Seda Sayan'ın eşi Onur Şan'ın kolu iyileşince beraber normal yollardan çocuk yapacaklarmış. Bizzat açıkladı. Yine! Bu arada, ben de çöpsüz üzümüm, minyon tipli hanımlara selam ederim... Muhterem okurlar, yeni yılın ilk günlerini hep beraber idrak ederken ve herkes yeni yıldan bir şeyler talep ederken, ben bu yıl kendi kendime mutlu bir izdivaç diliyorum. Evet efendim, bildiğiniz izdivaç! Mutlu bir yuva kurabilmek için, gerekirse Esra Erol'la İzdivaç programında müzik eşliğinde anlamsız danslar edeceğim, hatta kendimi ekranlarda ikinci baharını yaşayan Kaynana Semra Hanım'ın ellerine teslim edeceğim. Bıktım artık!.. (Tek tesellim, henüz Uğur Aslan ve ekürisi hanımdan medet umacak hale gelmemiş olmamdır...) Aslında, değerli okurlar, bu gazete yazılarının popülerliğimi artıracağını düşünüyor, ortaya koyduğum entelektüel birikimin en azından bir kısım hanımı cezbedeceğine inanıyordum. Geliniz ve görünüz ki, şimdiye dek etrafımdaki hanımların hiçbiri, 'mühim olan ruh güzelliği', 'çirkinsin ama sempatiksin, üzülme', 'tosun olmak ayıp değil' türünden klişelerle teselli vermenin ötesinde bir yaklaşımda bulunmuş değil. Nihayetinde, toplumun farklı kesimlerinden ve her yaştan insanın televizyon ekranlarında kendine eş aradığı bir atmosferde, neden ben de münasip bir kısmeti Esracığımdan bulmayayım, diye kendi kendime sordum. Hatta bizzat Esracığım da olur, evde teybe bir kaset koyar, karşılıklı oynar, öylece yaşar gideriz... Neticede, kendime ait bir işim, bankada küçük bir mevduatım, zihnimde devasa entelektüel birikimim var... Ha, eğer yılbaşı büyük ikramiyesi bana vurmuşsa, ki bu yazı yazılırken henüz çekiliş yapılmamıştı, bırakırım entelektüel alemi bir kenara, yatım, katım, yarış atlarım, cipim, zincir, takoz ve çekme halatım da olur, orası ayrı mevzu... Şimdi efendim, tabii milletçe bu izdivaç programlarından acayip terimler de öğreniyoruz. O program lügatine göre, çöpsüz üzümüm ben. Bir hanım olmazsa, başka taliplerle şansımı denemeye de hazırım. Artık program davetlerini bekliyorum. (Bu arada, Esra Erol, çocuğunu kaybetmiş bir hanımı tarif ederken, "Çöpsüz üzümün en çöpsüzlerinden," tabirini kullandı ya, o gün itibarıyla evdeki çöpleri Esracığım için biriktirmeye başladım...) Evlilikten ne mi bekliyorum? Çok açık söyleyeyim, Seda Sayan gibi bir hanım benimle evlensin isterim. Tabii, yanlış anlaşılmak da istemem; neticede Seda Sayan halihazırda evli bir hanım. Burada teşbihte bulunuyorum. Bakın, Seda Hanım, sağ bileği kırılmış olan eşi Onur Şan'a ayakkabılarından kravatına kadar bizzat kendisi giydiriyormuş; kameraların önünde de giydirdi zaten, ayakkabıları. İnsan, icap ettiğinde kendisine ayakkabı, fanila falan giydirecek bir hanımdan başka ne ister ki? Efendim? "Bir de tüp bebek ister," dediğinizi duyar gibi oldum. Hayır işte! Seda Hanım'ın ve eşinin normal yollardan bebek yapabileceklerine dair raporları varmış. "Haydaaaa!" demeyin efendim, Seda Hanım geçtiğimiz hafta kocasına ayakkabı giydirirken açılışını yaptığı bir tüp bebek merkezinde açıkladı bunu. "Koskoca sanatkar niye böyle şeyler açıklasın ki?" diye soracak olursanız, bunu bana değil, bizzat kendisine sormanızı öneririm. Fakat Seda Hanım'ın açıklamasında daha acayip bir durum var. Şöyle demiş: "Allah kısmet ederse bu yaza çocuk yapacağız. Çünkü Onur'un kolunun iyileşmesi gerekiyor..." Kol?! Seda Hanım muhtemelen çocuğun nasıl yapıldığını unutmuş olmalı. Ne diyeyim, Allah kolaylık versin. Bir diğer mesele de, tabii, Seda Hanım'ın mutat 'çocuk doğurma' açıklamaları serisine bir yenisini eklediği gerçeğidir. Elinde, 'normal yollarla çocuk yapabileceğine' dair raporu olan ve fakat bu normal çocuğu yapabilmek için eşinin kolunun iyileşmesini bekleyen enteresan bir vaka var. Ecnebi bilim adamları durumu görse, bir 'case study' olayına girerdi... Neyse efendim, bu hafta size Seda Sayan'dan Yeter ki Sevgilim Gerçekçi Ol şarkısıyla veda etmek geldi içimden...
Yayın tarihi: 17 Ocak 2009, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/17/ct/haber,55D39405DFCF49BBA1E0597E50D57E0B.html Tüm hakları saklıdır.