Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar, ne yazık ki siyasette yine bir arpa boyu yol alamadı.
Seçim sonuçlarına bakınca, geçmiş yıllarda olduğu gibi erkek egemen yönetimlerle bir beş yıl daha geçireceğimiz belli oluyor.
Düşünün
Türkiye'de
81 tane il var. Sadece iki ilde belediye başkanlığını kadınlar aldı.
Aydın'da
CHP'li
Özlem Çerçioğlu,
Tunceli'de de
DTP'li
Edibe Şahin başkanlık koltuğuna oturabildi.
Hadi illeri geçtik diyelim, ilçelerde durum çok daha kötü.
Türkiye'de tam
923 tane ilçe var ve sadece
15 koltuğa kadın başkanlar oturacak beş yıl boyunca.
Partilere bakınca; en çok kadın başkanı DTP çıkartmış, 7 başkan ile, sonra 3 kadın başkan ile AKP takip etmiş.
Sol her zaman olduğu gibi bizi şaşırtmıyor. CHP zaten oldum olası kadınları ya seçilemeyecek yerlerden gösterir ki milletvekili olamasınlar ya da işte son yerel seçimlerde olduğu gibi bir elin parmaklarını dahi geçmez kadın belediye başkanları. CHP'li kadın belediye başkanı sayısı bu seçimde 2'de kaldığını hatırlatayım.
Siyasetteki dramatik durumu görünce, yönetici kadınlar konusunda ben iş dünyasının çok daha öncü olduğunu düşünmeye başladım. Düşünün ki bu ülkenin en büyük gruplarından biri olan
Sabancı Holding'te Sakıp Sabancı'nın ardından bir kadın en tepe koltukta oturuyor.
İş dünyasında kadın Güler Sabancı. Üstelik de her sözü, her kararı ve her hareketi ile o koltuğun hakkını hakikaten veriyor. Sonra yine bu ülkenin en büyük sivil toplum örgütü olan, Türk ekonomisine en büyük katkıyı yapan şirketlerin üye olduğu
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği'de başkanlık koltuğunu bir kadına teslim etti. Üstelik
Arzuhan Doğan Yalçındağ, üyeler tarafından çok da başarılı bulunuyor. Tahminim dernek bir dönem daha başkanlık yapsın diye Yalçındağ'a baskı yapacak.
Girişimci Türk kadınına en iyi örnek diye çoktan rol model olan
Aynur Bektaş'ın özellikle
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ndeki (TOBB) girişimlerini bir bir anlatmaya gerek var mı bilmiyorum.
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Bektaş, oda ve borsalar daha çok kadın başkan çıkarsın diye uğraştı. Şahsen Bektaş'ın ilerleyen günlerde dernek ve odalarda çok daha önemli görevlere geleceğinden kuşku duymuyorum.
Nüfusun yarısını oluşturan kadının yeteri kadar siyasette ve yönetim kadrolarında yer almamasının sebebi ne olabilir?
Çeşitli etkenler var tabii. Aynur Bektaş'ın saptamalarına kulak verelim mesela. Çünkü son dönemde il il dolaşıp, kadınlarla bir araya geldi. Diyor ki kadın bilmiyor, bu eğitimi almamış.Öğretilmemiş. Yani kadının kodları, daha çok eve dönük hâlâ. Tabii bunun yanında kadının önünde aşiret, gelenek ve görenekler gibi her zaman var olan engeller de hayli önem taşıyor. Şimdi Aynur Bektaş, TOBB kanalıyla olabildiğince çok kadına ulaşmaya, onları en azından odalarda, borsalar da aktif görev için zorlamaya çalışıyor.
Bektaş'a göre, kadın ne kadar çok buralarda aktif olursa siyasete de o kadar yakınlaşır. Kaleli geç başladı Bursa'da
Kamil Koç Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olan
Sena Kaleli de belediye başkanlığı için aday olup kazanamayan kadınlar arasında yer aldı. Büyükşehire aday olan tek kadındı Kaleli. Kaleli'nin aslında çok iyi çalıştığını ancak geç başladığı söyleniyor. Olsun, yine de aday olması bile önemli. Bektaş da kadınlar bu işe çok daha hazırlıklı girişmeleri halinde kazanabileceklerine inanıyor. Tabii aday gösterilirlerse.
Aynur Bektaş, Anadolu'nun çeşitli illerinde yaptıkları toplantılara katılan kadınlara seslenirken, hep
'Mücadele edin. Bundan sonraki yolunuz siyaset. Hazırlanın' diyor.
Anlattıklarına bakılırsa,
Adana, Kayseri ve Kahramanmaraş'taki kadınlar pek bir hareketli. Yani ilerisi için umut var.
Bakalım bu kez AK Parti dışındaki büyük partiler, beş yıl sonraki yerel seçimlere şimdiden umut veren kadrolarla hazırlık yapmaya başlayacak mı? Kadını ön sıralara oturtacak mı ve daha çok kadın belediye başkanı için çaba sarf edecek mi?