kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Aralık 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Emlak Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Gökçek-Kılıçdaroğlu düellosu

Melih Gökçek-Kemal Kılıçdaroğlu tartışmasından hiçbir sonuç çıkmadı. Tam bir sağırlar diyalogu hüküm sürdü. Evet, böyle heyecanlı bir oturumu yönetmek kolay değildi. Ama en azından Uğur Dündar, Arena programında, Kılıçdaroğlu'nun ortaya attığı iddianın doğru olup olmadığını açıkça tahkik edebilir, doğru olmadığı ortaya çıktığı takdirde de, Kılıçdaroğlu'na dönüp "Niçin yanlış beyanda bulunuyorsunuz?" diye sorabilirdi.
Arena programında Kılıçdaroğlu, aynen şöyle demişti: "Melih Gökçek, İstanbul Belediyesi'nin 23 Euro'ya aldığı sayacı, 168 Euro'ya satın aldı. Aradaki 12.5 milyon Euroluk fark, soygun parasıdır."
Bu iddianın açığa çıkmasına uğraşmalıydı Dündar. Tartışma iki saatten fazla sürdü ama, Kılıçdaroğlu'nun temel suçlaması ortada kaldı.
Oysa: a) Melih Gökçek, sayacı 168 Euro 'dan değil, 63 Euro 'dan almıştı. b) İstanbul'un 23 Euro 'dan aldığı sayaç elektronik değil, mekanikti . Dolayısıyla, ön ödemeli uygulama yapılamayan mekanik sayaç fiyatıyla, elektronik sayaç fiyatı mukayese edilemezdi. Ankara Belediyesi de bir kısım ihtiyacını mekanik sayaçla karşılamıştı; her bir mekanik sayaca İstanbul fiyatının altında bir bedel 38 YTL, yani 18.5 Euro ödemişti. (Bu bilgileri Melih Gökçek'ten aldım. Kılıçdaroğlu'nun varsa bir itirazı, onları da yayınlamaya hazırım.)
Kılıçdaroğlu bir de hesap hatası yapıyor. Melih Gökçek'in elektronik sayaç için verdiğini iddia ettiği 168 Euro'dan, İstanbul'un 23 Euro'luk fiyatını çıkarıyor: 145 Euro buluyor. 835 bin sayaç söz konusu olduğuna göre, 145 Euro'yla çarptığınızda ortaya çıkan "soygun parası", 12.5 milyon Euro değil, 121 milyon Euro olmalı.
Peki 12.5 milyon Euro nereden çıkıyor?
Bir tartışma programı, 2 saat sürecek ve biz en temel konuda gerçeği öğrenemeyeceğiz. Bunda sadece tartışmacıların değil, yöneten kişinin de sorumluluğu yok mu? Uğur Dündar, başka konuya geçmeden önce, Kemal Kılıçdaroğlu'nu, mutlaka yanlış beyanlarından dolayı sıkıştırmalıydı. O takdirde Melih Gökçek de tehevvüre kapılmayacaktı.
Kılıçdaroğlu, "Gökçek pahalı sayaç alımından dolayı hiç soruşturma geçirmedi" diyor. Oysa daha önceki hükûmetler döneminde, sayaç alımdan dolayı 14 defa soruşturmaya gidilmiş, 2 tanesi mahkemeye intikal etmiş ve EGO çalışanları, genel müdür de dahil olmak üzere, bütün yargılananlar beraat etmiş.
Kılıçdaroğlu "Sayıştay'ın, Ankara Belediyesi'ni hiç denetlemediğini" de ileri sürüyor. Gökçek, her yıl Sayıştay tarafından denetlendiğini söylüyor. (Gökçek'in verdiği bu bilgiler yanlışsa, Kılıçdaroğlu'nun açıklamasını sütunumuzda yayınlamaya hazırız.) Kılıçdaroğlu'nun bir başka önemli iddiası da, Ankara Belediyesi'nin, elektrik direklerini Cumhurbaşkanı Gül'ün yakınlarından aldığı hususuydu. Her yerde tekrarladığı bu iddia konusunda, Kılıçdaroğlu susmayı tercih etti. Keşke Uğur Dündar, o iddiasını da Kılıçdaroğlu'na hatırlatsaydı. Daha sakin bir havada iddialar tekrarlanıp, Gökçek'in cevapları teker teker alınsa ve yeni iddialara girilmeseydi, ortada bir iftira varsa bunun da hesabı Kılıçdaroğlu'ndan sorulsaydı, demokrasiye katkı sağlayacak faydalı bir tartışma yapılabilirdi. Ama, maalesef başarısız bir program oldu.