Ankara seçim sonuçları ile uğraşırken, İstanbul dün önemli bir gelişmeye ev sahipliği yaptı.
Karadeniz Uyumu Harekâtı'na Romanya da katıldı.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Metin Ataç ile mevkidaşı Tümamiral
Dorin Danila Harbiye Müzesi'ndeki Ahmet Muhtar Paşa Salonu'nun muhteşem tavan süslemeleri altında dün anlaşmaya imzayı koydu.
Peki, Ankara'da bu kadar tartışma varken, Karadeniz Uyum Harekâtı'na Romanya'nın katılımı çok mu önemli?
Yanıt vermek için Karadeniz'in yakın yasadışı suç örgütlerinin mekânı olduğunu anımsamak yeterli...
Şöyle ki;
Türkiye yasadışı faaliyetlere karşı 2004'te
"Karadeniz Uyumu Harekâtı" projesini başlattı.
Karadeniz'e kıyısı bulunan 6 ülkeden, yakın gelecekte katılması beklenen Bulgaristan dışındaki 5 ülke harekâta katıldı.
Riskler ve tehditler Bu işin bir yanı...
Bir de Uyum Harekatı'nın sınırdaş ülkeler arasında sağladığı yakınlık var...
Unutulmasın ki Rusya ile Gürcistan arasındaki çatışmalar ve ABD Deniz Kuvvetleri'nin Karadeniz'e çıkışıyla başlayan gerilim bu sayede yatıştırılabildi.
Perde gerisinde kalsa da Karadeniz'deki gerilimden çıkışta, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Dışişleri Bakanlığı'nın etkin diplomasisinin yanında, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç'ın özel gayretinin katkısı büyük oldu.
Sonuçta kıyıdaş ülkeler kazandı.
Oramiral Ataç'ın, Karadeniz'de günde ortalama 300 geminin hareket halinde olduğunu anımsatıp, 150'sinin İstanbul Boğazı'ndan geçtiğini belirterek dikkat çektiği şu nokta "Uyum Harekatı"nın önemini anlamak için yeterli:
"Karadeniz'de, tehditler değil, riskler bulunmaktadır. Bu riskler kontrol edilmez ve caydırılmaz ise tehdide dönüşme potansiyeli mevcuttur." Özetle, kıyısı olanlar sahip çıkmaz ise başkaları sahip çıkar; onlar da kendi çıkarına göre sahip çıkar...
İnner Border Peki, benzer tehdidin geçerli olduğu diğer coğrafyada ne oluyor?
Ankara tartışmayı hükümetin oy kaybı ekseninde sürdürüyor; Güneydoğu'da ortaya çıkan oy tablo bir kenarda tutuluyor...
Oysa başta hükümet olmak üzere birçok kesim gelişmelerden rahatsız.
Oysa, parlamentoda grubu olan legal bir parti olarak DTP'nin bölgedeki başarısından kimsenin rahatsız olmaması gerekir.
Ancak DTP yönetici ve üyelerinin, PKK ile doğrudan ilişki içine girip, seçim propagandasını da açık şekilde birlikte yürütmeleri kaygıyı arttırmış...
Hükümet sözcüsü
Cemil Çiçek'in önceki günkü Bakanlar Kurulu sonrasındaki sözleri de buna dönük:
"Seçim sonuçlarını alın Türkiye haritasının üzerine yerleştirin, hangi parti nereden ne oy aldı, neden aldı, niçin aldı, neden almadı? Baktığınızda çok şey ifade eder. Ve bu bakış biraz partiler üstü stratejik bir bakış olmalıdır." Ankara şimdi
"stratejik bakış" üzerine yoğunlaşmış.
Meseleye de DTP'nin ezici çoğunlukla seçimi kazanmasına bakmıyor, buna bağlı yaşanan gelişmelerden kaygı duyuyor.
Örneğin, Washington'da yayınlanan bazı belgelerde, bir zamanlar Doğu-Batı
Almanya sınırına verilen
"inner border-iç sınır" adı, Irak-
Türkiye sınırı için kullanılmaya başlanmış.
ABD Başkanı Barak Obama'nın Ankara'da CHP, MHP, DTP liderleriyle birlikte görüşmek istemesi de endişeleri artırmış, "DTP ile ile siyasal sürecini tamamlayan PKK muhatap mı alınıyor?" kaygılarına yol açmış.
Avrupa Parlamentosu'nun bazı üyeleri,
"ülkesinde terör örgütü listesinde bulunmasına rağmen" davetiyelerini
"PKK taraftarı milletvekili" diye bastırıp yollar olmuş.
Bir bölgede ortak amaçların birliği için sağlanan uyum, bir başka coğrafyada hem de oraya ait olmayanlarca tüketilmeye başlanmış.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 1 Nisan 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/01//haber,EABDDD6A178F4F5FB463C3F873A46634.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.