kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Burası guguk devleti değil"

AA
Giriş Saati : 23.03.2009 18:28
Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "CHP'nin tapusu Baykal'ın, MHP'nin tapusu Bahçeli'nin; Ama Ak Parti'nin tapusu ise milletin elinde, farkımız işte budur" dedi.Erdoğan, Deniz Feneri dosyasıyla ilgili de Baykal'a "Burasın gukuk devleti değil. Hukuk devleti. Elinde inandığın güvendiğin dosya varsa git savcıya" diye konuştu...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kırtasiyeciden aldığı kırmızı bir dosyayla dolaştığını öne sürerek, ''Sayın Baykal, dosyanın içinde neler var, onu anlat. Dün Çağlayan'da konuşuyor. Dernekler varmış, organizeymiş, şuymuş, buymuş... Sayın Baykal, geç onu geç. Bu ülke hukuk devleti, burası gukuk devleti değil. Elinde güvendiğin, inandığın dosya varsa savcıya git. Niye gitmiyorsun savcıya? Kardeşim bunlar palavracı'' dedi.

Erdoğan, Hükümet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Türkiye gibi Bolu'nun da baharın coşkusunu yaşadığını, 8 Şubattan bugüne 56 miting yaptığını belirtti.

''Size Diyarbakır'daki, Tekirdağ'daki, Artvin'deki, Rize'deki, Şanlıurfa'daki, Osmaniye'deki, İstanbul'daki kardeşlerimin selamını getirdim'' diyen Erdoğan, ''Her vilayet bizi bağrına bastı, Türkiye bizi kucakladı. Milletimiz coşkusunu, sevgisini, heyecanını, aşkını bir kez daha meydanların diliyle ifade etti'' diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'de Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yatırımları 6.5 yıla sığdırdıklarını belirterek, ''Siz bizden dik durmamızı istediniz. Biz de başımızı öne eğmedik. Bu ülkenin, bu milletin başını öne eğmedik, eğdirmedik. Yurt içinde, yurt dışında vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın, kardeşlerimizin başını öne eğdirmedik. Türkiye'nin itibarını büyüttük. Saygınlığını artırdık. Ekonomisini, demokrasisini daha iyi noktalara taşıdık. Haksızlık karşısında susmadık. Zalimlerin karşısında sessiz kalmadık, mazlumun yanında, haklının yanında onurumuzla, şerefimizle dimdik durduk'' dedi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''CHP'nin tapusu Baykal'ın elinde. MHP'nin tapusu Bahçeli'nin elindedir. AK Parti'nin tapusu milletimin elindedir. Farkımız bu. Onun için 6.5 yıl boyunca Türkiye'yi dünya devleti, devi haline getirmek için canla başla, gece gündüz çalıştık. Ne diyor muhalefet. Allah aşkına, dillerini görüyorsunuz. Hakaretten başka bir şey var mı? Çamur, iftira siyasetinden başka bir şey var mı? Sayın Baykal çıkıyor diyor ki 'Eğer AK Parti yüzde 52'nin altında kalırsa, başarısızdır.'

Şimdi bir futbol takımı maça çıkarken mağlup olmak için çıkar mı? Galip gelmek için çıkar. Ama zaten Sayın Baykal mağlup olmayı kabul etmiş de şimdi kaç gol yiyeceğini konuşuyor. Yani üç mü, dört mü, beş mi yiyeceğim. 'Ne kadar az gol yersem, o kadar lehime' diyor. Böyle bir siyaset, anlayış olur mu? Ben de diyorum ki böyle muhalefete can kurban. Yeter ki böyle rakiplerimiz olsun. Onun için durmak yok, yola devam. Biz milletimize hizmette Aşık Veysel'in diliyle, uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gece gündüz. Gideceğiz gündüz gece, hiç endişeniz olmasın. Çünkü o ileri devletleri, Atatürk'ün ifadesiyle muasır medeniyetler seviyesinin üstüne inşallah biz çıkacağız. Bu hedefi yakalayacağız. Çünkü bu milletin önünde evvel Allah bu dağlar dayanmaz. Bu dağları nasıl delip geçiyorsak, bu yarışta da evvel Allah bunları geçeceğiz. Nasıl oldu bu? Biz Ferhat'ız, milletim de Şirin. Biz milletime ulaşacağız. Nasıl Bolu Dağı'nı deldiysek, nasıl Ulukışla'nın virajlarını o dağları delerek geçtiysek, nasıl İstanbul'un yedi tepesini delip geçtiysek, delip geçeceğiz. Çünkü bize bu yakışır. Olmaz diye bir şey yok.''

''HEPSİ TÜNELİN İÇİNDE KALDI''

Erdoğan, geçmişte Bolu Dağı tüneline patates koymayı ya da doğalgaz pompalamayı konuşanların olduğunu kaydederek, ''Biz dedik ki 'Kardeşim, burası ne için yapıldı, virajlardan o trafik cinayetlerinden kurtaralım.' Süratle burayı açtık mı, yaptık mı? İş bilenin, kılıç kuşananın. Sene 1993, Bolu Dağı tüneli başladı, böyle kaldı. Bırakıp kaçtılar. Ne hükümetler gitti, hepsi o tünelin içinde kaldı. Siyasiler oraya girdiler, orada kaldılar, çıkamadılar. Ama biz 3 bin 100 metrelik tüneli girdik ve çıktık. Olay bu'' dedi.

Erdoğan, AB katılım müzakerelerini eğilmeden, bükülmeden sürdürdüklerini belirterek, Kıbrıs'a hak ettiği itibarın da kazandırıldığını vurguladı. Erdoğan, ''Ama biz yeter diyemeyiz, tamam diyemeyiz. Yorgunluktan, bıkkınlıktan, rehavetten asla söz edemeyiz'' diye konuştu.

Elindeki karneyi alandakilere gösteren Erdoğan, 30 yaşında olanların karneyle alınan mazotu, şekeri hatırlayamayacaklarını anlattı. 30 yaşındaki seçmenin büyük bir kısmını oluşturduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''Onlar o dönemi yaşamadılar. Ama biz yaşadık biliyoruz. Bunlarla çile gelir çile. Bunların belediyeciliği çöptür, çamurdur, çukurdur'' dedi.

''BURASI GUKUK DEVLETİ DEĞİL''

Kocaeli'nde Yuvacık Barajı'nın 4.5 milyar dolara mal olduğunu ifade eden Erdoğan, iki kat büyüklükteki barajı Ankara Büyükşehir Belediyesinin Yuvacık'tan yüz kat daha ucuza mal ettiğini ve iki kat daha fazla su rezervi bulunduğunu anlattı. Yuvacık'la ilgili suistimaller bulunduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şu anda böyle birini CHP kalktı, yine büyükşehir belediye başkan adayı yaptı. Ondan sonra sıkılmadan meydanlara çıkıyor, kırtasiyeciden bir kırmızı dosya almış eline, onunla dolaşıp duruyor. Sayın Baykal, dosyanın içinde neler var, onu anlat. Dün Çağlayan'da konuşuyor. Dernekler varmış, organizeymiş, şuymuş, buymuş... Sayın Baykal, geç onu geç. Bu ülke hukuk devleti, burası gukuk devleti değil, hukuk devleti. Elinde güvendiğin, inandığın dosya varsa savcıya git. Niye gitmiyorsun savcıya? Git savcıya, niye gitmiyorsun? Kardeşim bunlar palavracı. Hani Nasrettin Hoca'nın bir olayı var ya. Nasrettin Hoca'ya bir palavracı gelmiş, demiş ki 40, 50, 60 arşın atlarım. Nasrettin Hoca demiş ki 'atla da görelim.' Öyle deyince palavracı, 'Halep'teyken atlıyorum' demiş. Nasrettin Hoca boş durur mu, 'Oğlum' demiş, 'Halep oradaysa arşın burada. Atla da görelim.' Şimdi ben de diyorum ki 'Sayın Baykal, Halep oradaysa arşın Türkiye'nin hukuk devleti. Buyrun. göster, müracaatını yap.

Ben inanıyorum ki benim milletim bu dosyalara da prim vermeyecek, bunların iftira at tutmazsa iz bırakır mantığını bu seçimlerde çökertecek. Eğer bunların dedikleri olsaydı, biz MHP'den devraldığımız 23.5 milyar dolarlık IMF borcunu 8 milyar dolara düşürebilir miydik? Ben, 'IMF'den 30 milyar dolar alındı' diyordum. Sayın Bahçeli rahatsız olmuş. 'Biz 30 almadık, 28.5 aldık' diyor. Kabul ettim. Ama bize 23.5 dolar borçla devrettin. Şimdi biz nereye indirdik, 7.8 milyar dolara. Sayın Bahçeli, 16 tane banka, döneminde kapandı, Başbakan Yardımcısıydın. Bunun bedeli neydi? 40 milyar dolar. Kim ödedi? Benim çiftçim, köylüm, memurum, işçim ödedi. Konuş, bunları konuş. Konuşamazlar. Bu dönemde var mı bir tane kapatılan banka. Bakkal dükkanı açar gibi banka açtırmadık. Varsa paran gelirsin, açarsın kardeşim. Paran yoksa kusura bakma, banka açamazsın.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Efendim işte 'cumhuriyetin aleyhinde konuşmak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hakaretmiş.' Bir defa haddini bil, haddini. O CHP şu anda senin başında olduğun CHP değil'' dedi.

Erdoğan, Bolu Hükümet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, hızlı trenin Ankara'dan Eskişehir'e 1 saat 20 dakikada ulaştığını belirtti.Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Şimdi Sayın Baykal, Sayın Bahçeli buna binmeyecek misiniz? Yani AK Parti iktidarı yaptı diye bu hızlı trene binmeyecek misiniz? Peki bindiğiniz zaman ne diyeceksiniz? Gel bin be... Çok iyi olacak. Bak, çağdaşlığı gör, modernliği gör. Bak, eğer binmezsen, oraya binmezsen ben seni mürteci ilan ederim. Asır mürteci bunlar. Niye? Bileme karşı, gelişmeye karşı.''

Marmaray'a da değinen Erdoğan, bu tür projelerle gururlandıklarını söyledi. Türkiye'de 79 yılda yapılanları inkar etmediğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Sayın Bahçeli '79 seneyi inkar ediyor' diyor. Sayın Bahçeli, dürüst ol dürüst. Ben 79 senede bu ülkede yapılanları inkar etmedim, inkar etmem de... Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kim bu ülkede taş üstüne taş koyduysa ben onlara saygı duyarım. Diyorum ki 'Sayın Baykal, sen ne yaptın?' onu söyle. Maliye Bakanı'ydın bu ülkede bütçenin hali neydi? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'ydın, bizi sen akaryakıt istasyonlarında kuyruklara koymadın mı?''

Erdoğan, Atatürk'ün ebediyete intikalinin ardından CHP'nin Türk Lirasının, posta pullarının üzerinden ve devlet dairelerinden Atatürk'ün resmini kaldırarak İnönü'nün resmini koyduklarını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

''Dün Çağlayan'da bayağı kızmış. Kimyası bozulmuş. Diyor ki 'Sen İnönü'yü ağzına alamazsın.' Benim ağzımın tapusu senin elinde değil ki. CHP'nin tapusu senin elinde, bunu biliyoruz ama kusura bakma. Biraz insan haddini bilir. Biz, tarihimizin güzelliklerini nasıl konuşuyorsak, yanlışlarını da konuşuruz. 'Daha ileri niye gidemiyor' diyor. Onu da sana mı soracağız? Ben daha ileri de giderim. O noktada bir şeyim yok. Sen açık konuş açık, net konuş. Sen geçmişinle hesaplaşabiliyor musun? Önce bunu konuş.

'CHP, cumhuriyetin kuruluşundan daha eskidir' diyor Sayın Baykal. Ne olmuş eskiyse. Ne yaptınız? Efendim işte 'cumhuriyetin aleyhinde konuşmak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hakaretmiş.' Bir defa haddini bil, haddini. O CHP şu anda senin başında olduğun CHP değil. Geç onu geç. Biz bu ülkede CHP il başkanlarının valilik yaptığı dönemleri de tarih kayıtlarında okuruz. İl başkanlarına valilik yaptırdınız bu ülkede... Sizin demokrasi anlayışınız bu.''

Elindeki karneyi alandakilere gösteren Erdoğan, karnenin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Enerji Bakanı olduğu döneme ait olduğunu belirterek, ''Sen zaten cemaziyülevvelinle ortadasın. Kusura bakmayın açık konuşuyorum, inanın bunlara beş tane koyun teslim edin kaybeder gelirler. O dönemde Türkiye neler yaşadı gördük bunları. Bunlar gerçekler. Türkiye'de o dönemi yaşayanlar biliyor. Ben bunları o dönemi yaşamayan gençler bilsin diye söylüyorum.''

''DALGAYA RAĞMEN SARSILMADIK, AYAKTA DURUYORUZ''

Erdoğan, dünyada küresel bir finansal kriz yaşandığını da belirterek, krizin Türkiye'den kaynaklanmadığını söyledi. ABD'de işsizlik ortalamasının yüzde 8,1, İspanya'da yüzde 15, Avrupa ortalamasının yüzde 5'in üzerinde olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Biz yüzde 10,3 ile almıştık, şu anda yüzde 13 küsür, buradayız. Niye bu kadar rahatsız oluyorsun. Çalışacağız, gayret edeceğiz. Allah'ın izniyle bunu tekrar geriye indireceğiz. Bu bir kriz dönemi ve bizden kaynaklanan değil, Amerika'dan kaynaklanan küresel bir kriz. Bu dalgaya rağmen evelallah biz sarsılmadık, ayakta duruyoruz. Benim 'teğet geçiyor' ifademden rahatsız oluyorlar. Aynısını söylüyorum. Evet teğet geçecek. En az zararla bunu biz atlatacağız.

Efendim, bak şu kadar tekstil fabrikası kapanmış, şu olmuş, bu olmuş. Anlattıkları gibi de bir şey yok ortada. Bunu da söyleyeyim. Yani işini bilmeyen başarısız varsa, kapanmış da olabilir. Yani bizden önceki iktidar döneminde yüzlerce, binlerce, on binlerce esnaf kapattı. 400 bini aşkın esnaf kepenk indirdi. O dönemde. Böyle gittik biz seçimlere. 5 yıllığına onlara milletim vekalet verdi; DSP, MHP, ANAP 3,5 yıl dayandı. Niye? Bu beceriksizlik dayanamadı, tahammül edemedi, götüremedi işi.''

Erdoğan, Merkez Bankası (MB) rezervlerinin iktidara geldiklerinde 26 milyar dolar olduğunu anımsatarak, şu anda bu rakamın 67 milyar dolar düzeyinde bulunduğunu kaydetti. Erdoğan, ''Buyurun Sayın Bahçeli, siz o sunuz, biz buyuz... Aramızdaki fark bu. Bak yatırımları konuşmuyorum'' dedi.

Türkiye'nin GSYİH'nın iktidarları döneminde 750 milyar dolara yükseldiğine işaret eden Erdoğan, ''Sayın Baykal, Sayın Bahçeli, bunu nasıl görmezsin? İnsaf'' diye konuştu.

Enflasyonu yüzde 30'dan 7,7'ye düşürdüklerini anlatan Erdoğan, ''Sayın Bahçeli duy, Sayın Baykal sen de duy... Bak hareketle konuşmuyorum ben. Ekonomik tespitleri söylüyorum. Siz çünkü saptırıyorsunuz, ben doğruları konuşuyorum'' dedi.

''HERHALDE BU SEÇİMDEN SONRA RODOS'A YÜZECEK''

Erdoğan, enflasyonun yüzde 30'dan 7,7'ye düştüğünü anımsatarak, şöyle konuştu:
''Bir ara şöyle 11,1'e çıktı. Baktım ki Sayın Baykal zevkten dört köşe. Zil takıp oynayacak, o hale geldi. Ya Sayın Baykal, bildiğin bir şey varsa söyle. Gerçekten biz de iftihar edelim. Bunu da onurla, gururla alıp değerlendiririz ama bildiğin bir şey yoksa, o zaman da artık saygı duy. Olmuyor. Değerli kardeşlerim bütün bu sürecin içerisinde bu üslubu bu şekilde kullanırken tabi bazen dayanamıyoruz.

Tutturmuş, televizyon da televizyon... Ben de diyorum ki, Sayın Baykal, 'Senin Çarkıfelek'te, Televole'de iyi arkadaşların var. Çık onlarla beraber şov yap. Eğer haberim olursa ben de izlerim. Çünkü bunu iyi başarıyorsun. İnan izlerim... Ama asıl şovu kim yapacak biliyor musun? Demokratik şovu benim milletim yapacak. Ne zaman, pazar günü yapacak. Ama şu şovu da Sayın Baykal sen izle. Ortalıklarda kaybolma ha. 22 Temmuzda üç gün kayboldun. Seni bulmak için kayıp ilanı verildi. Bu defa kaybolma. Çık meydana. Dobra dobra meydanda görün.''
Alandakilerin ''Rodos'a'' şeklinde sözleri üzerine Erdoğan, ''Rodos'a yüzeceğim dedi, erteledi. Herhalde bu seçimden sonra yüzecek'' dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Sıkılmasalar kriz duasına çıkacaklar Bolu'da. Durumları böyle'' dedi.

Erdoğan, partisince Hükümet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, kendilerinin milletle yürüdüğünü ifade ederek, ''CHP, MHP ve yandaş medyası. Bunlar bir üçlü... Ne yaparlarsa yapsınlar, biz yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Çünkü bizim işimiz var. Biz bunların attıkları iftiralara cevap vermeye kalkarsak işimiz çok aksar. Benim milletim bu tür çirkin siyasete prim vermez'' diye konuştu.

Muhalefetin finansal krize yönelik açıklamalarını eleştiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Haftalardır söyledikleri bu kriz inanın o kadar enteresan ki, sıkılmasalar kriz duasına çıkacaklar Bolu'da. Durumları böyle. Onlar tahrip etti, biz tamir ettik. Onlar borçlandılar, biz ödedik. Aynen bu devam ediyor. Onlar bozdu, biz yaptık. Onlar dağıttı, biz topladık. Sürekli olarak şunu söylüyorlar. 'Efendim, kriz, kriz, kriz' Bununla prim yapamazsın. Milletim sana prim vermeyecek, çünkü gerçekler ortada.

Biz bu krize karşı 48 önlem aldık. Bu önlemleri de sürekli uygulamaya koyduk. En son 4 maddelik bir paket açıkladık. Otomotiv, konut, beyaz eşya ve elektronik eşyayla ilgili bir paket açıkladık ve ciddi bir hareketlenme başladı. Çiftçilerimizin Ziraat Bankasına olan borçlarının vadelerini uzattık. Küresel krizin çalışanlara, esnafa, emekliye, sanayiciye, yük olmaması için her türlü tedbiri aldık, almaya da devam ediyoruz. Onlar karamsarlık yayıyorlar, biz ise iş üretiyoruz. Aramızdaki fark bu.''

''HORTUMCULARIN HORTUMUNU KESTİK, ASIL SAHİBİNE DÖNDÜRDÜK''

Üniversite öğrencilerinin burs miktarlarını da artırdıklarına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''2002 yılında burs olarak 45 milyon lira alınıyordu, şimdi ise 180 milyon lira. 45 milyon nire, 180 milyon nire? Bir de sabah kahvaltısı ile akşam yemeği desteği de ilave ettiğimizde ayda 260 lira yapar. Bunu, bu hükümet yapıyor. Niye? Hortumcuların hortumunu kestik, bunları asıl sahibine döndürdük. Yapılan iş bu. Belediyeler burs veriyordu. CHP, belediyelerin burs vermesini engellemek için Anayasa Mahkemesine götürdü. Anayasa Mahkemesi de o istikamette karar verdi. Şimdi artık belediyelerden öğrencilerimiz, gençlerimiz burs alamıyor. Hani gencin, gençliğin yanındaydınız? Niçin bunun önünü kapattınız? Soruyorum sizlere. Bunun hesabını sormayacak mıyız 29 martta? Bu yerel seçimde bunun hesabını sormayacaksınız da ne zaman soracaksınız Bolulu kardeşlerim? Tam zamanı. İşte Halep oradaysa arşın Bolu'da, Bolu'da. ''

''YAPTIKLARIMIZ, YAPACAKLARIMIZIN TEMİNATI''


Erdoğan, sağlıkta ayrımcılığı kaldırdıklarını, kişinin istediği hastaneye gidebildiğini ve istediği eczaneden ilacını alabildiğini söyledi. Hastaların artık acil servislerden geri çevrilmediğini vurgulayan Erdoğan, şunları
söyledi:

''Ama bunların iktidarında hastalarımız rehin alınıyor muydu? Bahçeli, Baykal, ver hesabını ver. Hastaları, ölüleri rehin alıyorlardı. Ya turşusunu mu kuracaksın, ya ölmüş ya ölmüş. Parası yok, hiçbir şeyi yok. Ne tutuyorsun, bırak. Ölüyü rehin aldılar bunlar. Ama şimdi benim hamile bacım, hiçbir sosyal güvencesi yoksa bile istediği hastaneye gidip, orada doğumunu yapıyor. Doğan çocuk 18 yaşına kadar sosyal güvenceli. Onlar hortumladılar, biz pakladık. Farkımız bu. Daha güzel olacak. İnşallah ülkemde sosyal güvence altında olmayan kalmayacak.''

Erdoğan, belediyeciliğin uzmanlık alanları olduğunu ifade ederek, ''Bu kardeşiniz oradan geldi, oradan başbakan oldu. Onun için bu işi biraz bilirim. Bize inanıyorsanız, ekibimize de inanın. Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır'' dedi.

Vatandaşların TC Kimlik Numarası taşıyan kimlik belgelerini almaları isteğini yineleyen Erdoğan, ''Benim vatandaşım demokratik hakkını kullanamazsa buna üzülürüm, yanarım. Bu hakkı kullanacağız. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir, sizindir. Söz sizin, karar sizin'' diye konuştu.