kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Aralık 2008, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Türkiye'nin AB katılım müzakerelerinde açtığı fasıl sayısı 10'a çıktı

AA
Giriş Saati : 19.12.2008 17:44
Güncelleme : 19.12.2008 18:27
Yeni Haber
İLİŞKİLİ HABERLER
Türkiye'nin AB katılım müzakerelerinde açtığı fasıl sayısı 10'a çıktı
Türkiye-AB üyelik sürecinde düzenlenen 6'ncı katılım konferansında açılan bilgi toplumu ve medya ile sermayenin serbest dolaşımı fasıllarıyla müzakerelere konu 33 fasıldan 10'unda katılım müzakerelerine geçilmiş oldu.

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Fransa dönem başkanlığı katılım konferansının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, "AB'den beklentimiz katılım sürecinin yolundan saptırılmasına izin verilmemesi" dedi.

Geçmiş yıllarda açılış kriteri öngörülmeyen fasıllar açan Türkiye'nin ilk kez bu yıl açtığı 4 fasılda gerekli açılış kriterlerini karşıladığına dikkati çeken Babacan, bundan sonraki süreçte de "reform sürecini ilerletmede ve teknik kriterleri karşılamada kararlı olduklarını" vurguladı.

Tarama sürecinin 2006 yılında sona ermesine rağmen AB'nin hala 9 fasılda tarama sonu raporunu onaylamadığını hatırlatan Babacan, bunların bir an önce sonuçlandırılması halinde Türkiye'nin söz konusu fasıllar kapsamında ne tür teknik hazırlıklar yapması gerektiğini öğrenme imkanına kavuşacağını ifade etti.

AB'den ayrıca, teknik olarak hazır olmasına rağmen bazı ülkelerin engellemeyi sürdürdüğü diğer fasıllarda da gelecek dönem başkanı Çek Cumhuriyeti'nin görev süresi içinde müzakereleri başlatmasını beklediklerini aktaran Babacan, "Üyelik sürecinde her iki tarafın yükümlülükleri yerine getirmesiyle ilerleme sağlanabileceğine" işaret etti.

Babacan, bugün açılan fasıllardan sermayenin serbest dolaşımının Türk ekonomisinin dışa açılmasında ve AB ile entegrasyonunda büyük önem taşıdığını anlatarak, bu sayede kara paranın aklanmasıyla mücadelede AB ile büyük ölçüde uyumlu Türk mevzuatının müktesebata tam uyumlu hale geleceğini vurguladı.
Ali Babacan, sermayenin serbest dolaşımı faslının açılmasının bir anlamda Türkiye'de yatırım yapmak isteyen Avrupalı şirketler için güvence anlamına geldiğini belirterek, bunun doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına olumlu yansıyacağını ifade etti.

Bilgi toplumu ve medya faslıyla da bilgi ve iletişim teknolojilerine yaygın erişimin, yazılı ve görsel basında rekabetin ve yayıncılık müktesebatının AB ile uyumunun sağlanacağını bildiren Babacan, Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğünde standartları yükseltecek bu faslın açılmasının önemli bir kazanım olduğunu söyledi.

"KIBRIS'TA ÇÖZÜM İSTEDİĞİMİZİ KANITLADIK"

Babacan, Türkiye'nin Gümrük Birliği'yle ilgili Ek Protokol'den kaynaklanan yükümlülüklerini ne zaman karşılayacağının sorulması üzerine, bu konuda AB ile Türkiye'nin hukuki yorumunun farklı olduğuna işaret ederek, "Türkiye'nin hukuki değerlendirmesi Ek Protokol'ü uygulamakta olduğumuz yönünde" dedi.

Ali Babacan, "Kuşkusuz adayla ilgili sorunlar var. Bunlar yeni çıkmış da değil, on yıllardır devam ediyor. Biz Kıbrıs konusuna hiçbir zaman kısmi çözümler çerçevesinde bakmadık. Bu şekilde adadaki sorunların çözüleceğine inanmıyoruz" diye konuştu.

Bunları söylerken güven artırıcı önlemlerin gereğini inkar etmediğini ve Türkiye'nin bu kapsamda üzerine düşen adımları attığını anlatan Babacan, Kıbrıs sorununun "daha geniş perspektifle tüm enstrümanların kullanılarak ve tüm sorunların masaya yatırılarak çözülebileceğine" vurgu yaptı.
"AB'ye düşen büyük görev; kendi üyeleri olan Rumları çözüm için cesaretlendirmek, teşvik etmek, hızlı bir çözüm için desteklemek, yol gösterici tavır almaktır" diyen Babacan, "iki lider baş başa görüşsün, ne zaman anlaşırlarsa anlaşsınlar" şeklinde yaklaşım belirlenmesi halinde, 2004 yılında başarısızlıkla sonuçlanan BM gözetiminde kapsamlı müzakere sürecinin tekrarının yaşanabileceği uyarısında bulundu.
Babacan, "Şu anda açık olan çözüm penceresi ilelebet böyle kalmaz. Bu Kıbrıs'taki iki tarafla Yunanistan ve Türkiye'de uygun şartların yakalanmasıyla olabiliyor" diye konuştu.

Bakan Babacan, "2004'te çözüm isteyen Sayın (Mehmet Ali) Talat bugün KKTC'de Cumhurbaşkanı. Yine 2004'te çözüme destek veren Başbakan (Recep Tayyip) Erdoğan bugün görevini sürdürüyor. O zamanın Dışişleri Bakanı (Abdullah) Gül bugün Cumhurbaşkanı. Dolayısıyla çözüm istediğini sadece söyleyen değil kanıtlayan, bir bakıma testten geçen kişiler işbaşında" dedi.

Ali Babacan, çözüm isteyenlerin bunu müzakerelerdeki tavrına da yansıtması gereğine dikkati çekerek, tüm tarafların müzakere sürecini hızlandırma iradesini görmeyi beklediklerini söyledi.