Önce, hem de bir kısmı
"sol"dan gelerek gittiği yere gitmiş kişilerin küçük bir yanlışını düzeltmeli.
Taksim'de 1 Mayıs 1977'nin acısı, karanlığı, muamması, katilleri, kurbanları o kadar içimize kazınmış ki, bir de
Taksim 1 Mayıs 1978 olduğu nedense unutuluyor.
O yüzden kimileri
"Kanlı 1 Mayıs 77'den sonra ilk kez Taksim" diye yazabiliyor.
Oysa
tarih sadece acıyı tattırmadı. 1 Mayıs 1977 katliamına, onun bıraktığı taze izlere, haklı olarak endişe ve korkulara rağmen, bir ay sonra, o zaman
"ulusalcı" değil,
"nispeten sol" rüzgârlarla yelkeni şişen CHP Taksim mitingine bile en az 300 bin kişi katılmıştı.
Bitmedi.
Kanlı 1 Mayıs'tan bir yıl sonra, 12 Eylül'e iki yıl kala,
Türkiye tam bir şiddet ortamına gömüldüğü günlerde bile,
1978 1 Mayıs'ta yine Taksim'de yine en az 300 bin kişi vardı.
Bir yıl önce, otelin önünden hemen solumdaki Kazancı Yokuşu yerine Dolmabahçe istikametine koşarak belki de ayakta ve hayatta kalmıştım; hem öğrenciydim hem de o meydana katılmayan Türk-İş'e bağlı Demiryolu sendikasında çalışıyordum.
Bir yıl sonra, bu kez o meydanda gönüllü, kolluklu DİSK görevlisiydim.
Tarih O yüzden, önceki gün, biraz da yorgun düşmüş kalbimle
Taksim'i izlerken, gözlerim doldu.
Sadece kendi hayatınız geçmiyor önünüzden; onca kayıp canlarla, onca çalınmış hayatlarla, onca eski dostlarla, onca hatırayla, onca kırgın umut ve yaralı idealle yoğrulmuş ülkeniz de geçiyor.
Ama
"Geçmişe dönüş" bir yere kadar işte.
Önceki gün,
"bir uzlaşma" ile çıkılmış meydan,
geçmişin anılması yanında
gelecek umudu da taşıyor muydu?
77'ler, 78'ler gibi mesela?
Orada sadece hatıralar ve acılar gömülü olsa,
"Taksim inat değil, anıttır" diye yazdığım gibi,
"sembol" yetebilir...
32 değil, 31 yıl sonra yeniden çıkılmış bir meydan
"tarihin durdurulamaz akışı" sayılabilirdi.
Oysa...
"Tarihin akışı" diye bir şey, insanlardan bağımsız olarak, yok işte!
Nasıl ki, bizzat insan eliyle, devlet, kanun, baskı, yasak, tehdit ve tahdit gücüyle
"tarihin akışı durdurulabiliyorsa". O yüzden, 31 yıl sonra çıkıldığında bile, o meydanda,
Türkiye'de
"sol gibi sol"un darbelerle, cenderelerle durdurulmuş ve kendi içinden bin darbeyle vurulmuş tarihi de yatıyor.
Talih Yine o yüzden,
Taksim'de "5 bin kişiye müsaadeli ve anlayışlı" yeniden 1 Mayıs, tarihi bir zaferin tecellisinden ziyade, 300 bin kişilik, 500 bin kişilik meydanlardan kalan tarihi yenilgilerin, yanlışların da tescili.
32 yıl öncesinin acısını anmak, 31 yıl öncesinin meydanına yeniden çıkmaktır, tamam; ama askeri veya sivil darbelerle de, iç sille ve darbelerinle de, 31 yılda hangi umutların heba edildiğini anlamak için bir vesiledir. Vesile olmalı ki,
sadece dünde kalınmasın, bir yarın olabilsin! Tashih Toplumla, insanların çok çeşitli acılarıyla, mağduriyetleriyle, ama bir o kadar da özlemleri, hayat biçimleri, hassasiyetleriyle öpüşüp koklaşmayan, oralardan beslenip oralarda dönüşmeye ve dönüştürmeye çabalamayan;
Darbecilerle oynaşabilen, komplolara kafası daha çok basan, ayinci, törenci, töreci veya intikamcı zihniyet veya eylemlere saplanan;
Yahut ufku Avrupalı bir Hıristiyan Demokrat partinin demokratlığını, liberalliğini aşmayan, sadece dini (veya din karşıtı), mezhepsel, etnik, cemaatçi doğal kimliklerle haşır neşir olan
"sollar" hep
1 Mayıs 77'nin kanlı, devlet sırrı dolu hatırasına kilitli kalır gibi geliyor.
Oysa o zaman bile;
1 Mayıs 77'ye rağmen 1 Mayıs 78'de dolup taşan bir meydan ile ruh ve yürekler vardı! En azından,
1 Mayıs 77'nin bile bir yarını vardı! 1 Mayıs 2009'un dünü var da; yarını ne, ne olabilir, ne olmalı?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/05/03//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.