Uluslararası hukukçulara göre, sorununa 700 yıldır çare bulunamıyor. Asırlık sorun, yılda 20 bin geminin geçtiği Aden Körfezi'nde son yıllarda artan
"çağdaş korsanlık" olayları.
Korsanlar, yakın geçmişte 100'e yakın gemiye saldırdı, 40 kadarını kaçırıp fidye karşılığı serbest bıraktı.
Bunların arasında,
"Ya-Sa Neslihan" ve
"Karagöl" isimli Türk gemileri de yer aldı.
Korsanlar son olarak da
"Horizon-1" isimli kuru yük gemisine saldırdı. Horizon-1, bölgede görevli TCG Giresun firkateyni sayesinde kurtuldu.
Aden Körfezi bir süre önce de ilginç bir olaya tanıklık etti.
Korsanlar alacakaranlıkta iyi görmedikleri, bölgede koruma gözetleme görevi yapan
NATO'ya ait bir Alman ve İspanyol gemisine saldırmaya kalkınca yakayı ele verdi.
Uluslararası hukuk, uluslararası sularda bir gemiye yapılan korsan saldırıyı, o geminin bağlı olduğu ülke toprağına saldırı olarak kabul ettiği için, Almanlar yakaladıkları korsanları yargılamak üzere ülkelerine götürdü.
Eğer, korsanlar Türk gemileri veya doğrudan Giresun firkateynine saldırsa veya eylemlerini BM Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde Somali açıklarında gerçekleştirmiş olsaydı,
Türkiye açısından da benzer bir durum söz konusu olacaktı.
Yani, bölgede bulunan firkateynlere veya korumaları altındaki ülkelerine ait gemilere bir saldırı gerçekleşirse, uluslararası hukuk müdahalede bulunma hakkı tanıyor.
Karşı yakadaki sorun Korsan saldırılarının, boğazın doğu yakasında, Somali'nin karşısındaki Yemen açıklarında gerçekleşmesi halinde ise uluslararası hukuk açısından bütün ülkelerin eli kolu bağlanıyor.
Çünkü Yemen ve açıkları ile ilgili BM Güvenlik Konseyi'nin bir kararı bulunmuyor.
Ayrıca bu sularda yakalanmaları halinde nerede yargılanacaklarına ilişkin uluslararası hukuk açısından da büyük bir boşluk var.
Sıkıntının bir diğer noktası ise Giresun firkateyninin Türk gemileri dışında bir başka ülkenin gemisine saldırıda bulunan korsanları yakalaması halinde ne yapacağı?
Konunun uzmanı hukukçu
Sadi Çaycı'nın da dün vurguladığı gibi birçok ülke hukukunda olduğu gibi Türk hukukuna göre de ancak kendi gemilerine karşı yapılırsa Giresun firkateyninin müdahaleye yetkisi bulunuyor.
Başka ülkelerin gemilerine karşı yapılan saldırılarda ise Giresun'un eli kolu bağlı kalıyor.
Nitekim yakın geçmişte ABD ve Danimarka'ya ait firkateynler kendi ülkeleri haricindeki gemilere saldıran korsanları yakalamışlar, sahile kadar getirip serbest bırakmak zorunda kalmışlar.
İlk adım... Türkiye de benzer sıkıntı ile karşılaşmamak için kolları sıvamış.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Genelkurmay, Dışişleri ve Adalet bakanlıkları ile temasa geçerek sorunun çözümü için adım atılmasını sağlamış.
Aktarıldığına göre
Türkiye ile Yemen arasında
"Ceza Yargı Yetkisini Kullanma Hakkı"na yönelik uluslararası bir anlaşma imzaya hazırlanıyor.
Anlaşmanın imzası halinde, BM Güvenlik Konseyi kapsamındaki Somali açıklarında olduğu gibi Yemen açıklarında da korsanların yakalanmaları halinde TCG Giresun firkateyni her türlü hukuki hakkı kullanabilecek.
Korsanlara anlaşma hükümleri çerçevesinde müdahalede bulunabildiği gibi yakalayıp yargılanmalarını da sağlayabilecek.
Geçmişte yasadışı suç örgütlerine uluslararası birçok anlaşmaya imza koyan
Türkiye, böylece ilk kez
"korsanlara karşı uluslararası anlaşmaya" da imza atmış olacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 3 Nisan 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/03//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.