Türk basınındaki
"üniformasız generaller", herhalde kendileriyle meslekdaş saydıkları
"üniformayı çıkarmış generallerin" yani emekli paşaların gözaltına alınmalarına çok bozuluyorlar...
Koskoca paşa bu, sıradan bir vatandaş gibi kanunlara tabi mi olacak canım?
Bazı paşalar tutuklanıp cezaevine konulunca ve yargılanmaya başlanınca da,
"tansiyonu var, prostatı var, gastriti var, yazık değil mi" edebiyatı başlıyor. Emniyet müdürü, avukat, gazeteci falan tutuklanınca pek ağızlarını açmıyorlar da, iş paşaya gelince yüzlerinin rengi değişiveriyor...
Kapı gibi kanıtlara fazla mırın kırın edemiyorlar ama hiç olmazsa
"kurunun yanında yaş da yakılmak isteniyor" teranesiyle avunuyorlar.
Buna karşılık bazı muhalif vatandaşlar arasında dangalaklık yarışı
"o silahları o tarlaya Tayyip koydurmuştur" boyutlarına da ulaştı... Elde ettikleri çarpıtma etkisiyle iftihar edebilirler! (
"Yaşlı adam sabahın köründe uykudan uyandırılır mı canım" edebiyatı da rafa kalktı, operasyon startı saat 04.30'dan 07.15'e çekilince sustular.)
Fakat
"kurunun yanında az pilav, pardon, yaş" edebiyatı sürüyor.
Kendi adamlarının, bir zamanlar kuruların yanında yakmak istemiş oldukları yaşlara dönüp bir baksınlar...
Diyelim, 1926 İzmir suikastı... İktidar, İttihat ve Terakki'nin
"B kadrosunun" hatta
"C kadrosunun" eline geçmişti, İttihatçılar'ın
"A kadrosundan" hayatta kalmış olanlar bundan fena halde rahatsızdı... Atatürk'ü öldürüp meclise ve hükümete el koymak istediler, yakalandılar ve asıldılar.
Fakat Kemalistler, kurunun yanında yaşı da yakmak istediler.
Hayır, bütün tarihçilerin suikastla hiçbir ilgisinin bulunmadığını ısrarla belirttikleri, tantuna giden eski Maliye Nazırı Cavit Bey'i kastetmiyorum...
Rauf Orbay'ı da
"temizlemek" istediler, yurtdışına kaçtı.
İsmet Paşa'yı bile tutuklamaya kalktılar!
Suikastla uzaktan yakından hiçbir ilgileri olmayan, sırf muhalif Terakkiperver Fırka'yı kurmuş oldukları için tutuklanan ve hem de idam cezasıyla yargılanan paşaları, Kâzım Karabekir'i, Cafer Tayyar'ı, Ali Fuat'ı, Refet'i, ayrıca Doktor Adnan'ı, Bekir Sami'yi kastediyorum!
Az kalsın tantuna gidiyorlardı... Kurunun yanında yanmış yaş olacaklardı... (
"Nutuk", bu adamlara yöneltilmiş ağır suçlamalarla doludur.)
"Sizinkiler" paşaları gözaltına alınca iyi,
"onlar" yapınca kötü ha? Onlar, yani
"Tayyip'in adamları" ...
Paşalar tutuklanır mıymış?.. Sen hiçbir suçu olmayan paşaları bir de asmaya kalkmıştın!
Hadi Nâzım Hikmet'i falan hiç karıştırmayalım. Türk solcuları, Nâzım'ı haksız yere on iki yıl hapis yatıranlara derin bir saygı ve hayranlık duyarlar. Solcu Tan Gazetesi'ni yıktıranları yerlere göklere sığdıramazlar. Partilerini kapatmış, yayınlarını yasaklamış olanlara ısrarla oy verirler. Bütün bu ahmak çelişkileri Türk soluna özgüdür.
Pardon, Nâzım'ı kim hapisten kurtarmıştı? Karşı devrimci Menderes! İşe bak sen...
Yoksa bunları da mı tarihçilere bırakalım?
Yayın tarihi: 12 Ocak 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/12//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.