kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları

Aslında çok mantıklıyız... Biliyorum, tersine inanmaya eğilimliyiz ama mantıktan yana pek eksiğimiz yok! Eksikliğini yaşadığımız şey vicdan!
Birazcık vicdan diye yalvarıyor hayat hepimize! Çölde "su!" diye yalvaran biri gibi...
Ama vicdana da o kadar güvenmemeli!
Nice canavarlığı vicdan huzuruyla yaparız. Çünkü toplumsal meşruiyet kalıplarından ve haklılık duygusundan kötü etkilenir vicdan!
Haklılığından ve mantığından her zaman emin bir adam görürseniz, ondan sakının! Çünkü büyük ihtimalle haklılık ve mantık adına vicdanını köreltmiştir.
Vicdanı susturmak mı? Ortalık aydınlıksa, etrafımız hep kalabalıksa ve hiç yalnız kalamıyorsak; aşırı mantıklıysak; bir yere, bir kimliğe, bir ideolojiye kökten bağlıysak... Hiç zor değildir vicdanı susturmak!
Vicdan çok değerlidir... Ama sadece ruhun özgürlüğüyle mümkündür saf vicdan! Oysa ne kadar azdır ruhu özgür olanlar...
Balıkesir-Edremit yolunu uzattıkça uzattım; o kadar ağır yol aldım ki, mevsimler geçecekmiş gibi geldi... Sanki az sonra, henüz yoldayken ilkbahar gelecekti. Ne çocuksu bir oyun, nasıl umutsuz bir beklenti!
Geceleri açık fırın görünce ekmek almak isteyenlerden misiniz? Bütün dertlere rağmen hayatla sevişmeyi bilenlerden yani...
Vatan'dayken şöyle bir "Pazar notu" düşmüşüm: "Gece yarısı açık bir fırından sımsıcak bir ekmek almak melankolinin ilacıdır. Ruhun karanlığı bir anda sıyrılır gider, duyular kabarır, kalp hızlanır. Dünya bir anda ekmeğin orta yeri gibi ak pak ve sıcak bir yer olup çıkar. İnsanın içini ısıtır, karnını doyurur."
Minik uykusuzluklar... Bedene zarardır belki ama ruha ilaç gibi gelirler. Tam zamanında zihni açar, vicdanı onarır, bastırılmış arzularla hesaplaşılır.
Zaten bayılırım büyük melankolik E. M.Cioran'ın şu lafına: "Gece demek, uykusuz geçen gece demektir."
Gündüzler gevezedir. Fakat anlattıkları ne varsa, hepsini gece anlarız.
En güçlü uyarıcı: Endişe.
Genç kızın çay bardağını tutup kavrayışına bakıyorum: Hayata tutunuyor sanki.