Ben, '
Darbe Günlükleri'nin sahihliğine baştan beri emindim. İnandım, güvendim. Sebeplerden birkaçını sayayım:
1) Kişisel Sebep: Nokta'nın Yayın Yönetmeni Alper Görmüş'ü tanırım. Yalanı dolanı yoktur. Zaten yüzde yüz inanmasa, böylesine büyük bir sorumluluğun altına girmezdi.
Ancak ben, "Bedrettin Dalan arkadaşımdır; suç işlemez" diyebilen kerameti kendinden menkul Ergenekon dostlarından değilim. Görmüş de hata yapmış olabilirdi. Yani 'kişisel sebep' etkili ama yetersizdi.
2) Tarihsel ve İdeolojik Sebepler: Türkiye'de subayların çoğunluğu, kendilerini memleketin sahibi olarak görür.
Atatürk'ü ve bilhassa laikliği kullanarak, ülkeyi yönetmeye çalışırlar. Günlükler'de bu zihniyeti ve çabayı apaçık görüyorduk.
Ancak makro tarih ile mikro yaşam arasında fark vardır. Yani Günlükler'in tarihle ve ideolojiyle örtüşmesi sahihliklerini garanti etmez.
3) Psikolojik ve Antropolojik Ayrıntılar: Burada 'ayrıntı' derken, Günlükler'de geçen olayların (mesela komutan ziyaretlerinin günü, saati) gerçeklerle uyuşmasını kastetmiyorum. (Onlar zaten 'elde var bir'!)
Benim önemsediğim ayrıntılar; psikolojik ve antropolojik olanlar.
Mesela aşağıdaki satırları okuduğumda zihnim açılmıştı. İşin içinde olmayan bir kişi, bu tip ayrıntıları uyduramazdı:
"General rütbesindeki insanlar, bahçelerini yaparken bile daha kıdemli generallerin bahçesine bakıyor ve onlarınkinden daha güzel bir bahçeleri olmamasına özen gösteriyorlar. Zira üst mahcup edilemez ve küçük düşürülemezdi.
"Bu düşünce tarzıyla çok hatıram oldu. Bir gün bir albayın evine gitmiştik. Bana 'Ne içersiniz' diye sordu. Ben de 'Su içeceğim' dedim. Albay şaşırdı, yutkundu, bir şeyler söylemek istedi ama söyleyemedi. Dayanamadım ve kendisine sordum: 'Ne oldu?'
"Cevap çok ilginçti. 'Bizde adettir, üst ne içerse, biz kendisine göre bir alt derecesinden içmeye çalışırız; üst kahve içerse biz çay içeriz, eğer çay içerse biz açık çay içeriz. Şimdi siz su deyince ben ne diyeceğimi şaşırdım' diye cevap verdi.
"Aynı şekilde bir gün bir karacı albayın özel arabası ile otobanda gidiyorduk ve üzerimizde oldukça fazla sürat vardı. Birden frene, hem de sonuna kadar bastı. Tabii biz ne olduğumuzu anlamamıştık; önümüz bomboştu. Acaba arabaya bir şey mi oldu diye düşünürken kendisi hemen cevabı verdi: 'Sağdaki araba komutanın sivil arabası, onu geçemezdim'..." "Bu arada sizin kaza yapmanız önemli değildir. Yeter ki komutanın arabası geçilmesin."
Sorarım: Sürüyle bu çeşit ayrıntıya sahip bir belgeye, tabii yukarıda saydığım diğer dayanaklarla birlikte ele aldığınızda, nasıl inanmazsınız?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/05/03//akoz.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.