Tuncay Güney, inanılması güç bir adam; zaman zaman, deli saçması şeyler de söylüyor; buna mukabil, birçok sözü gerçeği yansıtıyor. Güney'in, pek de inandırıcı olmayan konuşma üslûbundan hareketle, Ergenekon davasının da, ciddi olmadığını ileri sürenler var. Oysa, bu dava, Güney'in itiraflarından hareketle açılmadı.
Hadiseleri hatırlayalım: Timur Büyükölmez isimli bir vatandaş, Asayiş Şube Müdürlüğü'ne, dolandırıldığını ileri sürerek Tuncay Güney'i şikâyet etti. Güney, 2 Mart 2001'de gözaltına alındı. Ve evinde yapılan aramada, 4 çanta içinde evrak bulundu. Güney bu evraklarla ilgili sorulanlara karşılık, Veli Küçük yönetimindeki bir örgütten bahsetti. Bunun üzerine dosya, Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'ne intikal ettirildi. Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, DGM Başsavcılığı'na başvurarak, projeli çalışma izni istedi. Başsavcılık (Aykut Cengiz Engin), Savcı Muzaffer Yalçın'ı görevlendirdi. Saçan, alınan görevlendirme yazısını ve ele geçen belgeleri, İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne yolladı. 4-5 ay sonra, 22 Temmuz'da, İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne yazı yazan Saçan, Güney'in iddialarıyla ilgili çalışmanın akıbetini sordu. İstihbarat, ellerinde belge ya da bir bilgi bulunmadığını, herhangi bir telefon dinlenip, kayıt altına alınmadığını bildirdi. Saçan da, 14 Kasım 2002'de, DGM Başsavcılığı'na gizli ibareli bir yazı göndererek,
"Tuncay Güney'in iddialarına ilişkin suç unsuru tesbit edilememiştir" demek suretiyle, ön çalışmaya son verilmesini talep etti. Savcı Muzaffer Yalçın da, bu talebi uygun buldu ve dosya ortadan kalktı.