Aziz ve necip milletimizin
"Kılıçdaroğlu'nu CHP'nin başında görmek istediğini" öğrendik (belediyeyi bile kazanamayan adaylar parti başkanlığıyla ödüllendirilirler)...
"Galip sayılır bu yolda mağlup" özdeyişinin bu seçimde geçerli sayılması gerektiğini ve aslında AKP'nin bu seçimi kaybettiğini, CHP ve MHP'nin kazandığını öğrendik (biz hangi partiyi tutuyorsak gönüllerimizin galibi odur)...
Her ne kadar memlekette demokrasi de olsa, yüzde 23'ün yüzde 39'dan
"daha kıymetli" olduğunu öğrendik (az satan ama etkili gazete gibi!)...
En yakın iki rakibinin toplam oyları kadar oy alan AKP'nin seçmenden
"uyarı" aldığını öğrendik (aklını başına toplamazsan seni yüzde elliyle değil yüzde kırkla iktidara getiririm, görürsün gününü!)...
AKP'nin 2002'de kendisini iktidara getiren oy oranından daha fazlasını almış olmasının
"inişe geçmek" sayıldığını öğrendik (Türk matematik dehalarına göre 39, 34'ten küçüktür)...
En çok oy toplayan Erdoğan'a
"seçmenin tokat attığını" öğrendik (Nasreddin Hoca'nın
"biraz da biz ölelim" fıkrasını hatırlayalım)...
Bu oy dağılımına göre
"halkın padişah istemediğini ama azıcık da istediğini" öğrendik...
Ekonomik krizin İzmir, Antalya, Muğla, Mersin'i vurduğunu (CHP bu nedenle kazanmış), buna karşılık başta Ankara ve İstanbul olmak üzere Kocaeli, Bursa, Konya, Trabzon, Erzurum'a hiç uğramadığını öğrendik (belki de oralarda halk göbeğini kaşıyor)...
Göbeğini kaşıyanların AKP'ye,
"kafasını kaşıyanların" CHP'ye oy verdiklerini öğrendik (AKP seçmeninde kafa yok, CHP seçmeninde göbek yok, hepsi sırım gibi)...
İstanbul'da en yakın rakibine sekiz puan, Ankara'da yedi puan fark atan Topbaş ve Gökçek'e karşı Kılıçdaroğlu ve Karayalçın'ın
"başa baş ve hatta kıran kırana, nefes nefese" mücadele ettiklerini öğrendik (amigolar ya başın yerini bilmiyorlar ya dayak yememişler)...
Başbakan ısrarla aksini söylese de,
"önümüzde bir erken genel seçim olduğunu" öğrendik (bu ülkede seçime hükümet ve meclis değil, basın karar verir)... Ana muhalefet lideri bile
"gerek yok" dese de erken seçimin basın tarafından zorlanacağını öğrendik (ortalık şenlensin ki mal satalım)...
İl genel meclisi gibi, vatandaşların büyük çoğunluğunun
"nedir, ne iş yapar, neye yarar, nerede ve ne zaman toplanır" bilmediği bir kuruma verilen oyların
"Türkiye genel seçim eğilimini" yansıttığını öğrendik...
Muhalefetin iktidarı kıyı illerden başlayarak
"kuşattığını" öğrendik (herhalde sonra da içerilere doğru yürüyüşe geçecekler)...
Nankör Kürtler'in gidip gidip hep kendi partilerine oy verdiklerini öğrendik (buna yorum uyduramadım)...
Engin Ardıç'ın
"başbakanın akıl hocası" olduğunu öğrendik (teveccühünüz)... Fakat okumam yazmam zayıfmış (eyvah, çaktırmamaya çalışıyordum, açığa çıktı)...
Bunları yazmaya utanmıyorlar, ben ibret olsun diye zikrederken utanıyorum!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 1 Nisan 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/01//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.