Geçtiğimiz cumartesi günü ilk kez Başbakan
Erdoğan'ın seyahatlerde kullandığı
ANA adlı uçağa bindim.
Diyarbakır mitingini izleyip döndüm. İşte birkaç izlenim:
* Uçak iki farklı alandan oluşuyor. Ön tarafta, kokpitin hemen arkasında, Başbakan'ın kullandığı bölüm var.
Burası da ikiye ayrılmış durumda. İlki,
Tayyip Bey'in ve
Emine Hanım'ın özel bölmesi ki burayı bir evin yatak odası gibi düşünebilirsiniz.
Diğeri, evin salonu diyebileceğimiz, Başbakan'la konuşacak kişilerin ağırlandığı alan.
Dar koridordan arka tarafa geçtiğinizde kırk kişilik bir başka bölümle karşılaşıyorsunuz. Gazeteciler, Başbakan'la birlikte hareket eden ekip (basın danışmanı, korumalar, vb.) ve diğer misafirler buradaki rahat koltuklarda oturuyor.
* Uçakta görevli
THY personeli; tavırları, konuşma biçimleri ve servis becerileriyle dört dörtlük. Böyle bir kaliteyi ancak lüks otellerde bulabilirsiniz.
* Misafirlere önce
çiklet ve
sıcak havlu servisi yapılıyor. Sabah kahvaltısı gayet zengin: Peynirler, meyveler, bal-kaymak, börekler, gözleme, yumurta çeşitleri (menemen, omlet, sucuklu), meyve suları, çay, kahve... Tabii bunlar bembeyaz örtüler üstünde yeniliyor.
* İstanbul milletvekili ve
Avrupa Birliği ile müzakereleri sürdürecek olan
Egemen Bağış da bizimle birlikte uçuyordu.
Başmüzakereci Egemen Bey'e, "Ben sizin konumunuzu taa
2003'te çizgi roman şeklinde yapmıştım" dedim, haliyle çok şaşırdı.
Olay şöyle:
Serhat Gürpınar'ın çizdiği '
Yanlış Aşk' adlı romanın öyküsünü ben yazmıştım. Yurtdışında okumuş genç bir adam, muhafazakâr bir partiden (AKP?) seçimlere hazırlanıyor. Garantili biçimde seçilecek ve AB ile ilişkilerden sorumlu devlet bakanı olacaktır.
Bu arada, evli ve iki çocuklu kahramanımız, genç bir kadına âşık olur. Paparazziler filan derken, sonunda partinin lideri (Tayyip Erdoğan?) "Bu iş böyle gitmez; ya aşk, ya siyaset" der!
Egemen Bağış bu 'yasak' aşk öyküsünü duyar duymaz, "Allah yazdıysa bozsun" edasıyla, "Böyle bir durumda Tayyip Bey öyle seçenek filan sunmaz, adamı kulağından tuttuğu gibi atar" dedi.
* Gıyabında tanıdığım ama ilk kez karşılaştığım kişilerden biri de, aslında bu tip seyahatlere pek çıkmayan
Sadık Albayrak'tı. Başbakan'ın dünürü olan Albayrak ile sanki kırk yıldır tanışıyormuş da, geçenlerde yarım kalan tatlı sohbete bıraktığımız yerden devam ediyormuş gibi konuştuk.
* Hakkında çok olumlu şeyler işittiğim Diyarbakır ve Batman'ın eski valisi, Başbakanlık Müsteşarı
Efkan Ala ile de karşılaştım. Böyle olumlu insanları görünce, hantal ve tutucu bürokrasiye olan kızgınlığım biraz olsun yatışıyor.
* Dönüşte gazetecilerin kulağı Başbakan'ın Basın Danışmanı
Kemal Öztürk'teydi. Nihayet beklenen sinyal geldi ve ön bölmeye geçildi.
* Her gazeteci bir soru sordu, Başbakan da
Ankara'ya varana dek dün burada özetlediğim cevapları verdi.
* İşte bu kadar! "Başbakan'ın uçağına niye o alınıyor da, ben alınmıyorum" diye kıskançlık krizi geçirerek, meslektaşlarına pislik atanların yapmayı hayal ettikleri seyahat bundan ibaret.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 24 Şubat 2009, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/24//akoz.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.