Ben
"hiçbir şeyin değişmediğini" söyleyenlerden değil, daha ziyade
"Katı olan her şey buharlaşıyor" kültüründenim.
Ama tarih bir yandan yaşlanır bir yandan gençleşirken, o büyük kargaşa, devinim ve değişim içinde kimi vaka aynı tezahürlerle tekerrür eder.
Tarih tekerrür etmez; insanlar tekerrür eder.Sistemler, ilişkiler, tahakkümler tekerrür eder.Bakmışsınız, vakalar ve yazılar tekerrür eder! Dünkü 12 yıllık hatırat ardından bugün bir başkası.
Vicdanlara rağmen "Belki, yine mi diyorsunuzdur. Belki paylaştığınız öfkeler de durulmuş, gündelik dertler arasında erimeye yüz tutmuştur.
Belki Başbakan'ın tavrını
'yeterince sert' bulup tatmin olmuşsunuzdur.
Lakin, müsaadenizle, ben yine
'orada' olayım!
Milliyet'te Utku Çakırözer ile Barkın Şık'ın haberi
'İsrail'i sevindiren liste' başlığıylaydı.
'Bu sevinç neden?' derseniz, Hava Kuvvetleri'nden Başbakan'a 800 milyon dolarlık yeni İsrail silah sistemleri talebi gitmişti.
Zaten yürüyen 700 milyon dolarlık
'tank modernizasyonu' gibi projeler üstüne bir de bunlar!
'Sevinç' doğal da, bu
'sevinç' sizin de sevinciniz olabilir mi?
Lafta Başbakan'ın ağzından
'İsrail yönetimini azarlayan' Türkiye, fiilen bu garip bağımlılıktan çıkamıyor.
ABD'nin, özellikle bu ABD yönetimi gölgesinde, İsrail'le, hele bu İsrail yönetimiyle bu denli
'vicdan hattından kopuk' silahlı, paralı ilişkilerdeki ısrarı çeşitli açılardan anlamak mümkün de...
Kabullenmek pek mümkün değil! Özellikle, daha önce ve bugün, Silahlı Kuvvetler'in üst kademelerindeki bazı isimlerin ısrarını.
Mesela, bir ara İsrail'e kendi kullandığı savaş uçağıyla bile giden Hava Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Fırtına, neden bu kadar ısrarlı?
Elbet ekonomik, askeri çok gerekçe sıralanabilir,
'acil ihtiyaçlar' dan söz edilebilir. Ancak, halkının vicdanında yaraları derinleştirme pahasına, devlet,
'Filistinlilere karşı devlet terörü uyguladığından' söz ettiği bir devleti bu denli sevindirebilir mi?
Ortadoğu'da ezilen halkların üstünden bu kadar rahatlıkla geçip tanklarını, uçaklarını modernize ederek gururlanabilir mi?
Filistin'i eşitsiz ve arsız bir güçle ezen tanklarla, helikopterle, füzelerle, gece görüş sistemleri ile 'kan-ka' olmuş silahlanma, savunma hamlesinin övüncü nedir? Silahlarınızın içine bir
'insanlık suçları teknolojisi'ni buyur etmenin...
Savunma sisteminizin içine çok hesaplı bir sinsiliğin unsurlarını monte etmenin...
Ve halkınızın vergileriyle yarım asırlık bir işgal, toprak gaspı, zulüm ve dayatmacılık ile katliamları finanse etmenin...
Sivil ya da askeri bir utancı yok mudur? ABD'de, bu
'Her şeye, her halka ve insanlığa rağmen Türkİsrail hattı"nı katmerleştiren tarihi projenin beyinlerinden biri...
Perle idi.
Irak işgalinin mimarlarından, Suriye'yi hedef gösteren
'Türk dostu karanlıklar Prensi'.Özal ile dostluğunu
'Türkiye adına lobicilik'e taşıyan, 199094'te salt kayıtlara göre
Türkiye'den 230 bin dolar alan zat.
Türkiye'yi, ordudan, siyasetten, iş dünyasından, medyadan birçok ismi etkileyerek İsrail'in yanına yapıştıran, İsrail yönetimi danışmanlığı yapmış, bugünkü saldırganlığı teşvik etmiş,
'İsrail'i ikinci vatan saymış' zat.
Türkiye'nin Avrupa hedefinden haz etmeyen ve İsrail ittifakı ile Ortadoğu'nun içine ve kanına gömmek isteyen
'karanlık'! Bu hedef uğruna her türlü karışıklıktan da medet umacak bir gözü dönmüşlük!
Bu adamlar vicdanımızı bu denli mi kararttı!"
İşte o günler Yukarıdaki "Vicdanlara rağmen" başlıklı yazıyı
3 Haziran 2004'te Sabah'ta yazmışım.
Anlaşılan, Başbakan'ın (yine) İsrail'e gürlediği günlerden bir gün.
Hem gök gürlüyor, hem İsrail'e yeni ihale ve para yağıyor.
Zaten
"Fırtına" var!
İyi hatırlayın;
"darbe günlükleri"nin darbe tasavvurlarına işaret ettiği günler.
Orgeneral Özkök Genelkurmay Başkanı, ama kimi komutanda, henüz yeni sayılacak hükümeti devirme iştahının (nedense) büyüdüğü günler.
"Tezkere reddi" ile
"Kamuoyundaki ABD ve İsrail düşmanlığı" diye yorumlanan işgal tepkilerinin memleketin burnundan getirilmek istendiği günler.
Kimi (İsrail'e yakın) ABD düşünce kuruluşunda
"Türkiye'de askeri müdahale" nin telaffuz edilebildiği günler.
Genelkurmay Başkanı'nın dahi
"suikast hedefi" olabildiği günler.
Kimi (ilk) tasfiyenin olacağı 2004 Yüksek Askeri Şûrası'na çeyrek kalmış günler.
PKK saldırılarının ve yurtiçinde suikast ve bombaların (yeniden) alevlendiği günler.
(O dönemde çok yazdığım üzre) İşgalcilere karşı sağdan sola
"vicdani bütünlük" arzeden halkın; milliyetçilik, ulusalcılık, terör, linç, şehit cenazeleri, suikastlar vesilesiyle birbirine sokulma arzusunun (yeniden) azdığı günler.
Tabloyu hâlâ
"Rusçuluk musçuluk" ile yorumlayan arkadaşların tam rengi kavrayamadığı günler!
Bir de
"hatıra": Daha sonra öğrendiğime göre, o günlerde
"güçlü" biri adına hem de resmi bir devlet görevlisi gazeteye gelip (bu yazının ana fikrinden dolayı) gıyabımda bana tehdit savuruyor. Bildiğim kadarıyla, o günkü gazete yönetiminden de gerekli cevabı alıp gidiyor! Belki onlar artık emeklidir!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 4 Şubat 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/04//haber,1F8CB5F158D14FD9A94376D66A4BEE03.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.