Osmanlı'nın dağılma sürecine girdiği dönemde aydınların "Ümmet"ten "Millet"e dönüşüm arayışlarında iki destan ya da efsane "Can suyu" işlevini gördü: "Ergenekon" ve "Kızıl Elma". "Ergenekon", Göktürkler'in türeyişini konu alıyordu. Tanrı, Altay veya Sayan dağlarının demirlerini eritip dişi kurt Asena'nın rehberliğinde dünyaya açılmalarını.
"Kızıl Elma" ise uzaklardaki bir hedefe doğru yürüyüşü, bir sürekli ilerleyişi idealize ediyordu.
İki destan veya efsanenin de imparatorluğun önce parçalanmasının, daha sonra da haritadan silinmesinin olasılık olmaktan çıkıp yakın tehlike haline geldiği ve Türk kökenli halkta kimlik bunalımını tetiklediği Osmanlı'nın son döneminde ortaya çıktığı veya "Popülerleştiği" söylenir. Geçenlerde okuduğumuz bir araştırmaya göre, bu yaygın kanı en azından "Kızıl Elma" efsanesi için doğru değil.
"College de France", dünyanın en eski yüksek öğretim kurumları arasında sayılıyor. 1530'da I. François (Kanuni Sultan Süleyman'ın yardımına koştuğu Fransa Kralı) tarafından kuruldu. Bir tür "Açık üniversite" olan "College de France" bünyesinde bir de "Osmanlı ve Türk tarihi kürsüsü" bulunuyor.
Kurum, işlevi gereği, okutulan tüm dersleri tam metin olarak internet sitesinde yayınlıyor. Geçenlerde okulun sitesinde dolaşırken (Bilişim dilinde buna "Sörf yapmak" deniyor), "Osmanlı ve Türk tarihi kürsüsü" öğretim üyelerinden Prof. Gilles Veinstein'in verdiği derslerden biri ilgimizi çekti. Dersin konusu "Kızıl Elma" efsanesinin doğuşu üstüneydi.
Veinstein'e göre, bu efsane ilk kez Alman-Roma İmparatoru I. Frederic döneminde ortaya çıktı. (Kızıl Sakal diye bilinen I. Frederic, Philippe August eve Aslan Yürekli Richard ile birlikte çıktığı Üçüncü Haçlı Seferi sırasında Tarsus yakınlarındaki Göksu ırmağında boğuldu.)
Uzak Batı'dan anayurda dönüş O dönemin tarihçilerinden Johannes von Hildesheim'in (1320-1375) Ortaçağ efsanelerini konu alan kitabına göre, izleri 1164 yılına kadar giden bu söylence başta
"Reichsapfel", yani
"İmparatorluk elması" diye biliniyor ve bir
"Altın elma" ile simgeleniyordu. Amaç, Cermenler'in egemenliğinde Avrupa'nın birleşmesi veya birleştirilmesiydi.
Gerisini ders notlarından aktaralım:
"Kızıl Elma ya da Altın Elma efsanesi, I. Frederic'ten yaklaşık yüz yıl kadar sonra Osmanlı halk kültüründe yayılmaya başladı. Bununla ilgili ilk yazılı belgeler 1590-1591 tarihlerini taşıyor. O belgede de söylencenin 1473'te ortaya çıktığı belirtiliyor. Osmanlı efsaneyi evrensel egemenliği ilan edecek kentlerin fethi olarak yorumluyordu. Bu kentler Köln, Budapeşte, Viyana ve Roma'ydı. Yani Osmanlı bu kentleri ele geçirince dünya imparatorluğunu ilan edecek ve tarihin sonu gelmiş olacaktı." Sonrasını da biz getirelim: Osmanlı'nın yükseliş döneminde batıya, hep batıya ilerlemenin ilhamı olan "Kızıl Elma", çöküş döneminde ise doğuya, Turan ülkesine dönüşün referansı gösterildi. Osmanlı batıdan sürülüyordu, kurtuluş Ergenekon diyarındaydı. Tanrı ya da Altay dağlarına geri dönülecekti. Enver Paşa bu idealle, yani Türkistan'ı kurtarmak, Turan Kağanlığı'nı kurmak hayaliyle gittiği Orta Asya steplerinde, Bolşevikler'le bir çatışmada hayatından oldu.
Bir ayrıntı ya da bir anımsatma daha: "Kızıl Elma" 1940'larda bir siyasi davaya da konu edildi. Alparslan Türkeş, Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan ve 20 arkadaşlarının yargılandığı Turancılık davasına. Hükümeti devirmek için komplo hazırlamak, gizli örgüt kurmak gibi iddialarla 7 Eylül 1944'te askeri mahkeme önüne çıkan sanıkların çoğu 65 celse süren yargılama sonunda çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Askeri temyiz mahkemesi kararı bozdu ve tüm sanıkları serbest bıraktı. 26 Ağustos 1946'da başlayan yeniden yargılama 31 Mart 1947'de tüm sanıkların beraatiyle sonuçlandı. Dahası, Turancılık ve "Kızıl Elma" efsanesi, "Cumhuriyet'in kurucu ideolojisi" ilan edildi. Dava sürecinde siyasal dengelerin değişmesinin, bu sonuçta etkisi var mı; kim bilir...
İşte o davadan yaklaşık 65 yıl sonra bu kez "Ergenekon" sanıkları yargıya hesap veriyor. Gizli örgüt (Ya da terör örgütü) kurmak iddiasıyla. Dava nasıl sonuçlanacak, gerçekten çok merak ediyoruz.
Yayın tarihi: 12 Ocak 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/12//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.