Ankara iki gündür iki önemli konuğu ağırlıyor. İlkininki veda ziyareti; ikincisininki ise ilk yurtdışı seyahati olması açısından önemli. İlki dün geldi; İsrail Başbakanı
Ehud Olmert ... Diğeri ise bugün geliyor; siyasi hayatta çok yeni ve bir o kadar da genç bir isim; Gürcistan'ın son Ankara Büyükelçisi ve yeni Başbakanı
Grigol Mgaloblişvili ...
Her ikisinin de Ankara ziyaretinin nedeni aynı; komşularıyla çatışmaya varan sorunların
Türkiye'nin başlattığı diplomatik girişimle çözülme süreci hakkında görüş alışverişinde bulunmak. Ehud Olmert'in ziyaretinden başlarsak; 10 Şubat'ta siyasi hayatına son verecek.
Erdal Şafak'ın da dünkü köşesinde yazdığı gibi,
"Topal ördek" olarak yaptığı ziyaretler eleştiriliyor. Hatta bir geçiş hükümetine Başbakanlık yaptığı vurgulanıp, iki ay içinde yıllardır birikmiş sorunlara çare bulamayacağına vurgu yapılıyor. Olmert'in Ankara gezisinin ülkesinin siyasetçilerinden bu kadar çok eleştiri almasının nedeni ise Ankara'nın başlattığı ve yol aldığı İsrailSuriye barış görüşmeleri. Önemli aşama kaydedilen İsrail'in Hamas ile 6 aylık süresi dolan ateşkesinin devamının sağlanması bu çerçevede Filistin'le barışın kalıcı kılınması...
Lübnan ve İran krizinin çözümü konusunda gelinen noktanın masaya yatırılması...
İki ay sonra siyaseti bırakacağını açıklayan Olmert vedası öncesi kendi döneminde başlattığı barış ve çözüm süreçlerini geri dönülemeyecek bir yola koymak istiyor.
Bir diğer anlamda kalıcı bir görev yaparak siyasete veda etmeyi arzuluyor.
'Arabulucu değiliz' Gürcistan Başbakanı Grigol Mgaloblişvili'nin gündeminde de bölgesel krizin çözümü ve
Türkiye'nin çabası var. Yani, BM'nin girişimi ile Cenevre'deki görüşmeleri devam eden, diğer yandan Ankara'nın başlattığı Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu kapsamında Rusya ile savaşmasına neden olan Abhazya ve Güney Osetya sorununun nasıl çözüleceği...
Her iki başbakanın Ankara ziyaretinden çıkacak sonuç zaten belli; her ikisi de
Türkiye'nin sorunların çözümünde katalizör, yani çözücü olmasını istiyor. O zaman şu sorunun yanıtını bulmak gerekiyor:
"Türkiye BM literatüründe de belirtildiği gibi arabuluculuk rolüne mi soyunuyor..." Üç gündür Ilgaz'da
NATO, Dışişleri Bakanlığı ve Ankara Üniversitesi'nin katkılarıyla Uluslararası İlişkiler Konseyi tarafından gerçekleştirilen Güvenlik Akademisi çalıştayında da bu konu masaya yatırıldı. TOBB ETU'den Prof. Dr.
Mustafa Aydın, katılımcıları seçerken önemli bir görev yerine getirmiş. Alınan karar gereği kamu görevi yürüten konuşmacıların isimlerine atıfta bulunamayacağız. Ancak sözlerine bir sınırlama olmadığı için yazmamızda sakınca yok.
Altı birkaç kez çizilen nokta şu:
"Adını kim ne şekilde telaffuz ederse etsin, Türkiye'nin bu girişimleri bir arabuluculuk değil, kolaylaştırıcılıktı (Facilitator)..." Nedir kolaylaştırıcılık. Onun da yanıtı şöyle:
"Türkiye uzun süredir komşu ülkelerle güven esasına dayalı sorun çözümüne yönelik proaktif bir dış politika yürütüyor. Bu çabası Türkiye'nin güvenilirliğini artırdı. Öteden beri olan dostluklarına da katkı yaptı. Sorunların çözümünü kolaylaştırıcı olarak Türkiye görüldü." Ardından bunların neler olduğu sıralandı:
Üç ülkenin sanayi ve ticaret odaları başkanlarının girişimiyle başlayan ve İsrail-Filistin-
Türkiye cumhurbaşkanlarının imzası ile somutlaşan Ankara Forumu...
Uzun süre kamuoyuna yansımadan sürdürülen, açıklanınca da bazı ülkelerin kıskançlığına neden olan
Türkiye'nin kolaylaştırıcılığında yürütülen Suriye-İsrail görüşmeleri.
Suriye-Lübnan arasındaki gerginliğin giderilmesinde üstlenilen rol...
Nükleer programı ile ilgili sorunların gerçek çerçevesinin İran'a anlatılmasındaki etkinlik...
Afganistan ve Pakistan'ın hem liderleri hem de devletleri arasındaki gerginliğin giderilmesi için başlatılan İstanbul Forumu...
Türkmenistan ile Azerbaycan arasındaki Hazar'daki enerji kaynaklarının paylaşımı anlaşmazlığının çözümüne katkı sağlanması ve iki ülke liderlerinin bir araya getirilmesi.
Rusya-Gürcistan çatışması sonrası başlatılan Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu...
Türkiye bu kadar sorunun çözümüne kolaylaştırıcılık yaparken, kendi sorunlarının çözümünde ne kadar kolaylaştırıcı olabiliyor?
Yani, Ermenistan ve Kıbrıs sorunlarının çözümü nasıl kolaylaştırılacak?
Türkiye'nin Kıbrıs'ta federatif yapı ile ilgili bilinen tutumunda çok fazla bir değişiklik beklenmemeli.
Yayın tarihi: 23 Aralık 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/23//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.