbirleri aldı: 1) 8 Nisan 1923'te '9 Umde' ('İlke') adı verilen bir bildiri yayınladı. 9 Umde adeta Halk Fırkası'nın programıydı. 2) 15 Nisan 1923'te "Hıyanet-i Vataniye Kanunu" öyle bir değiştirildi ki artık M.Kemal'in belirlediği çizginin dışında siyaset yapmak pratikte mümkün değildi. 3) Yeni seçime katılmak isteyenler, 9 Umde'yi kabul ettiklerini Mustafa Kemal'e bildirmek zorundaydı. Paşa'nın onayından geçenler fırkaya kabul edilerek, aday olabiliyordu.
'MİLLİ HÂKİMİYET İSTERİZ' Böylece seçimler yapıldı. Yeni Meclis, yani İkinci Meclis ilk kez 11 Ağustos 1923'te toplandı. Mebuslar Mustafa Kemal'e bağlıydı ama bakanları hâlâ Meclis seçiyordu. Belliydi: Yine kriz çıkacaktı! Cumhuriyetin ilan edileceğine dair en kuvvetli işareti Mustafa Kemal, 22 Eylül 1923'te Wiener Neue Freie Presse muhabirine verdiği demeçte dile getirdi: "1921 Anayasası'nın ilk iki maddesini bir kelimede hülasa etmek (özetlemek) kabildir: 'Cumhuriyet'..." Artık cumhuriyet tartışmaları başlamıştı. Saltanat zaten bir yıl önce 1 Kasım 1922'de kaldırılmıştı. Basın cumhuriyeti destekliyordu. Karşı çıkanlar, rejime değil, olası uygulanış biçimine itiraz ediyordu. Mesela Tevhid-i Efkar gazetesinin başyazarı Velid Bey "cumhuriyet diktatörlüğe dönüşebilir, önemli olan (demokrasiyi kastederek) 'hakimiyet-i milliye'nin sağlanmasıdır" diyordu. Cumhuriyetin ilanı için ortam hazırdı. Ama ne zaman ve nasıl ilan edilecekti? Yeni bir hükümet kriziyle birlikte beklenen fırsatı yakaladı Mustafa Kemal. Meclis bir türlü bakanları seçemiyor, Gazi Paşa da krizi körüklemek için hükümette görev alınmasını engelliyordu.
O TEK OYUN SIRRI Böylece 28 Ekim 1923 akşamına gelindi. Yakın çalışma arkadaşlarıyla sofrada sohbet ederken beklenen açıklamayı yaptı: "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz!" Yemekten sonra Mustafa Kemal ve İsmet Paşa Anayasa üzerinde çalışmaya başladılar. Birinci madde şöyle olacaktı: "Türkiye devletinin şekl-i hükümeti cumhuriyettir." Ertesi gün Halk Fırkası'nın Meclis grubu toplandı ve Mustafa Kemal'e hükümet krizini çözme görevini verdi. O ise asıl sorunun Anayasa'dan kaynaklandığını, olayın kapsamlı bir biçimde ele alınması gerektiğini belirtti. Peki çözüm? Çözüm cumhuriyet idi. Böylece 29 Ekim 1923 saat 20.30'da cumhuriyet ilan edildi. Artık Meclis, cumhurbaşkanını, cumhurbaşkanı da başbakanı seçecekti. Bakanları ise başbakan belirleyecekti. Yeni kanuna göre cumhurbaşkanı Meclis içinden seçilecekti. Görev süresi seçimlerle (4 yıl) sınırlıydı. Şimdikinden farklı olarak cumhurbaşkanı olan bir kişi, aynı makama tekrar seçilebilecekti. M. Kemal Paşa, ilk cumhurbaşkanlığı seçimine tek aday olarak girdi. Meclis'in o zamanki resmi milletvekili sayısı 287'ydi. Ancak seçime 159 milletvekili katıldı. Bunlardan 158'i oyunu Mustafa Kemal'e verdi. Bir oy da İsmet Paşa'ya çıkmıştı. Daha sonra o tek oyun Gazi tarafından verildiği şayiası çıkmıştı. Peki ya diğer milletvekilleri? Onların seçime katılmaması bir protesto muydu? Siyaset bilimciler 'hayır' diyor: "O dönemde Meclis çalışmalarına katılım yüksek değildi. Devamsızlık çoktu. Oturumlarda ortalama 150 mebus hazır bulunuyordu." Evet milletvekilleri açısından bir muhalefet söz konusu değildi. Ancak Milli Mücadele'de M.Kemal ile birlikte savaşmış olan bazı paşalar durumdan rahatsızdı. Gazi, İsmet İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak dışındaki komutanları yavaş yavaş çevresinden uzaklaştırıyordu. Mesela 29 Ekim'de birçok komutan ve üst düzey yöneticinin (Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Rauf Orbay, Adnan Adıvar) Ankara'da bulunmaması, hatta Cumhuriyetin ilanından haberlerinin dahi olmaması manidardır.
*** RAUF ORBAY SORGULANIYOR Cumhuriyetin ilanından sonra eski Başbakan Hüseyin Rauf Orbay gazetelere bir demeç verdi. Burada özetle "Ülkenin gerçek ihtiyaçlarını, isimleri ya da üst düzey yönetimin şeklini değiştirerek karşılamak mümkün değildir" diyordu. Bunun üzerine Ankara karıştı. Ne demekti bu? Yani Rauf Bey cumhuriyete karşı mıydı? Padişahlığın sürmesini mi istiyordu? Orbay, Meclis'te adeta sorguya çekildi. Özellikle Ahmet Ağaoğlu ve İsmet İnönü, Orbay'ı kıyasıya eleştirdi. Orbay ise "Ben Cumhuriyetçiyim. Ama Cumhuriyet tek başına bir şey ifade etmez. Önemli olan içinin nasıl doldurulacağıdır. Milli hakimiyet olacak mı, olmayacak mı? Mesela Güney Amerika'da adı cumhuriyet olan ama milli hakimiyeti hiçe sayan rejimler vardır" diye kendini savundu. Mustafa Kemal'e biat etmeyen Rauf Orbay, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na katıldı. Muhalifliğinin karşılığı, 1926'daki İstiklal Mahkemeleri'nde (gıyabında) yargılanıp ceza verilerek ödettirilecektir.
***
15 YIL BOYUNCA MUSTAFA KEMAL
Anlattığımız olaylar dizisinden başka Gazi Paşa üç kez daha cumhurbaşkanlığına seçilmiştir:
* İkinci Meclis dağıldıktan sonra, 1927 yapılan seçimlerle Üçüncü Meclis toplandı. Mustafa Kemal, 1 Kasım 1927'de hazır bulunan 288 milletvekilinin oybirliğine 4 yıl daha cumhurbaşkanı seçildi.
* 1935 yılına kadar görev yapacak olan Dördüncü Meclis 1931'de toplandı. Mustafa Kemal hazır bulunan 289 milletvekilinin tamamının oyunu alarak tekrar cumhurbaşkanı oldu.
* Bir sonraki milletvekili seçimleriyle beşinci dönem Meclis ortaya çıktı. 1939'a kadar görev yapan bu Meclis iki kere cumhurbaşkanı seçti: Önce, dördüncü kez olmak üzere Mustafa Kemal... Diğeri, Atatürk'ün ölümünden sonra İsmet İnönü.
|