Tarık Akan, yerinde duramayan bir hiperaktif. Şerif Sezer ise sakin ve huzurlu. 30 senelik arkadaşlıklarını ve yeni filmlerini anlattılar.
Kafama koydum 97'mde öleceğim!
TULUHAN TEKELİOĞLU
17.04.2009
Tarık Akan * Dedem 96'sında öldü. Bir yıl ona takacağım. Kafama koydum. 97'mde öleceğim! * 45 sene sigara içtim. Bir buçuk sene önce bıraktım. Hiçbir destek almadan, kendimi ikna ederek. Sigara içmeye 15 yaşında başlamıştım. * Zor bir roldü. Altından kalkar mıyım, kalkamaz mıyım diye kendimi sınamak, kendime acı vermek hoşuma gider. * Ergenekon'a inanmıyorum ben. Onun içinde üç beş yanlış insan varsa, onu bu kadar geniş sahaya çıkartmanın altında başka bir şey vardır. * Nâzım Hikmet'i oynayacağım.. Makyajımı falan yaptırdım, cuk diye oturdu. * Evlenmek hayatın son aşaması değil, evlenir, boşanır insan. Evlendiğin zaman her şey bitiyor, yüzde 100 mutluluğa karışıyorsun diye bir şey yok ki.
Şerif Sezer * Senaryo bana geldiğinde "Tarık bu filmde oynamaz," dedim. Beni şaşırttı. Her şeye mutlaka bir kulp bulur. * Deli Deli Olma'da kendimi seyredince yadırgamadım, kendimden çok nefret etmedim. * Tarık biraz huysuzdur. Huzursuzluğu vardır. Kafasına taktığı şeyi yapmak için mücadele eder. Ama iş iyi olsun diye çabalar: Severim, dürüsttür. * Yaşlılığı kabullenme duygusu olmasa insan herhalde deli gibi dolanır. O aynaya baktığı zaman, kafayı yiyen, kaçıranlar var. Ben botoks falan yaptırmadım. Çünkü kötü oluyor. * Herkesin üst dudağı, kaşları bir tuhaf, buruşuk olmuyor ama güzel de görünmüyor. Çizgili ve anlamlı bir yüzü daha çok seviyorum. * Evlilik bizim işimizde zor. Mesleği geriletiyor. Kızıma evliliği önermiyorum.
Tarık Akan kıpır kıpır, yerinde duramıyor. Şerif Sezer ise tam tersi. Daha sakin. İki farklı karakter ama iki kadim dost. 30 senelik arkadaşlar. "Bir araya geldiğinizde ne yaparsınız?" diye soruyorum. "Kafayı çeker, her defasında Türkiye'yi kurtarırız," diyorlar.... Bu filmin senaryosunu ilk Şerif Sezer okumuş. Her şeye bir kulp bulan arkadaşı Tarık Akan için "Bu filmde oynamaz," demiş. Dün akşam gösterime girdi Deli Deli Olma. Senaryodaki karakterler gerçek hayattan alınma. Naif sıcacık, 7'den 77'ye hepimizi duygulandıracak bir film. Tarık Akan ve Şerif Sezer de rollerine cuk oturmuş. Bol bol küfreden huysuz Pabuç'u (Şerif Sezer) seviyor, 85 yaşındaki. Mişka'nın (Tarık Akan) Pabuç'a acıyla bakışından etkileniyorsunuz.. Filim vizyona girdi ama ondan çok konuşulan Tarık Akan oldu. NTV'de orduyla ilgili söyledikleri tartışma çıkardı. Programın tekrarında sözlerinin sansürlendiği, Hürriyet gazetesi yazarı Tufan Türenç tarafından iddia edildi. Bu iddiaya NTV Genel Müdürü Cem Aydın'dan yalanlama geldi. Tarık Akan aynı hafta yine NTV'de, Okan Bayülgen'e çıkarak "Beni sansürlediniz," dedi. Bu röportajı yazarken polemik hâlâ sürüyordu. Son durumu öğrenmek için Akan'a sordum: Orduya övgü sözlerinizin NTV tarafından sansürlendiği konusunda hâlâ ısrarcı mısınız? "Telefonda bunları konuşmam. Söyleyeceklerimin hepsini söyledim." Tarık Akan'la açıldı bu hafta, İlker Başbuğ'la kapandı.Bol bol konuşulan yine ordumuz oldu. Hep birlikte evde, sokakta, arabada, radyoda, ekranda, canlı yayında Başbuğ'a kilitendik. Herkes onu kendi meşrebine göre, kimi saygıyla ama mesafeli, kimi ironi, hatta şakacılıkla, kimi de değerli oyuncumuz Tarık Akan gibi can kulağıyla dinledi. Ne mutlu ordumuza... - Naif bir film Deli Deli Olma. Pek çok insanı duygulandıracak. Bu filmden beklentiniz ne? - T.A: Bu kadar duyguyu bir araya getirmiş bir film senaryosu daha okumadım. İnanarak söylüyorum. Gidecekler, izleyecekler. Burada haksızsam, her türlü eleştiriye açığım. - Siz de Tarık Akan kadar duygulandınız mı bu filmden? - Ş.S: Filmin senaryosunu önce ben okudum. Çok sevdim ama 'Tarık bu filmde oynamaz,' dedim. Beni şaşırttı. Huysuzdur, hiçbir şeyi beğenmez, mutlaka bir kulp bulur. Senaryoyu Tarık'a yolladılar. Dört gün sonra cevap geldi, beğenmiş. Montajlarda izlerken ara ara ağladım. Kendimi yadırgamadım, kendimden çok nefret etmedim. Çünkü epey huysuz ve yıldıran yaşlı bir kadını oynuyorum. - T.A: Her şey oyun ya da yönetmene ait değildir. Onu ortaya çıkartan senaryodur. Bu senaryo ne kadar büyük ve doğru ise, en kötü yönetmen bile o büyük senaryoda orta çaplı bir film çıkartır. Ama orta çaplı bir senaryo ise çok iyi bir yönetmen, iyi bir film yapma şansını yakalayabilir. Yönetmeni tanımadığım zaman bu kriterlere dikkatli bakarım. Zor bir roldü. Altından kalkar mıyım, kalkamaz mıyım diye kendimi sınamak, kendime acı vermek hoşuma gider. Bunun kuralları vardır. O kuralları yerine oturttuğum zaman benim için çok iyi bir filmdir. Hayatımda ilk kez şarkı söyledim bir filmde. - Hayatta da acı çekmeyi seviyor musunuz? - T.A: Evet. Zorlukların getirdiği acıyı seviyorum. Filmlerde, kendine acı vermeden o rol başka türlü çıkmıyor. Yani sette kavga edecek adam arıyorsun. - Ş.S: Benimle kavga etmez, edemez. - T.A: Daha çok kendi kendimle kavga ediyorum. Öyle bir stres ki. Ama Şerif ne desem, hepsini yaptı. - Ş.S: Tarık gitmeden önce Kars'a 'Sana bir şey söyleyeceğim,' dedi. Rolümle ilgili harika tüyolar verdi. - T.A: Filmin birtakım anahtarları vardır. Bunu duyduğun anda her türlü kapıyı açarsın. Kendimde o anahtarları bulmakta zorlanırım. Karşı taraftakine bu anahtarları daha kolay bulurum - Ş.S: Tarık filmde sadece kendine odaklanmıyor. 'Herkes işini güzel yapsın,' düşüncesinde. - T.A: Benimle çalışmak zordur. Her şeyim derttir benim. Çok keyif alırlar ama çok da zordur. Beni iyi tanıyan yönetmenlerle artık o kadar dost olmuşuz ki, daha 'leb' demeden ne söyleyeceğimi anlıyorlar. - Kars'ta ne kadar kaldınız? -Ş.S: Beş hafta. Karlar altında romantik bir kent. Ruslardan kalma yapılar, kar yağdığı zaman kendinizi Moskova'da hissedebilirsiniz. O kadar güzel..
Haberin fotoğrafları
Yayın tarihi: 18 Nisan 2009, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/18/ct/haber,4E050D14A75C409A9F8E883C59C649C8.html Tüm hakları saklıdır.