kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Gönüllülerin ilgisi, hayata küsen birçok hayvanın moralini yükseltmiş.

Terk edilen köpekler sevgiyle hayata dönüyor

NESLİHAN TUNÇ
30.01.2009
Barınaklardaki hayvanların yemek, içmek kadar sevgiye de ihtiyaçları var. Yedikule Hayvan Barınağı sorumlusu Meral Olcay, terk edildikleri için intihar eğilimi gösteren hayvanları hayata döndürmek için gönüllülere ihtiyaç duyduklarını söylüyor..
Koşulsuzca sevdikleri, güvendikleri, bağlandıkları sahipleri tarafından bir anda sokağa ya da barınağa terk edilen evcil hayvanlara ne oluyor biliyor musunuz? Ne yazık ki birçoğu intihar ediyor. Nasıl mı? Aç kalarak... Hayata ve insanlara küsüyor, yemiyor, içmiyor ve ölüyorlar. Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı sorumlusu Meral Olcay, barınağa gelen terk edilmiş hayvanları hayata döndürmekte çok zorlandıklarını söylüyor ancak sevgiyle gerçekleşen mucizelere de sık tanık olduklarını ekliyor: "Bir hayvanın bekleme süresi üç gün. Bu süre içinde yemek yemiyorsa serum takılması gerekiyor. Serumu da kabul etmiyorsa, iş gönüllülere düşüyor. Bir an bile başından ayrılmadan onu hayata döndürmek için çabalıyorlar. Burada çok güzel geri dönüşler yaşıyoruz. İşte bu yüzden bir barınakta gönüllülerin desteği inanılmaz önemli."

ACIMASIZ SAHİBİ BIRAKIP GİTTİ
Gönüllü açısından en zengin barınaklardan biri olan Yedikule Hayvan Barınağı'nda öyle dokunaklı hikâyeler var ki, bu dünyada hâlâ iyi insanlar da var dedirtiyor. Örneğin Burak Özkent ve yaşlı bir Pekinese olan Garo'nun hikayesi... Garo birkaç hafta önce sahibi tarafından barınağa bırakılmak istenmiş. Meral Olcay kabul etmese de zavallı köpeğin acımasız sahibi onu kapıya bırakıp kaçmış. Garo barınaktaki ilk günlerinde yememiş, içmemiş, resmen bunalıma girmiş. Barınaktaki hayvanlara yardım etmek için iki yıldır Pendik'ten kalkıp gelen Burak Bey, Garo'yu hayata döndürmeyi kafasına koymuş. Ona bir bebek gibi bakıp, evinde hazırladığı tavuk ciğerlerini, yumurtaları zorla yedirmiş. Garo, Burak Bey'in bu ilgisini görünce tekrar yaşama dönmüş. Şimdi ikisi de birbirlerine çok bağlı. Burak Bey, Garo için barınağa daha sık geliyor, Garo da Burak Bey'in kucağından hiç inmiyor. Meral Olcay, Garo gibi birçok köpeğin gönüllülerin desteğiyle yaşatıldığını söylüyor: "İntihar vakası çok fazla. Özellikle terk edilen ev köpekleri çok kötü. Bebekken satın alınmış, 10 yaşına kadar evde bakılmış, sonra terk edilmiş hayvanlar intihar ediyor. Kimisini hayata döndürebiliyoruz kimisini döndüremiyoruz. Burada gönüllüler çok önemli. Serumu verilirken bir gönüllünün başını okşaması hayvanı daha rahat geri döndürüyor. Her şeyin başı sevgi. Güven duymaları çok önemli. Gönüllüsü olmayan barınak ölüm kampıdır. Hayvanların morallerinin düzelmesi için ne kadar çok gönüllü gelir gider, sevgi verirse o kadar hayata bağlanıyorlar."

AKORDEONLA REHABİLİTASYON
İki yıl önce sahibi yaşamını yitirince yolu Yedikule'ye düşen, yaşlı cocker Coşkun'u hayata döndüren ise Ayten Yanık olmuş: "Coşkun bana çok düşkün. İki yıl önce ben buraya ilk geldiğimde çok hastaydı. Hiç yemiyordu. 15 gün bir şey yemedi. Serumla besledik. Ben başından hiç ayrılmadım. Bana güvendi. Beni annesi olarak gördü. Çok içine kapanık bir köpek. Çok ilgi istiyor. 14 yaşında. Ben nerede Coşkun orada. Ben olmayınca yemek dahi yemiyor." Yedikule'ye düzenli olarak gelen toplam 12 gönüllü hayvansever var. Özellikle tatil dönemlerinde öğrenci gönüllü sayısında ciddi artış olduğunu söylüyor Meral Olcay ve barınağın renkli simalarından biri olan 10 yaşındaki Aytekin Abi'yi örnek gösteriyor: "Barınaktaki köpeklerimize akordeon çalarak rehabilitasyon çalışması yapıyor Aytekin. Ve gerçekten çok faydası oluyor." Barınağın en genç gönüllülerinden biri olan Aytekin ise köpekleri çok sevdiğini ve onlara faydalı olabilmenin büyük keyif olduğunu belirtiyor: "Felçli, intihar etme eğilimi olan hayvanlar müzikle hayata daha kolay geri dönüyor. Müzik çaldığımda sakinleşip, mutlu oluyorlar. Bunu görebiliyorum. Her bulduğum fırsatta geliyorum. Boş boş sokaklarda dolaşacağıma burada olmak çok daha iyi." 19 yaşındaki Sena Can ve 21 yaşındaki Melike Özer de barınağın genç ve güzel gönüllülerinden. İkisi de öğrenci. Yaklaşık dört ay kadar önce barınağa bir kez gelmişler ve bir daha vazgeçememişler. "En ufak boş zaman bulduğumda barınağa koşuyorum," diyen Sena herkesi gönüllü olmaya çağırıyor: "Yolumu gözleyip, görünce paçama yapışan hayvanlar var. Hepsini çok seviyorum. Burada önemli olduğumu hissediyorum. Barınak gönüllülerle ayakta duruyor. Temizliklerinden beslenmelerine her şeyle ilgileniyoruz." Melike Özer ise "Barınaktan çıktıktan sonra kendimi çok rahat hissediyorum. Gece başımı yastığa koyduğumda huzur duyuyorum. Ben boş zamanlarımı kafelere gitmek yerine burada değerlendiriyorum. Burada hasta bir hayvana yardım etmek, bir bebeği beslemek benim için çok önemli," diyor. Yedikule Hayvan Barınağı'nın en terbiyeli köpeklerinden biri olan Zuzu ise asla tuvaletini barınak içinde yapmıyor. Mutlaka sokakta dolaştırılarak bu ihtiyacının giderilmesi gerekiyor. İşte bu görev de Sibel Molu ve Kadir Yavuz (17) arasında paylaşılmış durumda. Sibel Molu, kör, sağır ve çok yaşlı bir terrier olan Zuzu'nun tuvaletini yaptırmak için her gün Levent'ten buraya geldiğini söylüyor: "Ben gelemezsem Kadir geliyor. Yedirmesi, gezdirmesi ikimize ait." 18 yaşındaki Can Kuruçay'ın barınaktaki en yakın dostu bir boxer olan Sakız. Yaklaşık iki yıldır barınağa gittiğini söyleyen Kuruçay, Sakız'ın ilk geldiğinde çok mutsuz ve sağlıksız olduğunu anlatıyor: "Dövüştürülmüştü. Sonra çok güçlü bir bağ kurduk. Oturup konuşurum insan gibi dinler. Onu hayata geri döndürmek çok güzel bir duygu.
Haberin fotoğrafları