* Ergenekon kontrgerilla mı? Kontrgerilla bir dönem sistemin ve devletin içinde yuvalanmış yarı resmi çetelerdi. Bu çetelerin asıl işlevleri istenmeyen politik ve sosyolojik unsurları yasadışı imkânlarla bertaraf etmekti. Bu kez aynı kontrgerilla örgütü sistemi yeniden inşa etmek işlevine soyundu. Sadece istenmeyen grupları bertaraf etmek yerine bütün devlet yapısını değiştirmek, iktidara el koymak gibi yapılanma içine girdi. Ergenekon budur. Ergenekon ile Susurluk'un farkı da budur.
* Susurluk'un devamı mıdır? Aynı örgüttür, aynı yapıdır. Büyük bir süreklilik vardır. Ama Susurluk, Kürtleri imha etmeye, durdurmaya yönelikken, Ergenekon devletin tümünü yeniden yapılandırmak, ele geçirmek siyasi iktidarı ve değişimi tersine çevirmek üzerine kurulu daha büyük bir hamledir. Dolayısıyla Ergenekon, kontrgerillanın siyasallaşması ve sistemleşmesi olarak karşımıza çıkıyor.
* Diğer ülkelerdeki Gladio örgütlerine benziyor mu? İtalya'da da aynen böyleydi. Ana kumanda genellikle asker ve istihbarat örgütlerinde. Burada vurucu timler çok önemli. Sonuçta insanları bun timler öldürüyor. Ama asıl beyin dokusu önemli. İki yapı arasında en büyük bağ bugüne kadar JİTEM'di. Ergenekon, JİTEM'den daha kuvvetli bir bağ olduğunu gösteriyor. Bir de Ergenekon çok ciddi, çünkü cumhuriyet tarihinin davası. İkincisi cumhuriyet tarihinin en büyük kalkışması. Bu Türkiye'yi bugüne kadar izlediği tarihsel raydan çıkaracak kadar büyük bir kalkışma arayışı. Batı'dan kopmaya yönelik dili üreten Avrasyacı paşaların yaklaşımını öyle detaylı bir şekilde globalleşme içinde değerlendirmeye gerek yok; çok açık bir şekilde "Batı bana kötü geliyor. Bundan uzaklaşmalıyım çünkü beni rencide ediyor. Benim çıkarımla onun çıkarı tutmuyor" deniliyor. Bunun dışına çıkarak daha içe kapanık, daha totaliter ve AK Parti'nin varlığından hoşlanmama gibi arayışa giriyor.