Giriş Saati : 23.11.2008 12:02 Güncelleme : 23.11.2008 23:02
Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimince (RUSİHAK) hazırlanan raporda, Türkiye'de ruh sağlığı konusunda faaliyet gösteren hastanelere uzun yıllar yatırım yapılmadığı öne sürüldü.
RUSİHAK'ın, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Hollanda Büyükelçiliği, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Forumu ve Açık Toplum Enstitüsü desteğiyle 2007 yılı Haziran ayı ile bu yılın Ekim ayı arasında uyguladığı ''Psikiyatrik Teşhis Almış ve Zihinsel Engelli Bireylerin Toplumsal Yaşama Tam Katılımına Yönelik Proje'' kapsamında ''Akıl ve Ruh Sağlığı Alanında İnsan Hakları 2008 Türkiye Raporu'' hazırlandı.
Proje kapsamında, Türkiye'nin bölge hastaneleri konumunda olan Manisa, Elazığ, Samsun, Dr. Ekrem Tok Adana Ruh Sağlığı ve Hastalıkları hastaneleri ile Prof. Dr. Mazhar Osman Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde incelemelerde bulunuldu.
Bu incelemeler sonucu hazırlanan raporda, söz konusu hastanelerde, 363 psikiyatri uzmanı ve asistanı, 961 hemşire ve sağlık memuru, 1023 hasta bakımı, temizlik ve güvenlik elemanı, 30 nöroloji uzmanı, 9 çocuk psikiyatristi, 45 pratisyen hekim, 80 psikolog, 18 sosyal hizmet uzmanı, 4 anestezi uzmanı, 19 anestezi teknisyeni ve 8 hasta hakları birimi çalışanı olduğu, bu hastanelerde 3 bin 807 psikiyatri yatağı bulunduğu ve 3 bin 662 hastanın tedavi gördüğü belirtildi.
Hastaların bakımından sorumlu personel seçiminde sağlık meslek lisesi mezunları tercih edildiği halde, çoğu zaman ilköğretim veya lise mezunu kişilerin işe alındığını kaydedilen raporda, bu durumun gerekçesi olarak da sağlık meslek lisesi mezun sayısının ihtiyacı karşılamada yetersizliği ve genelde ruh sağlığı hastanelerinin iş alanı olarak pek tercih edilmemesi gösterildi.
TEDAVİ GÖRENLERİN YÜZDE 70'İ TEKRAR DÖNÜYOR
Hastanelerde tedavi gören kişilerin büyük bir kısmının hastaneye kendi isteklerinin dışında yakınları veya kimi durumlarda polis tarafından getirilerek yatırıldığı kaydedilen raporda, bu tür yatışların ''istemsiz yatış'' olarak adlandırıldığı ifade edildi.
Raporda, hastanelerde aktarılan sorunlardan birinin de ''döner kapı sendromu'' olarak tanımlanan aynı kişinin yaşamı boyunca tekrar tekrar hastaneye dönmesi olduğu, bu durumun başhekimler, hastane çalışanları, hasta ve hasta yakınları tarafından toplum içerisinde psikososyal destek ve rehabilitasyon olanaklarının olmayışıyla ilişkilendirildiği belirtildi. Raporda, bu hastaların tekrar tekrar hastaneye dönüş oranlarının ortalama yüzde 70 civarında olduğu kaydedildi.
Raporda, ruh sağlığı sorunları yaşayanların kriz veya hastalıklarının şiddetlendiği dönemlerde kabul edildikleri akut servisler, genellikle yoksulluk ve sosyal dışlanma sebebiyle uzun süreliğine hastanede yaşamak zorunda kalan hastaların bulunduğu kronik servisler, bir suç işleyen veya bir suç iddiasıyla yargılanmakta olan hastaların kaldığı adli servislerde tedavi gördükleri ifade edildi.
ODALARIN HASTA YATAK KAPASİTELERİ
Hastanelere veya servislere bağlı olarak odalarda kalan kişi sayısının 1 ila 25 arasında değiştiği belirtilen raporda, hastanelerin fiziki koşullarının hastanelere göre veya aynı hastane içerisinde servislere göre büyük farklılıklar gösterdiği vurgulandı.
Raporda, şu görüşlere yer verildi:
''Genel olarak Türkiye'de ruh sağlığı hastaneleri, uzun yıllar yatırım yapılmamış, fiziki açıdan yıpranmış binalardan oluşmaktadır. Ancak son yıllarda birtakım iyileştirme çabaları hayata geçirilmektedir. Manisa'da kadın servislerinde hastalar 6-8 kişilik, hükümlüler 28 kişilik tek bir koğuşta, tutuklular ise 3-5 yataklı odalarda kalıyor. Elazığ'da açık servislerde 5-6 yatak, diğer servislerde ise en az 10 yatağın bulunduğu yarı açık odalarda kalınıyor. Dr. Ekrem Tok Adana Hastanesi'nde ortalama olarak odalar 8 yataklı, Prof. Dr. Mazhar Osman Bakırköy Hastanesi'nde ise odalar 2, 3, 4 ve 5 yataklı olarak düzenlenmiş. Samsun'da odalar 2, 3 ve 4'er kişilik. Erenköy'de ise 3, 4 ve 5 kişilik şeklinde. Hastanelerde günde 3 öğün yemek veriliyor. Beslenmeyle ilgili diğer önemli bir konu ise bazı hastaların genel sağlık durumlarından kaynaklanan özel beslenme ihtiyaçlarıdır. Hastaların ciddi genel sağlık sorunları yaşadıkları tespit edilmiştir. Hastalarda en sık görülen sağlık sorunları ise kalp, akciğer, ağız ve diş sağlığı sorunları, düşmelerden ve kavgalardan kaynaklanan yaralanma ve sakatlanmalar ile ürolojik sorunlar.''
Hastanelerin genel tıbbi bakım ve tedavisi konusunda gerekli donanımın bulunmaması, hastaların genel sağlık sorunları yaşamaları nedeniyle başka hastanelere gitmek zorunda olması, ruh sağlığı hastaneleri ile genel hastaneler koordinasyon eksikliğinin ciddi sorunlara yol açtığı kaydedilen raporda, ''Hastane çalışanlarıyla yapılan görüşmelerde hastaların genel sağlık tedavisi için gittikleri hastanelerde damgalama ve ayrımcılığa maruz kaldıkları, çoğu zaman tedavilerinin yeterince hızlı gerçekleştirilemediği, yetersiz kaldığı, hatta yarım bırakılabildiği'' iddia edildi.
HASTANELERE YAPILAN ŞİKAYETLER
Hastanelerde ağırlıklı olarak ilaç tedavisi uygulandığı, gereken durumlarda ''elektroşok'' tedavisine başvurulduğunun ileri sürüldüğü raporda, aynı hastane içerisinde ''elektroşok'' uygulama oranlarının servisten servise değişebildiğinin gözlemlediği kaydedildi.
Psikologların genellikle teşhise yönelik testler uyguladığı, hastanelerin hiçbirinde hastaların düzenli ve kişisel psikolojik destek aldığının görülmediği ifade edilen raporda, hastanelerin hepsinde el işi, resim, müzik uğraş etkinlikleri başlatıldığı, ancak bu hizmetlerden yararlanan hasta oranının yüzde 10-20 civarında olduğu belirtildi.
Sağlık Bakanlığının 2005'te devlet hastanelerinde başlattığı uygulama çerçevesinde ruh sağlığı hastanelerinde hasta hakları birimlerinin oluşturulduğu vurgulanan raporda, Bakırköy'de hastane çalışanlarından ilgi ve saygınlık görememe, zamanında randevu alamama, Erenköy'de uzman doktorların hastaya davranış ve yaklaşım biçimleriyle ilgili şikayetler, zamanında randevu alamama, yoğunluk sebebiyle çocuk psikiyatristinden randevu alamama, Manisa'da saygınlık ve rahatlık görememe, hizmetten genel olarak faydalanamama, bilgilendirilmeme, güvenliğin sağlanmaması, Samsun'da poliklinik hizmetlerinde çalışanların yeterli ilgiyi göstermemesi veya kötü davranması, servislerden alınan bakım hizmeti ile ilgili aksaklıklar özellikle temizlik, yatakların hijyeni şikayetlerinin birimlere gönderildiği ifade edildi.
ÇALIŞANLARIN DURUMU
Kurum çalışanlarının koşullarının, motivasyon seviyelerinin hasta ve yakınlarına sunulan hizmeti doğrudan etkilediğine işaret edilen açıklamada, ruh sağlığı hastanelerinin tümünde her kademede çalışanların oldukça ağır iş yüküne sahip olduğu vurgulandı.
Raporda, ''Psikiyatrisiler bazı günler 50'ye yakın hastayla ilgilenmekte, hasta başına düşen süre 5-10 dakika olabilmektedir. Bütün hastanelerde özellikle hastalarla en çok vakit geçiren hasta bakıcı, hemşire, güvenlik görevlisi gibi çalışanların motivasyonlarının çok düşük ve yıpranmış oldukları dikkat çekiyor. Hastanelerde yaptığımız ziyaretlerde dile getirilen sıkıntılar, genel olarak hastanelerin geniş bölgelere hizmet sunmasının ağır iş yükünü getirmesi, her kademede çalışanların çok kısa sürede çok fazla hastayla ilgilenmesi, hastaların uğradığı ayrımcılık gibi ruh sağlığı hastanelerinde çalışanlar da toplumda ayrımcılığa uğradıklarını düşünmesi, servislerde çalışan hemşire ve hasta bakıcılar özellikle gece nöbetlerinde kendilerini güvende hissetmemesi, hastaların geri dönüş sıklığının çalışanlarda sağladıkları hizmetin işe yaradığı hissini vermemesi'' tespitine yer verildi. (AA)