Hiç kriz lafı etmeden geçen bir toplantım olunca seviniyorum artık. Mesela dün
Sanset Gıda'nın ikinci kuşağından
Ahmet Toksöz'le tanıştım.
Ekonomi sayfalarını takip edenler hatırlayacak. İlaç sektörünün 9'uncu büyük şirketi
Sanovel' in sahibi olan
Toksöz Grubu, geçtiğimiz eylülde
TMSF tarafından ihaleye çıkarılan
Sagra'yı
77 milyon dolara satın aldı. Ve sonra tam bir yıl sessizliğe büründü. Çünkü çocukluğumuzun tatları
Sarelle ve Tadelle'nin de aralarında bulunduğu markaların üretildiği
Ordu'da ki fabrikanın baştan sona yenilenmesi ve piyasada yanlış bir imaja neden olan eski ürünlerin toplatılması gerekiyordu.
Dün öğrendim ki grup,
"Bir kriz yaklaşıyor" falan dememiş ve yaklaşık
10 milyon YTL'yi fabrikaya ve
4.5 milyon YTL'yi de piyasadaki eski ürünleri toplamaya ayırmış.
Pazara ciddi, hızlı ve iddialı girmek için müthiş bir çalışma yürütmüş. İşte sonra biliyorsunuz, geçtiğimiz haftalarda bu markalar yenilenmiş formülleriyle tüketiciyle buluştu.
Bizde sonra bu yatırımı böylesine derin krizlerin yaşandığı günlerde gerçekleştiren bu grubun yöneticileriyle buluşup bu atılımın perde arkası öykülerini konuştuk. En çok 37 yaşındaki Ahmet Toksöz'ün şu sözünden etkilendim.
"İhalenin olduğu gün babam dediki: Şirketi alda gel!" Ya peki sonra? Fiyat düşündüklerinden fazla yükselmemiş miydi? Bu karar öyle tek başına verilebilir miydi? Hemde böylesi bir kriz yaklaşırken...
Fiyat şaşırtmadı Toksöz yaptıkları gerçekçi analizleri anlatıyor ve fiyatın 70 ile 100 milyon dolar arasında bir yerde duracağını düşündüklerini söylüyor. Nitekim öylede oluyor; o yüzden karar vermesi hiç de zor olmuyor. Kendilerinin dışında ihaleye
Doğuş Çay ve
Elvan Gıda isimli şirketlerde katılmıştı. İlaç sektöründeki Toksöz'lerin gıda da hiç bir deneyimi yoktu ama ilaç üretimindeki deneyimleri bu işide kotarabilecekleri konusunda onlara güven vermişti. Üstelik para sorunları yoktu. Çünkü öz kaynakları yeterliydi. Yani kriz o nedenle onları ilgilendirmiyordu. Bankadan kredi almak zorunda da değillerdi. Netice itibariyle ilginç bir geçmişe sahip olan Sağra markası bu kez güvenli bir ele geçmiş oluverdi.
"Niye " derseniz anlatayım.
1930'larda fındık işine giren Ordulu
Sağıroğlu ailesinin önce
Sağırağalar, ardından da S
ağra olan markası 60'ların sonunda çikolata üretmeye başlamıştı ve 1994'e kadar giden başarılı grafikleri ekonomik krizle bozulmuş ve aile şirketi
Kamuran Çörtük'e satmak zorunda kalarak, bu işten çekilmişti.
Çörtük Sağra'yı 2001 krizine kadar üretmiş, ancak daha sonra grup şirketleri
'İstanbul Yaklaşımı'na girmiş, ardından da TMSF'nin grup şirketlerine el koymasıyla Sağra da devletin olmuştu.
Trans yağ yok! Şimdi tüm bu sancılı dönemden sonra yeni bir başlangıç yapılıyor ve üstelik de bu kez Sağra'yı satın alan grup karşılarında Ülker gibi güçlü bir rakip olmasına rağmen son derece iddialı şekilde pazara giriyor. İddiaları tüketici açısından önem taşıyan konularda. Mesela diyorlar ki:
"Biz trans yağ kullanmıyoruz. Kimyasal değil doğal vanilya kullanıyoruz. Gıda boyaları ise hiç kullanmıyoruz..." Artık bir antioksidan olduğu ve yararları kabul edilen çikolatanın ne yazıkki
Türkiye'de tüketimi kişi başı yılda 750 gramı geçmiyormuş.
"En yakın komşumuz Yunanistan'da yılda bir kişi ortalama 4 kilo çikolata tüketiyor" şeklinde bir dipnot düşersem, bizdeki durumun ne kadar kötü ve potansiyelin ne kadar yüksek olduğunu anlatmış olurum belki.
İşte bu yüzden Toksöz Grubu şirketlerinden Sanset Gıda da Sağra'nın 20 markasından öncelikli olarak 5'ini güçlü bir şekilde tüm
Türkiye'de tanıtmak için büyük bir çalışma başlatmış. Yıl sonuna kadar 55 bin noktaya ulaşmaya çalışıyor. Bir ayda 30 bin noktaya ulaşmışlar bile.
Ahmet Toksöz'e bu yatırımın ne zaman geri dönmesini beklediklerini soruyorum bir de...
"Uzun vadeli bakıyoruz. On yıldan önce bir beklentimiz yok" diyor.
Yayın tarihi: 19 Aralık 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/19//haber,BF0393B77D464D859D0A88EF516C1C18.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.