Gazeteci arkadaşlar arasında
"CHP'yi Baykal'dan kurtarmaya" meraklı tazeler var... Gerçekten inanıyorlar mı bilmiyorum ama, diyorlar ki Baykal partinin başından bir gitse CHP
"roketleyecek", iktidara gelecek...
Baykal ve de
"politbüro" diye dalga geçilen yakın çevresi tabii... Sevecen miydi, neydi adamın adı? İşte onun gibi...
Bu arkadaşlardan kimileri CHP'nin tek parti dönemindeki
"zart zurt" ve de
"murt" kimliğine geri dönmesini isteyenler... Kimileri de partinin
"sola kaymasını" tutkuyla özleyenler... Örnek olarak da hemen Ecevit devrini gösteriyorlar.
Her iki seçmenden birinin oy verdiği AKP'den seçmen hiç mi hiç hoşlanmıyor ya(!)... İşsiz kalan, sıkıntı çeken herkes de
"teorik olarak" solcu olur ya... İşte ondan.
Ya kafasız ya da cahil oldukları için (belki de ikisi birden!), sosyoloji biliminin, hele siyaset sosyolojisinin s'sinden haberleri olmadığı için:
Bu partinin toplumda bürokrasiden başka hiçbir tabanı olmadığını bir türlü göremiyorlar!
Kaldı ki her bürokrat da
"otomatik" olarak bu partiyi tutuyor değil.
Eskiden
"eşraf" vardı müttefiki, ama o muhabbet daha altmış yıl önce bitti, ortaklık ayrıldı...
Biz de
"sosyal kategorilerden" sözediyoruz, yoksa elbette CHP'ye oy veren imam da vardır, öğrenci de, işadamı da, ev kadını da. Mesele o değil.
Kimbilir kaçıncı yazışımdır, geliniz CHP'nin kazanamadığı seçimleri gene şöyle bir hatırlayalım: 1950, 1954, 1957, 1961, 1965, 1969, 1973, 1977, 1983, 1987, 1991, 1995, 1999, 2002, 2007...
Kazandığı bir tek çok partili seçim var, 1946, o da şaibeli... Kazandığı diğer seçimlerde kendisi çalmış, kendisi oynamış: 1927, 1931, 1935, 1939, 1943...
Belediye seçimlerini boşveriniz, orada kimin neyin kavgasını ettiğini ilkokul öğrencileri bile öğrendiler.
CHP, başında Baykal da olsa tek başına seçim kazanamaz, İnönü'yü mezarından çıkarıp getirseniz de kazanamaz, Ecevit'i diriltseniz de... (Koalisyona giremez demedik.)
İtiraza yeltenecekler,
Türkiye'de sosyalist solun oy oranının da en güçlü döneminde bile yüzde 3'ü geçemediğini asla unutmasınlar!
"Sosyaldemokrasi süsü verilmiş" bir söylem de kazanmaya ancak
"yaklaşabilmiştir", kazanmış değildir yetmişli yıllarda...
Baykal bunu çok iyi biliyor. Basın amigolarının hepsinden daha akıllı.
Böylece,
"ana muhalefete" dünden razı. MHP'nin altına düşmesin, yeter. Bu konumun havası fiyakalı, hiçbir sorumluluğu da yok. Yumurta küfesi hep başkalarının sırtında.
Bu açıdan bakarsanız, Baykal'ın sıradan bir kasaba politikacısı gibi çektiği ucuz seçim numaralarına, yani
"çarşaf, tarikat falan filan açılımlarına" da ne kızmaya gerek vardır, ne sevinmeye...
Kaldı ki ufukta Baykal'ın yerine
"oynayacak" herhangi bir önder adayı da yok.
O zaman gazeteci arkadaşların ne kendileri gerilsinler boşu boşuna, ne de okurlarını gersinler...
Haa, bu gerginlik
"hükümet değişse de inşaat yapsak" ya da
"hükümet devrilse de patron vergi cezasından kurtulsa" derdinden kaynaklanıyorsa, orasını bilemem tabii!
Hasılı, ey kaaariyunu kiram! Yazı yeterince açık oldu mu? Anlama zorluğu çeken çıktı mı? Rahat mısınız? Küfür var mı küfür?
Vallahi bilgisayarı bir kaparım mahvolursunuz ha, ona göre!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 23 Şubat 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/23//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.