Öylece geçemezsiniz

Çok az memlekette bu yaşanır.
Hiçbir ülke aslında bunu hak etmez.
Hoyratlık diyarında bile aynı güne bu kadarı fazladır.
Ama kimimiz görmemek, üstüne düşünmemek, sadece ezberimize uygun kavramak istesek de, birbiriyle rastlaşan iki dava bize "bazı işler" in sadece görmek istediğimiz gibi olmayabileceğini hatırlatır.
Sadece "ideolojik mücadele" nin filan olduğunu değil; orta yerde basbayağı kanın da aktığını söyler.
1. Unutmadınız değil mi? Gazeteci Hrant Dink iki yıl önce cadde üstünde, gazetesinin orada, kaldırımda ensesine kurşun sıkılarak öldürülmüş, başını kendi kanına yaslayıp da uyumuştu.
Suikast sorumlusu ve sanıkları cezaevinde.
Ama aynı zamanda; yargılandığı her duruşmada Dink'i kuşatıp aşağılayanlar, tehdit edenler de bir vesileyle cezaevinde.
2. Unutmadınız değil mi? Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin üç yıl önce hem de Danıştay binası içinde silahla öldürülmüştü. Hayatı çalınmış, iki evladının çok ötesine düşmüştü.
Suikast sorumlusu ve ekibi cezaevinde.
Ama aynı zamanda; önceleri başta Anıtkabir, protestolarla birlikte "başka bir pist" te yürüyen ve kapandı sanılan dava, Yargıtay kararıyla şimdi İstanbul'daki o büyük davayla birleşiyor.

Bu vakaları, henüz aydınlanmamış olsa da bu kanlı olaylar üstüne biriken kuşkuları yok farz ederek, bir davayı, etrafındaki fırtınayı, içindeki iddia ve olayları, elbette kimi insana karşı hoyratlıkları ve haksızlıkları da tek başına değerlendiremezsiniz.
Ortada cesetler varsa, ortada kan varsa, sadece ezberinize yapışıp yanlarından öylece geçemezsiniz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın