Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, "Ermenilerden özür dileme" kampanyasıyla ilgili olarak, ''Bu tür tartışmaların, hele hele (Ermenistan'la) müzakere sürecinin devam ettiği böyle bir dönemde hiç kimseye faydası yoktur, üstelik müzakere sürecine zarar verebilecek tartışmalardır'' dedi.
Brüksel'de basın toplantısı düzenleyen Babacan, kampanyaya bakışının sorulması üzerine şunları söyledi:
''Biliyorsunuz bu konunun farklı boyutları var. 1915 olaylarıyla alakalı perspektiften bakarsanız Türkiye olarak doğrusu kendimizle barışık, tarihimizle barışık bir ülkeyiz, bizim açıkçası tarihimizden çekinecek, korkacak hiçbir şeyimiz yok. Zaten bu anlayışla biz 2005 yılında tarih komisyonu önerisini bunun için istedik. Dedik ki 'bu tartışmaları öyle bilen bilmeyen insanlar yapmasın, bu tartışmalar dünyada farklı parlamentolarda parlamenterlerin evet, hayır oylarıyla yürümesin, tarihi tarihçiler yazsın.' Bu görüşümüzde, bu teklifimizde hala aynen durmaktayız.''
''Biz kendimize güvenmesek, tarihimize güvenmesek bu kadar cesaretli bir şekilde, bu kadar açık bir şekilde bütün arşivlerimizi açıp, Osmanlı dönemi askeri arşivleri dahil, 'isteyen buyursun gelsin, incelesin' diyemezdik. Biz bunu diyoruz. Ama bu cesareti henüz başka ülkeler rahatlıkla gösterebilmiş değil'' diyen Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Öte yandan şu da var ki bizim bakanlığımız özellikle bu konuda sayısız şehit vermiştir. Bakanlığımız açısından özel hassasiyete haiz bir konudur. Türkiye açısından da öyledir. Bir yandan (Ermenistan'la) devam eden bir müzakere süreci var. Ermenistan'ın Azerbaycan'la devam eden müzakere süreci var. Bu tür tartışmaların, hele hele bu müzakere sürecinin devam ettiği böyle bir dönemde hiç kimseye faydası yoktur, üstelik müzakere sürecine zarar verebilecek tartışmadır.''
Türkiye'de ifade özgürlüğünden ve tüm konuların serbestçe tartışılmasından yana olduklarını vurgulayan Babacan, ''Tarihimizle ilgili araştırmalardan çekinecek hiçbir şey yok açıkçası ama öte yandan da herkesin belli bir sorumluluk anlayışı içerisinde ve belli bir şuurla hareket etmesini ben çok önemsiyorum. Dolayısıyla özellikle devam eden bu müzakere sürecine zarar verecek yaklaşımlardan herkesin özenle kaçınmasını özellikle talep ediyorum. Bizim bu kadar açıklıkla, bu kadar medeni şekilde bu konuya yaklaşmamızdan sonra artık bilip bilmeden, tarihte ne olup ne olmadığını somut verilerle, kanıtlarla ortaya koymadan bu tür yaklaşımların ben açıkçası doğru olduğunu da düşünmüyorum'' şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Ermenistan'la farklı düzeylerde 1 yılı aşkın süredir devam eden müzakerelerin bir unsurunun da tarihsel konular olduğuna dikkati çekti.
Babacan, ''Özürden kaynaklanan tartışma mı yoksa özrün kendisi mi müzakere sürecini olumsuz etkiliyor'' şeklindeki soruya karşılık, Türkiye'de serbest tartışma ortamına önem verdiklerini belirterek, ''Dolayısıyla bu tür tartışmaların bir bazı olmalıdır, ortada belgesi, kanıtı olmalıdır. Bu tartışmayı neye göre yapıyorsunuz? Hangi verilere ve bilgilere dayanarak bu fikirleri ortaya atıyorsunuz ya da bir duruşu ortaya koyuyorsunuz? Bunlar önemlidir. Ben tekrar ediyorum: Biz bu konuda Türkiye Cumhuriyeti olarak elimizden gelen tüm açıklığıyla bir duruş ortaya koymuşuzdur. 2005 yılından itibaren bir teklif ortaya koymuşuzdur. Bu teklif aslında 'biz de bilmiyoruz ne olduğunu hadi beraber bakalım' teklifi değil.
Özgüvenimizden kaynaklanan ve tarihimize güvenimizden kaynaklanan bir tekliftir. Bu çerçevede çalışmalarımızı yürüteceğiz'' diye konuştu. Ali Babacan, büyükelçiler deklarasyonuna bakışının sorulması üzerine de ''Büyükelçilerimiz tek tek her biri bakanlığımızda emek vermiş, özellikle emekli büyükelçilerimiz yoğun şehit verdiğimiz yıllarda arkadaşlarının ailelerinin acılarını beraber derinden paylaşmış insanlardır. Onların duyularını, yaklaşımlarını kuşkusuz göz ardı edemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin politikası, hükümetimizin politikası ve bu konuya bakışı, başta sayın başbakanımızın ve bizlerin duruşudur, bakışıdır'' dedi.