kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Aralık 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Emlak Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Yılların ardından bir eski yazım..

Okurlarımdan Ece Eser bir mektup göndermiş.. Okurken daldım gittim.. Sonra "Bu mektubu aynen yayınlamalıyım" dedim.. Her devirde geçerli çünkü..
Uzun zamandır aklımda olanı hayata geçirerek; hem kendimi biraz rahatlatacağım.. Hem de size, yıllar önce köşenizde yaptığınız bir alıntıyı yeniden hatırlatmış olacağım.
Yılı tam olarak hatırlamıyorum ama lisedeydim. Babam, "Şu yazıyı bir oku bakayım" deyip, Sabah gazetesindeki köşenizi gösterdi. O zaman Samsun'daydık. Yazının başlığı şöyleydi:
" Sevgi her yerde var"...
O zamandan beri kupür halinde cüzdanımda saklarım. Hem babam bunu okumamı istediği, hem de ergenlik çağındaki bir genç kız olarak bu yazınızdan çok etkilendiğim için.. Teknolojiye ayak uydurup, bu yazıyı dijital makineyle çekip size yollamak istedim ama vazgeçtim. Çünkü mail olarak kupürün fazla bir etkisi olacağını düşünmedim. Zaten bayağı eskimiş durumda ama yine de hâlâ cüzdanımda.
Yazınız şöyle başlıyor, hatırlarsanız?
"Microsoft Fox Pro 2.6 For Windows ile Programlama."
Kitabın adı aynen bu işte. Bir kitapçı tezgahında görseniz, eğer bilgisayarla uzmanlık düzeyinde özel ilgili değilseniz, açıp bakmazsınız bile.."
Daha sonra da şöyle devam ediyorsunuz:
"Sevdiğim" diye başlayan bu yazı, ister inanın ister inanmayın Microsoft Fox Pro 2.6 For Windows ile Programlama kitabının önsözü.. Yazarı J. Yorgo Wiestmich, Türkiye'de yaşayan bir şair. Yazıyı sevdiği kız için yazmış. Birlikte olamayacakları halde bile, insanların sevebileceklerini anlatıyor..
.......
Ben sadece bir kısmını yazacağım, içimden öyle geldiği için... Atlayarak devam..
......
Günün birinde belki anlarsın ne kadar sevdiğini, ne kadar sevilebileceğini, ne kadar sevildiğini, ne kadar sevilebileceğini, ama işten geçmiş, sevgilin, seni seven gitmiş, yitmiş olabilir. İşte o zaman üzülme vaktidir. Yerli yersiz ağlama vaktidir. İşte o zaman çevrene dönüp, 'Şimdi ne yapacağım' diye sorma vaktidir. Alacağın cevabı sana söyleyeyim güzelim. 'Bilmiyorum' diyecekler, senin dediğin gibi. Ben biliyorum oysa, oysa sen de biliyordun. Hep bildin zaten ama öyle olmadın.
Ama artık sen de biliyorsun, biliyordun ki en azından bir kez gerçekten sevildin. Ve yine biliyorsun ki, bu sevgi bitmeyecek.
Yaşa.. Doğru bildiğin insanı bul ve onunla yaşa ama bu dostunu sakın unutma..
.....................
Yaşa hayatı sevdiğim.. Limon gibi sömürerek, tüm ekşiliğine rağmen tadını alarak yaşa.."
Yazınız da böylece bitiyor.
Lise yıllarımda bana köşe yazınızı gösteren babam şu an hayatta değil. Onu Sorbonne'da Fransız hükümeti burslusu olarak yüksek lisans yapmaya gideceğimi öğrendikten kısa süre sonra kaybettik.. Elimi yazıya her attıkça aramızda geçen o diyalogu hatırlarım, babamı hatırlarım ve hatırlamaktan da haz duyarım.. Evet sevgi her yerde var... Her şekilde..
Bu yazınız aşkı ve sevgiyi ıskalamaktan alıkoydu beni.. Aklıma geldikçe de elimi cüzdanıma attım. Okumak istedikçe..
Bu arada, Yaşamdan Dakikalar programı da benim, hayata dair ıskalanmış, eksik kalmış parçalarımı tekrardan bulmamı sağlıyor. Susadığımız, insanın kendini insan gibi hissettiği bir program yaptığınız için size teşekkür ediyorum.
Ben de sana Ece!..
(11 Aralık 2005'te yayınlandı)