Arap devletleri, en büyük hezimeti, 1967'de cereyan eden 6 gün savaşından sonra yaşadı. Bu savaşta, İsrail, Filistin topraklarının geriye kalan % 22'sini (Batı Şeria ve Gazze) Mısır topraklarının % 26'sını (Sina yarımadası), Suriye topraklarının % 1'ini (Golan tepeleri) işgal etti. Böylece, kontrolündeki toprağı, 3 kattan daha fazla büyütmüş oldu. Mescidi Aksa da dahil olmak üzere, Kudüs'ün tamamı İsrail'in eline geçti. 400 binden fazla mültecinin Filistin'in doğu yakasına geçmesiyle, Ürdün, en büyük mülteci kamplarını barındıran ülke haline geldi. İşte bu noktada, Filistinliler
silâhlı mücadelenin gereği üzerinde durmaya başladılar. Yaser Arafat yönetimindeki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Batı'ya göre bir terör örgütüydü ama, bir başka açıdan bakınca, FKÖ, topraklarını İsrail devletinin işgalinden kurtarmaya çalışıyordu. Zaman içinde, silâhlı mücadele, yerini uzlaşmaya bıraktı. 1993 yılında gerçekleşen
Oslo Antlaşması ile Batı Şeria ve Gazze şeridinde Filistinlilere sınırlı da olsa özerklik verildi. Fakat, Filistinlilerin çilesi sona ermedi. İşte Hamas, Filistin halkının sürekli haksızlığa uğradığı bu adaletsiz zeminde güç kazandı.
Yayın tarihi: 7 Ocak 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/07//haber,A18E185233B6486BB00C68EA9DF3F7E0.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.