Pazar notları
Soğuk algınlığı geçirenler "Üzerimde bir kırıklık var" derler. Bu yolla bedenlerindeki halsizliği ve keyifsizliği anlatmak isterler... Öyle mi gerçekten? O söz bana her seferinde fena halde "hayal kırıklığı"nı hatırlatır! Hasta sürekli burnunu çeker, bir köşeye kıvrılıp yatar... Ağlamış da henüz durulmuş gibi... Bir şeye fena halde gücenmiş gibi...
Yoksa soğuk algınlığı denilen şey gerçekte bir tür "alınganlık" mı? Hayat karşısında geçici bir alınganlık krizi... Kaslarda hissedilen kırıklık aldatıcı... Yoksa asıl olan kalpteki kırgınlık mı?
Büyük kitapçılardan birindeyim. Rafların önünde yere çökmüş kitapları karıştırıyorum. Yüzü ışıl ışıl çok genç bir kız gelip yanımda duruyor. "Yardımınızı alabilir miyim?" Elinde Alain de Botton'un "Aşk Üzerine" adlı kitabı var. "Bu kitap denemeler okumaya meraklı birine hediye edilmeye uygun mu?" Doğrulup yüzüne bakıyorum genç kızın. "Elbette" diyorum. Kız bir sorun varmış gibi dudaklarını büküyor. "Şey" diyor, "45 yaşında biri de... Hani yanlış mı olur?" Kocaman bir kahkaha patlatıyorum. "Yani aşk üzerine bir şeyler okumak için çoktan yaşı geçmiş olabilir diye mi düşünüyorsunuz?" Utanıyor önce. Sonra kafasını "evet" anlamında sallarken tatlı tatlı gülüyor... İçimden "Ah" diye geçiriyorum; "aşkı çok hoş bir çocuk oyuncağı sanıyorsunuz!" İçi rahatlasın diye başka bir Alain de Botton kitabı öneriyorum.
Aslında çok da haksız sayılmaz o genç kız. Hep söylüyorum. İnsan ya çocukken ya da çocukça âşık olabiliyor... Geriye kalan zamanlarda da aşk şarkıları dinliyor, aşk filmleri izliyor, aşk üzerine kitaplar okuyor.
Artık anladık, değil mi? Frenleri boşalmış arabaya "teknolojik gelişme" deniyor.
Teknoloji hep önden gidiyor. Peki "İnsanlığa yararı" yok mu? Var! Yarar, amaç, hedef... Bazen arkadan koşup yetişebiliyorlar teknolojiye. Bazen...
Okullarda hâlâ teknolojik gelişmeyle "insanlık yararı" arasında doğrusal bir bağ olduğu anlatılıyor. Yalan! Teknolojik gelişmeyle finansal maliyet ve muhtemel kazanç arasındaki bağ bile daha güçlü bir bağ. Çocuklar aldatılıyor. Zygmunt Bauman'ın dediği gibi "teknoloji gelişiyor, çünkü gelişiyor."
Çok yaygın bir sevme biçimi... Nefret etmekten korktuğu için şiddetle sevmeyi tercih etmek.
En yaygın sevme biçimi... Asla katlanamayacağı birine severek, sevdiği için, sevme yoluyla katlanmak.
"Camlar arkasında bekleyen çocuk/ üç mevsim güneşin seyrine dalar/ ve kışın güneşi özleyen çocuk/ diliyle buğulu camları yalar." Tarancı'nın "Güneşe Ait Çocuk" şiirindeki bu dizeleri her seferinde içimi yakıyor. Çünkü ruhumun kuytularında o çocuk hâlâ varlığını sürdürüyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 8 Şubat 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/08//haber,9D5AE47DF1C849128CF02C14940C9DE7.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.