kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Nisan 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Tuncay Güney

Ergenekon'da 12. dalga

SAMİ TOSUN
17.04.2009
Efendim, takdir edersiniz ki, mütevazı da olsa Türkiye'nin mühim gazetelerinden birinde yazan bir kimse olarak bir sürü e-posta alıyorum. Bunların arasında halkla ilişkiler şirketlerinden gelen ve ayıptır söylemesi, beni hiç mi hiç alakadar etmeyen bir sürü mesaj oluyor. Yani, gazetede yazan birine yollayalım da, gerisini koyverelim diye düşünüyor arkadaşlar. "Bu adam hayatında bir kere bu benim yolladığım 'İleri evre meme kanserli kadınlar ilgi bekliyor,' başlıklı ilaç firması tanıtımıyla ilgili yazı yazmış mıdır?" diye düşünen yok.
Ha, ne oluyor, siliyorum tek tek tabii bu mesajları. Onun dışında, inanılmaz ama gerçek, Sagopa Kajmer kod adlı 'rapçı'nın hayranları hâlâ, ısrarla beni taciz ettiklerini düşünen mesajlar yolluyor, "Sen bizim abimize nasıl dil uzatırsın lan? Biz onun hayranıyız, fanatiğiyiz, hastasıyız," mealinde. Onlarla bir kez daha ilgileneceğimi belirteyim, haftaya... Ve nihayet, gelen mesajlar içinde frekansımızın uyduğu arkadaşların yolladıkları var ki, en eğlencelisi bu oluyor; karşılıklı yazışıp makara yapıyoruz...
Şimdi bu uzun girişi niye kaleme aldım, izah edeyim...
Geçtiğimiz hafta Binbir Gece'nin finaliyle ilgili yazdıklarımdan sonra, matrak okurlarımızdan biri mesaj yollamış, özetle, "Usta sen şu Ergenekon topuna niye hiç girmiyorsun? Patlat bir yorum," diyor. Tabii ki müşteri velinimetimizdir, derhal yerine getirmemiz farzdır.
Evet efendim, 12. Dalgasını taze taze idrak ettiğimiz Ergenekon operasyonu, normal insan zihninin pek alabileceği bir şey değil. Yani, bir kere, özür dileyerek söylüyorum, bendeniz telefonumu artık tuvalete bile sokmuyorum, çünkü bilmem kaçıncı dalgada, "Sami Tosun'un tuvalet hayatı internette geziyor," gibi şeyleri bir kısım haber portallarında okumak istemiyorum.
Anladığım kadarıyla, şu cep telefonu operatörlerinin de işbirliğiyle, bir kısım insan bayağı geniş bir kısım insanı armut gibi dinliyor. Hatta durum öyle bir hal almış ki, misal, ben askere gittiğimde bölük duvarına kocaman yazılmış olan ve nedense hep benim için yazılmış olduğunu düşündüğüm, 'Dilim dilim ekmek yemek milim milim ilerlemek demektir,' özdeyişinin yerine, şimdi 'telekulak' uyarıları yerleştiriliyor. (Tabii askeri erkanın bir kısmının son derece ağzı bozuk konuştuğunu da, yine internete salınan dinleme kayıtlarından öğrenmiş bulunuyoruz, orası ayrı konu...)

TUNCAY GÜNEY'İN GİZEMİ

Efendim, şöyle de bir durum var: Poker lügatinde 'beş benzemez' tabir edilen durum, Ergenekon sanıkları için de geçerli. Yani, ben bu insanlar arasındaki ilgiyi de normal insan zihninin pek kurabileceği kanaatinde değilim. Zaten bağlantıyı kuran kimse, yani Tuncay Güney de pek normal bir zihne sahip gözükmüyor. Suratına sinmiş o müthiş sırıtma hali ve haham kıvırı lüleleriyle her televizyon ekranına çıktığında, büyülenmiş gibi bu adamı seyretmekten alıkoyamıyorum kendimi. Bakınız, iddia ediyorum, yakın dönem Türkiye tarihinin en enteresan vakasıyla karşı karşıyayız. Tuncay Güney isimli şahsın gizemini çözebilirsek, tüm insanlık olarak kainatın sırrına vakıf olmaya o derece yaklaşmış olacağız.
Bekir Coşkun üstadın geçen hafta kaleme aldığı ve 'Tuncay Güney'in yumurtalıkları' üzerine bina edilmiş köşe eserinde ortaya attığı soru, ne yalan söyleyeyim, beni de epeydir düşündürüyordu: Güney'e işkence edilerek alınan ifadeler vasıtasıyla ortaya çıkarılmış bir Ergenekon teşkilatı var ve aynı zamanda bunu ortaya çıkaran işkenceci de Ergenekon davasından içeri atılıyor. İşte kainatın bir başka sırrı! Yumurtaya can veren Allah'ım, sen nelere kadirsin. Bu vaka, Sızıntı dergisi kapaklarını anımsatıyor bana nedense...
Tabii ben işin siyasi yönünü bilemem, bilmek de istemem. Özenle koruduğum apolitikliğim, benim her türlü olaya objektif ve entelektüel pencereden bakabilme özelliğimi canlı tutmaktadır. Fakat Rahmi Koç Beyefendi'nin, yanındakilere, "Acaba bizi de Ergenekon davasından götürürler mi?" diye sorduğunu duyunca, hislerime tercüman olduğunu da bildirmek isterim.
Biliyorum tabii, Tuncay Güney'in yanına benim gibi enteresan bir tipin daha katılması davanın eğlence boyutunu artıracaktır ama davanın selameti açısından bakıldığında, zaten normal insan zihninin sınırlarını çoktan aşmış olan sanık bileşimi bu şekilde zenginleştirilmesi halinde işin içinden çıkılamayacaktır diye düşünüyorum.
Yani, artık buradan sesimi duyacak sayın yetkililer kimse onlara sesleniyorum, beni bilmeden işlemiş olabileceğim herhangi bir kabahatten dolayı bu operasyona dahil ederseniz, işin ciddiyeti yara alır. Sizleri en derin ve sorumlu vatandaşlık hislerimle ikaz etmekte fayda görüyorum. Saygılar efendim...
Haberin fotoğrafları