UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Vicdan konuştu
Yanılmıyorsam...
Bir yıl önce bugünlerde kızını evlendirmiş, geniş ailenin düğününde kazan kazan pilav ve et kaşıklanmış, dolarlar saçılmıştı.
Bugün de, o konumlarda pek kimsenin yapmadığı bir şey yaptı; kazan kaldırmasa da vicdan kaldırdı.
Adnan Ekmen, "devlete bağlı Batman Gercüşlü bir Kürt ailesi"nin siyasette temayüz etmiş çok sayıda evladından biri.
Bugün,
"terör, terörle mücadele, Jitem, Susurluk, Ergenekon" namına konuştuğumuz her şey açısından çok çok önemli yıl ve günlerde iki dönem bakanlık yapmış biri.
"İçeriden" biri.
"İnsan Haklarından Sorumlu" bakan. Bir hukuk insanı.
Başbakanı
Çiller, liderleri ve başbakan yardımcıları bugün tekrar el ele vermiş
Karayalçın ile
Baykal olmuş biri.
Esasta CHP'li olmuş,
Türkiye'nin ikinci ve üçüncü kadın belediye başkanlarını çıkarabilmiş, şimdi de AKP'ye bir başka hukukçu aile ferdi,
"Sosyal demokrattım, dindar demokrat oldum" diyen
Emin Ekmen'i vermiş bir aile.
Adnan Ekmen Önce Yeni Aktüel'de Mehmet Korkmaz'a açtı vicdanını.
Sabah da bunu oradan haberleştirdi.
Sonra Taraf'ta Adnan Keskin de Ekmen'le konuştu.
"Bakanın vicdanı" şunu söylüyor:
"1996'da, minibüsteki 11 köylünün kurşunlanıp yakılarak öldürüldüğü Güçlükonak katliamını PKK değil, güvenlik güçleri yaptı. Yanmışlardı ama kimlik kartları sapasağlamdı."
Bakan o dönemde bundan şüphelenmiş. Korucularla da temas kurup şüphesini büyütmüş.
Konuyu o günlerde Başbakan Yardımcısı Baykal'a açmış. Baykal aslında karşı çıkmamış, "Kanıtlayabilirsen, zor durumda kalmayacaksan, çık açıkla" demiş ama durumu Başbakan Çiller' e iletme önerisini de "Başbakan'ın işi başından aşkın" diye geçiştirmiş.
Şimdi, vicdan konuşuyor!
Aslında bu kuşku ve kimi kanıtlar
Türkiye'de konu oldu.
Raporlara, (özellikle
Celal Başlangıç'ınkiler) haberlere,
"köylüler evlerinden alınmışlardı" ihbarlarına ve
Türkiye'yi tazminata mahkûm eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi davalarına.
Ama memleketin devleti, hükümetleri, yargısı, parlamentosu ve medyası epeyce güçlülerdi de
"vicdan kültürü" açısından yeterli değillerdi. Daha ziyade,
"örtbas kültürü"nden idilerdi.
Şimdi, üstelik o gün görev yapmış bir
Türkiye Cumhuriyeti Bakanı'nın ihbarından sonra, ne olacak?
Dönemin başbakanı
Çiller, koalisyon ortağı
Baykal (ve Karayalçın), bakanlar
Mehmet Sevigen, Ömer Barutçu, Işılay Saygın, Necmettin Cevheri, Abdülkadir Ateş, Adnan Keskin, Fuat Çay, Fikri Sağlar, Nafiz Kurt ve diğerleri ne diyecek?
Dönemin Genelkurmay Başkanı bir şey diyebilecek mi?
Tak şaklarla geçen bir dönemin bu ülkeye yıktığı vicdan yükleri, terörle mücadele derken terörü adeta kabartma arzuları deşilecek mi? "Güçlükonak Koçyurdu Köyü minibüsündeki 11 ceset"le yeterince yüzleşilse idi...
Hangi katilin terörist, hangi katilin devlet görevlisi olduğu yeterince aydınlanabilseydi...
Bir başka ateşkes dönemi, Bingöl otobüsündeki 33 er de, "PKK'ya sızdırılmış bilgiler" kuşkusu altında, hiçbir güvenlik önlemi olmadığı bir anda, "terör katliamı"na maruz kalmayacak...
Belki o gün Cumhurbaşkanı Demirel ile Başbakan Vekili İnönü öncülüğünde "bir af rüzgârı ile yeni bir dönem" başlayabilecekti.
Belki daha yakınlarda...
Karakollarda, Aktütün'de 21 yaşındaki "lider konumundaki personel" astsubay komutasında onca askerin katledilmesi mümkün olmayacak, belki yine Şırnak'ta, bu kez 2007'de, Beytüşşebap Beşağaç Köyü Minibüsü içindeki korucularla birlikte 11 yolcusunun katledildiğini görmeyecekti.
Vicdanlar konuşsa, hukuk ve devlet vicdanlaşsa, belki daha iyi günler görecektik çocuklar!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 9 Şubat 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/09//haber,D0B692C52AD94434B75C5E9B44B454E3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.