Cumhuriyet tarihinin eğitim politikalarında iki yanlış, hatta vahim siyasal tercihin etkileri katlanarak günümüze kadar geldi. Hatta bugünkü sorunların birçoğunun mayası oldu. Bu tercihlerin ilki Köy Enstitüleri'nin kapatılması, diğeri Sanat Mektepleri'nin iğdiş edilmesiydi.
İlki köylü gençleri önce yeniden toprağa mahkûm etti, daha sonra da kentlere göç ettirerek, hem nice mamur kenti varoşlarla kuşattı, hem de bir somun ekmek için her işi, her şeyi yapabilecek niteliksiz bir kitle yarattı.
İkincisi, yani Sanat Mektepleri'nin işlevsiz, amaçsız hale getirilmesi ise, bu siyasal tercihin sahiplerinin bile kestiremedikleri faturalar çıkardı: Sanayinin can suyu olan ara sınıf eleman deposunun boşalması, tüm gençlerin yüksek öğrenime yönelmeleri, üniversite kapılarında kartopu gibi büyüyen yığılma ve sonunda diplomalı işsizler ordusu...
Bugün genç kesimde işsizliğin genel işsizlik oranının iki katından fazla olması, askeri ifadeyle anlatmamız gerekirse, yığınakta yapılan hatanın savaş meydanında karşımıza çıkardığı sonuçtan başka bir şey değil. Sanat-Meslek farkı Biliyoruz; bu yazıyı okuyanlar arasında Sanat Mektepleri'nin Meslek Liseleri statüsüyle günümüzde de varlığını koruduğunu düşünenler olacak.
Hayır, ikisi aynı şey değil.
Sanat Mektepleri 5 yıllık ilkokuldan sonraki eğitim halkasıydı, ortaokul seviyesindeydi. Meslek Liseleri ise 8 yıllık ilköğretim sonrasının eğitim kurumları. Yani, liseye denk geliyor. 1860'larda Mithat Paşa'nın Tuna vilayetinde kimsesiz ve yardıma muhtaç çocukları eğitmek için açtığı "Islahhane"lerle temeli atılan, daha sonra Osmanlı'nın tüm topraklarını kapsayan bir ağa dönüştürülen, Cumhuriyet Türkiyesi'nin daha da geliştirdiği
Sanat Mektepleri, "Ağaç yaşken eğilir" misali gençleri ergenliğin hemen başında kollarında altın bilezikle iş hayatına yönlendiriyordu. Meslek Liseleri ise gençleri işe yaramayan 3-4 yıllık eğitimden sonra üniversite kapılarında kuyruğa sokuyor. Bunları
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası'nın müthiş ama kamuoyunda ne yazık ki hak ettiği ilgiyi göremeyen bir girişimi nedeniyle yazdık. Başkanlığını Halit Narin'in yürüttüğü sendika, 100 milyon dolarlık yatırımla Çerkezköy, Adana ve
Kayseri'de eski Sanat Mektepleri'nin günümüz koşullarına uyarlanmış modelini hayata geçirdi:
Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi (METEM). Tekstilcilerin okulu Kısaca "METEM Okulları" denilen bu kurumlarda gençler tekstilin çeşitli kollarında 4 yıl öğrenim gördükten sonra, Türk sanayiinin bu en büyük sektöründe kilit elemanlar olarak işe başlıyorlar. Ah, unutmadan; öğrenim süresince gençlere, asgari ücretin üçte ikisi kadar aylık veriliyor.
Bu noktada sözü Halit Narin'e bırakalım: "Geçmişte birileri Sanat Mektepleri'ni ortadan kaldırıverdi. Biz bu mekteplerde okuyan çocuklara birinci sınıftan itibaren para verirdik ki, okulu bitirince gelsin bizde staj yapsın diye. Çünkü fabrikada adam yetiştirmektense, Sanat Mektebi'nden çıkan genç bizim için çok değerliydi. Sonra dediler ki, 'Lise tahsili olsun.' Böylece Sanat Mektepleri de ortaokuldu, lise oldu. O zaman siyasetçiler her 4 senede bir yeni keşiflerde bulunuyorlardı. Daha sonra dediler ki, 'Lise okumuş madem bu, tekniker olsun.' Tekniker de yetmedi, 'Bunlar mühendis olsun' dediler. O noktadan sonra da
Türkiye'de teknik eğitim almış eleman bulma imkânı ortadan kalktı. 'Benim oğlum mühendis olsun, adam olsun' diyenlerin hepsi sınıfta kaldı; çünkü teknik adam yok."
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası bir şey daha yaptı;
Almanya Eğitim Bakanlığı ile "Müfredat işbirliği" protokolu imzaladı. Buna göre, Almanlar'ın teknik eğitim sisteminin de bünyeye katılacağı "METEM Okulları"ndan mezun olan gençler AB'de "Serbest dolaşım hakkı"ndan yararlanabilecekler. Yani, tüm Avrupa'da çalışma imkânına kavuşacaklar.
Tekstilcilerin bu girişiminin diğer sektörler için bir emsal oluşturmasını umuyoruz. Çünkü gençler teknik ve meslek eğitime yönlendirilmedikçe ne sanayinin nitelikli ara eleman ihtiyacı karşılanabilir, ne üniversitelerdeki yığılmaya çözüm bulunabilir, ne de diplomalı işsizler ordusu küçültülebilir...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 14 Mart 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/14//haber,40DC798E6CF749E5974223EB6DA4C15C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.