kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Kasım 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Avrupa'nın Avrupa'sı

Geçen hafta İstanbul Kültür Sanat Vakfı ve İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı birlikte çok önemli bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı yerli ve yabancı katılımcılar aracılığıyla 'Avrupa Kültürü Nedir' sorusuna yanıt aradı. Türkiye gibi modernleşmesinin referans noktası Avrupa olan bir ülkede ve kültürde bu sorunun yanıtı 2008 yılının sonunda ayrı bir anlam ifade ediyor. Türkler daha çok bu mercekten bakıp konuşurken Avrupalı dostlarımız AB ekseninde ve programatiğinde konuşmayı tercih etti. Bu açık bir çelişkiydi ama o ölçüde de kaçınılmazdı. İki nedeni var.

Avrupa'dan Avrupa Birliği'ne
Birincisi Avrupa ülkelerinin bütçelerinde kişi başına düşen tüketim kalemleri diye bakınca kültür harcaması da yatırımı da ikinci sırada geliyor . İkincisi AB biraz bunu bildiği için biraz da kültürün bugün kazandığı anlamla Avrupa toplumlarını birleştirdiği kadar da bölen bir kavram olduğunu fark ettiği için kültür konusunu en önemli araçlarından birisi olarak görüyor ve onun bürokratik-kurumsal olarak 'kullanılabilir' hale getirmek için harıl harıl çalışıyor.
Bu tutum özünde değişen, artık çok sorunlu hale gelen Avrupa ve Avrupa kültürü kavramlarını işaret ediyor. Çünkü bugün sadece 19. yüzyılın Avrupa anlayış ve düşüncesi parçalanmakla kalmadı, Avrupamerkezcil bir düşünce de söz konusu olmaktan çıktı. İşin bu yanına biraz daha bakalım.

Antikitenin Avrupa'sı
Avrupa toplumları 19. yüzyılda çeşitli nedenlere bağlı olarak ama en çok da Napolyon'un kurmaya çalıştığı imparatorluğun antikiteye verdiği önem ve yaptığı atfın esini içinde Goethe-Schiller-Byron-Freud gibi düşünür ve edebiyatçılar aracılığıyla Avrupa kültürünü sadece yeniden keşfetmekle kalmayıp onu kurgulamaya da başladılar.
Gerard Delanty'nin bize de çevrilen Avrupa'yı İcadetmek ( Inventing Europe ) (dikkat, 'keşfetmek' değil, 'icat etmek' ) isimli küçük kitabı bu serüveni arkasındaki felsefeyle birlikte yoğun bir biçimde ele alır. Romantik dönemde icat edilen bu Avrupa düşüncesi ortak bir Avrupa kültürü yaratmak ve ulusları o çerçeve içinde bir araya getirmek amacını güdüyordu. Tabii, bu kültürün yüksek bir eğitim gerektirdiğini, edebiyat, müzik, resim, opera gibi yüksek kültür unsurlarına dayandığını ayrıca belirtmeye gerek yok. Avrupa kültürü antik Yunan-Roma ve Yahudi-Hıristiyan kültürünün kesişim noktasında yer alıyordu. (O nedenle bana kalırsa Avrupa düşüncesinin doğurduğu en 'kritik' isim Freud'dur. Bütün bu birikimin metafiziğini ondan daha derin bir biçimde kavramış ve çözümlemiş ikinci bir ad bana kalırsa yoktur. Freud'un hem 'içeriden' hem 'dışarıdan' birisi olarak bu çerçeve içindeki yeri ve genel bir Avrupa eleştirisi ise Edward Said' in Freud ve Avrupalı Olmayan (Aram) kitaplarında okunabilir.)

Gündelik Avrupa
Ne var ki, çare olarak düşünülen bu Avrupa ilacı beklenen etkiyi yaratmadı ve özellikle 2. Dünya Savaşı'nda milyonlarca Avrupalı birbirini boğazladı. Bu bir kırılma noktasıdır. Ondan sonra gelen 1968 hareketi
ise gene Avrupa düşüncesinin dayandığı yüksek kültür anlayışının popülergündelik kültürle aşılmasına yol açtı. Bu sistemin yıkılmasında üçüncü dalga ise 1980'lerden sonra ortaya çıkan ve Avrupamerkezcil (Eurocentric) anlayışın parçalanmasına ve aşılmasına yol açan, göçlerle pekişmiş melez kültürler kavramıyla Avrupa merkezli modernleşme anlayışını ters yüz eden alternatif modernleşme düşüncesidir.
Bugün sömürgecilik sonrası çalışmaların, alt kültürler gibi kavramların geliştiği bir dönemde Avrupa'yla bütünleşmiş 'klasik' ve 'hümanizm' anlayışının yıprandığı bir dönemdeyiz. (Bu konunun bir tartışması da gene Edward Said'in
Humanizm ve Demokratik Eleştirisi (Agora Kitaplığı) başlıklı kitabında mevcuttur.) AB bunu anladığı içindir ki, bugün Avrupamerkezcil bir vurguyu nispeten kenara itip veya paranteze alıp kültürlerarası etkileşim gibi kavramlar üstünde duruyor ve onlarla bütünleşmiş mekanizmalar kurmaya çalışıyor. Avrupa'yı Avrupa'nın dışına taşırmaya gayret ediyor.
Yarın devam edeyim.