Giriş Saati : 19.11.2008 11:40 Güncelleme : 19.11.2008 21:56
Depremsellik açısından 1. derecede riskli bölgelerden birinde yer alan İzmir'de, deprem sonrasındaki önlem çalışmalarının yanı sıra, deprem belirtilerinin ortaya konulması için de çalışmalar hızlı bir şekilde devam ediyor. Bu amaçla, çeşitli kurumlarla ve üniversitelerle işbirliği yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi, "deprem" hareketliliğinin izlenmesini sağlayacak çalışmayı başlattı.
2007 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın müşteri kurum, Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Ve Uygulama Merkezi (DAUM) ile Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi'nin (DAD) yürütücü kuruluş olduğu "İzmir Metropolü ile Aliağa ve Menemen İlçelerinde Güvenli Yapı Tasarımı İçin Zeminin Sismik Davranışının Modellenmesi" konulu 4 milyon YTL'lik proje, TÜBİTAK'tan alınan destek ile uygulamaya konuldu.
Çalışmaların sağlıklı yürütülmesi için gerekli olan her türlü ayni hizmet yardımını karşılayacak olan İzmir Büyükşehir Belediyesi, iş makinesi, araç - gereç- teknik donanım gibi pek çok alanda gerekli olan lojistiği sağlıyor. Proje çerçevesinde Urla'dan başlayarak Körfez'i çevreleyen bölgeye 16 adet deprem kayıt istasyonu konuldu. İstasyonlar, Urla, Güzelbahçe, Balçova, Yeşilyurt, Buca, Dokuz Eylül Üniversitesi Kaynaklar Kampüsü, Konak, Bayraklı, Karşıyaka, Bostanlı, Mavişehir, Yamanlar, Manavkuyu, Bornova - Pınarbaşı, Çamdibi ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı İl Müdürlüğü'ne belirlenen noktalara konuldu. Bu noktalarda meydana gelen yer hareketleri Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde yer alan ekranlara eş zamanlı olarak aktarılmaya başlandı.
Deprem konusunun dünyanın her yerinde sıcaklığını koruyan hassas bir konu olduğunun altını çizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, "Depremden sonra değil, öncesinde önlem gerekir. Biz de üniversiteler ve ilgili kuruluşlarla yaptığımız işbirlikleri ile bu konuya önemle eğiliyoruz. Hem araştırma projelerini destekliyor hem de bu çerçevede ortaya çıkan verileri titizlikle değerlendirerek bilimin, aklın rehberliğinde yapılması gereken neyse onu yapıyoruz" dedi.
3 yıl sürecek projenin sonunda elde edilecek verilerin coğrafi bilgi sistemlerine aktarılacağını ve Ulusal Afet Bilgi Sistemi'ne entegre edileceğini söyleyen Başkan Aziz Kocaoğlu, "Yapacağımız imar revizyonları ve kentsel dönüşüm planlamalarında, yeni imara açılacak alanlardaki çalışmalarda, alternatif ulaşım güzergahlarının belirlenmesinde bu verileri kullanabileceğiz" dedi.
Çarpık kentleşme sorununa da değinen Başkan Aziz Kocaoğlu, zemin etüdü yapılmadan yönetmelikle aykırı inşa edilen binaların riskli olduğunu belirterek, "Çarpık yapılaşma ve kentleşme, 1950'lerden itibaren Türkiye'nin her yerinde yaşanan çok ciddi bir sorun. Bu nedenle kentsel dönüşüm çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Gecekondu bölgelerini, yapımı tamamlanan ve devam eden proje alanlarımıza taşıyacağız. Böylece daha sağlıklı bir kentsel yenilemeyi İzmir'de hayata geçirmiş olacağız" dedi.
Yapılacak çalışmalar sonrasında aktarılacak olan veriler, şu alanlarda kullanılabilecek, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak imar revizyonları ve kentsel dönüşüm planlamaları, Planlaması tamamlanmış ve yeni imara açılacak alanlarda yapılacak çalışmalar, Sıvılaşma potansiyeli olan ve zemin iyileştirmesi yapılması gereken alanların belirlenmesi, Deprem öncesi hasar tahmin çalışmaları, Deprem öncesi alternatif ulaşım güzergahlarının belirlenmesi, Deprem öncesi çadırkent, prefabrik konut gibi afet yerleşim alanlarının saptanması ve altyapılarının oluşturulması, "Acil müdahale ve hasar tahmin sistemi" kurulmasına yönelik bilgi altyapısı sağlamak, Afet riski taşıyan veya can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan alanların belirlenmesi Proje hakkında bilgi veren DAUM Müdürü ve proje sözcüsü Prof. Dr. Zafer Akçığ, "Olası depremde, istasyon kayıtları sonucunda olası en büyük hasar noktası tespit edilerek ekiplerin öncelikle oraya yönlendirilmesi sağlanacak. Biliyorsunuz, Marmara Depremi sabaha karşı oldu, ama depremin merkez noktasına ekipler ancak sabah yönlendirilebilmişti. Biz deprem sırasında en fazla 10-15 dakikalık bir çalışmayla ekipleri merkez noktaya yönlendireceğiz" diye konuştu.
İstasyonlardan gelecek sismik hareket verilerinin yanı sıra değişik yöntemler kullanılarak İzmir, Menemen ve Aliağa yöresinde ayrıntılı zemin incelemelerinin de yapılacağını ve bu yörelerde zemin özelliklerinin de belirleneceğini belirten Prof. Dr. Zafer Akçığ, "Yapılacak çalışmalarla İzmir ve tüm çevresinin bütün zemin yapısı ve hareketleri ortaya çıkacak.
Zeminin gizlisi saklısı kalmayacak. Bugüne kadar bölgede yapılan zemin sondaj çalışmaları, genellikle en fazla 50 metre derinliğe kadardır. Halbuki Mavişehir'de, ana kaya 200 metre derinlikte. Biz bu proje çerçevesinde toplamda 4 bin metrelik sondaj çalışması yapacağız. Bu sondajların yarısı 50 - 60 metre derinlikte yarısı ise zemine göre 300 - 600 metre derinlikte ana kayayı bulacak şekilde olacak" dedi.