Fransız yazar Alphonse Daudet'nin (1840-97) küçük hikâyelerini topladığı
"Değirmenimden Mektuplar" kitabında, bir kaymakamın öyküsü de vardır.
Bu kaymakam Combe-aux-Fees kentinde vatandaşlara hitaben bir konuşma yapmak üzere atlı makam arabasıyla kırlarda ilerlemektedir.
Ancak kaymakam çok sıkıntılıdır.
Çünkü yapacağı konuşma için
"Sayın baylar, değerli vatandaşlarım" hitabından öteye bir kelime bile ekleyememiştir.
Güney Fransa'nın yaz güneşinin fırınlara layık sıcağında terleyerek arabanın koltuğunda kıvranırken, ilerideki küçük bir ormanın kendisini davet ettiğini hisseder.
Arabayı durdurur ve iner arabadan.
Adamlarına kendisini beklemelerini söyleyip, elinde çantası ile ormana girer.
Çınar ağaçlarının altına oturup, yapacağı konuşmayı yazmaya karar vermiştir.
Dizine koyduğu dosyasını açar ve resmi antetli beyaz kâğıda yazmaya başlamak üzere kalemini eline alır.
Bu sırada ağaçların dallarındaki çeşitli kuşlar, bu siyah ve resmi giysili adamın kim olduğu konusunda birbirleriyle tartışmaktadırlar.
Orman kuş sesleri ile çınlamaktadır.
Onun bir kaymakam olduğunu sadece bir yaşlı bülbül bilir.
Bu sırada kaymakam yine
"Sayın baylar, değerli vatandaşlarım" diye kaldığı noktadaki cümlesini yüksek sesle tekrarlar.
Bu cümleleri bir ağaçkakanın kahkahası keser.
Bu sırada ormandaki çiçekler kaymakamı
"Bakın ne güzel kokuyoruz" diye uyarmaktadırlar.
Bu ortamda kaymakam
"Sayın baylar, değerli vatandaşlarım" diye başladığı cümlesinin devamını
"Hepinizin canı cehenneme" şeklinde getirir.
Bir saat sonra efendilerini almak için ormana giren adamları, kaymakamı çimlerin üzerinde yüzüstü yatmış, dudaklarında bir menekşeyi çiğner ve önündeki kâğıda şiir yazarken bulurlar.
.........................................................
Tatil yapmak hakkı Ortaokul çağımızda okuduğum bu hikâyeyi, Başbakan Erdoğan'ın ailesini alıp, Hatay'da bir otele tatile gittiğini görünce yine hatırladım.
Hepimizin ne yapsa ve ne dese kıyasıya eleştirdiğimiz bir konumda Erdoğan.
Bu da demokrasinin gereği.
Hamama giren nasıl terlerse, iktidar koltuğuna oturan da öyle eleştirilir ve yıpratılır.
Ve tabii yorulur da.
Şu son 2-3 ayda Erdoğan'ın sürdürdüğü tempoyu bir düşünün.
Sadece seçim kampanyasında kaç ilde mitinge katıldığını, kaç kez televizyonlardaki programlarda yer aldığını hatırlayın.
"Hizmet" in seçim kazanmaya yetmediğini Antalya seçiminin sonucunu gördüğü zaman anlamasının onda yarattığı kırgınlığı unuttunuz mu?
Veya ABD Başkanı Obama'nın
Türkiye'yi ziyareti dolayısıyla hükümetin izlediği dış siyasete övgüler beklenirken, ne tür eleştirilerle yerden yere vurulduğunu görmedik mi?
Ama bütün bunlar siyasette iktidar olmanın doğal bedelidir.
Buna karşı
"Tatil yapmak" iktidardaki siyasetçilerin de hakkıdır.
Hani Yahya Kemal sıcak bir yaz günü Boğaziçi'nin bir semtinde yokuş çıkarken yorulur ve bir bakkalın önündeki iskemleye oturur.
Bakkal dışarı çıkıp
"Beyefendi bir şey mi alacaksınız" diye sorunca da
"Evet, biraz nefes alacağım" der ya.
İşte böyle bir şey...
Biraz nefes alması gerekiyor Erdoğan'ın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 10 Nisan 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/10//haber,CEE534E617E34281A42131BCD97052E3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.