kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Nisan 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Şerif'le kafa çeker, Türkiye'yi kurtarırız her seferinde

17.04.2009
-Yakın dostsunuz. Gündeminizde daha çok ne vardır?
-T.A:
Kafa çekeriz. Karşılaştığımız zaman Türkiye'yi kurtarırız her seferinde.

-Tarık Akan'ın en çok hangi özelliğini sever, neyini eleştirirsiniz?
-Ş.S:
Biraz huysuzdur. Huzursuzluğu vardır. Kafasına taktığı şeyi yapmak için mücadele eder. Ama iş iyi olsun diye de çabalar: Severim. Dürüsttür. Verdiği sözü ne kadar tutar onu bilmiyorum ama iyi insandır.

- Sırlarınızı paylaşır mısınız?
- Ş.S
: O kadar değil.

- 27 senede ne değişmiş birbirinizde?
- T.A:
Hiçbir şey.

- Yaşlanmayı kabullenmek kolay mı?
- T.A
: Birazcık kabulleniyorum yaşlandığımı. Televizyonlarda hâlâ, her dakika bakıyorsun 20 yaşındaki dönemim. Sonra kendine bakıyorsun aynada, en yaşlı halini görüyorsun. Şimdi 85 yaşında bir adamı oynadım. 85 yaşıma geldiğimde bu adam normal gelecek bana. Yaşlanmayı kabullendim. Ama kafaya koydum 97'de öleceğim.

- Neden 97?
- T.A:
Dedem 96'da öldü. Ona bir yıl takacağım. Onun için yaşlanmak çok korkunç bir şey gelmiyor bana. İç organlarım sağlam olsun yeter diyorum. Sporu çok seviyorum, sporu iyi yemek yemek için yaparım. Çok kaliteli ve çok yemek yemek için spor yaparım.

- Kadın aktris olmak daha mı zor yaşlanırken?
- Ş.S:
Beyin çok ilginç bir organ.
Kabullenme duygusu olmasa insan herhalde deli gibi dolanır. Kafayı yiyen, kaçıranlar var. Ben botoks falan yaptırmadım. Çünkü kötü oluyor. Herkesin üst dudağı, kaşları bir tuhaf, öyle bana güzel gelmiyor. Belki buruşuk olmuyor ama güzel görünmüyor. Çizgili ve anlamlı bir yüzü daha çok seviyorum. Ayrıca ben artık kendi yaşımın güzel rollerini oynamak istiyorum. Şimdi kızım var.
Oyunculuk okuyor onun için güzel şeyler düşünmek istiyorum, iyi bir oyuncu olsun.

- Kızınız izinizden gidiyor. Ona ne anlatıyorsunuz sinema sektörüyle ilgili?
- Ş.S:
Kolay değil, ama yalnız başına değil. Ben ona hep destek olacağım. Tek başına mücadele etmeyecek. İstemediği bir şey varsa, gelip evinde oturacak, kitap okuyacak. Ama annesi hep arkasında olacak. Kötü şeyleri kızıma yaşatmayacağım.

- Sizin hayatınızın anlamı ne şu an?
- T.A:
Maddi durumum gayet yerinde, çocuklarım sıhhatli. Ama ben rahatsızım.
Çünkü bir karabulut gibi muhafazakârlık hakim olmuş bu ülkede. Mesela Kars'ta sekiz hafta kaldım. Bir ölçüde kültürle daha içli dışlı, ama gazetede okudum, yeni seçilen belediye başkanı, orada yapılan Kars Film Festivali'ni iptal etmiş.
'Gayet normal,' dedim kendi kendime. O belediye başkanının beyninde kültür sanat gibi bir anlayış yok. AKP de MHP de benim için tutucu ve muhafazakâr partilerdir. Onlarda sanat yoktur.

- NTV'de orduya övgü sözleriniz ilgi çekti...
- T.A:
Bizim gibi Avrupa demokrasisine tam olarak yaklaşmamış, özgürlükçü bir demokrasiye tam olarak ulaşmamış ülkelerde, anayasanın koymuş olduğu laiklik ve demokrasiyi kollayan ve kurtaran güçler vardır: Bunların en başında silahlı güçler gelir.
Polisi, ordusu ve MİT'i ile beraber, bunlara karşı yapılacak her türlü etkiyi bunlar savunmak mecburiyetindedir. Bu güçlerin görevi budur. Bunların kendi içlerinde yapmış olduğu yanlışlar, şayet gerçekten demokrasi dışı ise yargılanırlar. Nasıl ki Yunanistan'da cunta dönemini yapan 80 yaşındaki generaller yargılandıysa, Ergenekon ile karıştırmayın. O daha yeni çıktı. Ben onlardan bahsetmiyorum. Darbeden bahsediyorum. Ergenekon'a inanmıyorum ben. Onun içinde üç beş yanlış insan varsa, onu bu kadar geniş sahaya çıkartmanın altında başka bir şey vardır. Türkiye bunu da yıllar sonra okuyacaktır herhalde.