Batman belediye başkanı, Batman filminin yönetmenini mahkemeye verecekmiş...
Aslında yazı burada bitti. Uzatmaya gerek yok.
Ama bir ucundan tutup çekiştirmek zorundayız: Gerekçesi,
"Batman adının filmlerde izinsiz olarak kullanılması ve Batman ilimizin sırtından para kazanılması" ...
Batman adını kullanan film gişe rekorları kırıyor, milyonlarca dolar getiriyor, bizim Batman halkı da sürünüyor. O paranın bir kısmını isteyecekler.
Gerçi filmdeki Batman
"yarasa adam" anlamına geliyor ama hiç önemli değil,
"Turkey" kelimesini bizden izinsiz vitrinine ve duvarına yazan her Amerikan kasabına da dava açabilir, Thanksgiving gününde ve yılbaşında hindi yiyen her Amerikan vatandaşından tazminat isteyebiliriz. Ya tutarsa?
Belediye reisinin niçin yapımcıya değil de yönetmene taktığını pek anlayamadık, bu iş,
"İstanbul Kanatlarımın Altında" filminde Burak Sergen'in oynadığı Dördüncü Murat'a bozulan bir vatandaşın, Hasan Çelebi'yi oynayan Okan Bayülgen'i bıçaklamasına benzedi!
Fakat bu tür girişimler akla değilse bile
"yurdum insanının aklına" yakındırlar... Bir tarihte, Ardıç soyadını taşıyan hiç tanımadığım bir adam, damdan düşer gibi karşıma çıkıp benden para istemişti.
"Şöhretimden faydalanıyorsun" diyemedi ama
"Ardıç soyadıyla para kazanıyorsun, bana da ver" demeyi bildi.
Lafı şuraya getireceğim: Siz siz olunuz, bu tür girişimlerle sakın ha dalga geçmeyiniz. Çarpılırsınız.
Çünkü size de bir dava patlatırlar, ayıklarsınız pirincin taşını.
Birkaç yıl önce, Hatay ilimizden iki uyanık avukat, Fransız hükümetini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne verip tazminat davası açmıştı...
Fransız işgalinin yarattığı zarar ziyandan dolayı iki milyon avro mu ne istiyorlardı...
Ben de
"tazminat sektörü dışa açılıyor" diye kendimce hoşluk yapmıştım...
Ve de,
"ya Avusturya hükümeti de şimdi bizden Viyana kuşatmasında yolaçtığımız zarar ziyandan dolayı para isterse" demiştim...
Şak, bana da bir dava açtılar!
Altı bin lira mı ne istiyorlardı, adam başı üçer bin...
Mahkeme davayı reddetti. Hakim,
"burası komedi dükkânı değil" dedi.
Temyize gittiler... Şimdi onun sonucunu bekliyoruz... Ya tutarsa?
Hani ne oldu Nasrettin Hocaların, Karagözlerin, Hacivatların, İncili Çavuşların, Keloğlanların, Mevlanaların yurdu, mizah ve hoşgörü cenneti, güzel vatanımıza? Yoksa o da iyi niyetli bir kuruntu, bir aydın avuntusu muydu? Havasına suyunaaa, taşına toprağınaaa, lay lay lay lay looom...
Yayın tarihi: 9 Kasım 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/09//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.