Dün Meclis'te, TRT tartışıldı. Tuncay Güney'in
"Büyüteç" adlı programa çıkarılması, tarafsızlık ilkesinin çiğnendiği ve yürüyen bir davaya müdahale edildiği şeklinde yorumlanıyor. Oysa, Ergenekon'la ilişkili haberler yüzünden yargıya müdahale ediliyorsa, TRT olsun ya da bir özel
televizyon kurumu, kanunlar herkes için geçerlidir.
Bence, yeni genel müdür, hiç değilse TRT'nin adından söz ettirmeye başladı. Ayrıca, devletin televizyonunda birçok başarılı tartışma programı da yayınlanıyor. Bence yöneticilerin gözünü korkutup, TRT'de yer alan tartışma programlarını daha sıkı bir denetim altına almak özgürlükler açısından sakıncalı. Bir yandan özel televizyonlar, her istedikleri kişiyi kanala çıkartıyor ve diledikleri konuları gündeme taşıyorken, TRT üzerinde ağır bir sansür baskısı bulunmamalı.
Ben, TRT'nin
"iktidarın borazanı" olduğuna inanmıyorum. Tuncay Güney'e
"Büyüteç" programında yer verilmesi, diğer kanallarla rekabet etmenin gereğidir. Deniz Baykal'ın, isminin
"MİT ajanı" gibi zikredilmesine tepki koyması doğal ama, buradan yola çıkarak, TRT'yi
taraflı yayın yapmakla suçlamak doğru değil. Bugüne kadar yarışta saf dışı kalan bir devlet televizyonunun yeniden seyredilir hale gelmesi, bence Genel Müdür İbrahim Şahin'in lehine kaydedilecek bir puan.